İstanbul Modern Sinema’nın yeni mekanındaki Türk Tuborg A.Ş.'nin katkılarıyla hazırladığı açılış programı adını yönetmen Burak Çevik’in Unutma Biçimleri adlı filminden alıyor.
Çevik’in dünya prömiyerini 73. Berlin Film Festivali'nde yapan ve 14 yıllık ayrılıktan sonra tekrar bir araya gelen bir çiftin geçmişlerini hatırlama sürecini izleyen yeni filmi Unutma Biçimleri uluslararası gösterimlerin ardından 17 Haziran’da yönetmenin katılımıyla Türkiye’de ilk kez İstanbul Modern’de gösterilecek. Bu gösterimin ardından 14 yıl boyunca İstanbul Modern’de saklı bekleyecek olan film, bu süre boyunca Türkiye’de bir daha gösterilmeyecek, böylelikle kendi konusuna benzer bir şekilde hafızanın nasıl katmanlaştığına ve tekrar tekrar yazılabildiğine dair bir deneyime dönüşecek.
Çevik’in filmde unutmanın yaratıcı gücünü kullanarak soyut ve nostaljik bir duygu ürettiğini belirten İstanbul Modern Film Küratörü, Müge Turan, “Film 14 yıl boyunca ziyaretçisiyle buluşmuş İstanbul Modern’in Antrepo binasının tarihini aynalayarak bir çiftin 14 yıllık ayrılık ilişkisi üzerinden hafızadaki boşlukları dolduruyor. Çiftin diyaloglarına antik harabelerden, terk edilmiş veya İstanbul Modern’in henüz inşa edilmemiş binası gibi mekânlardan görüntüler eşlik ediyor. Çevik filmin belleğini aktif olarak çalıştırarak derinlerde bir yerde, yine sinemanın kendisini anlamaya çalışıyor” dedi.
Yönetmen Burak Çevik ise filmin 14 yıl saklı kalmasının hikayesini şöyle aktarıyor:
“İstanbul Modern'in inşaatını ayağımda inşaat çizmesi, başımda baret gezerken, uzun zamandır üzerinde çalıştığım Unutma Biçimleri'nin gösterilmesi ve saklı kalması için en uygun yer olduğunu hissettim. Aklımda Renzo Piano'nun denizi her yerden görmeni sağlayan saydam binasının içinde bir kara kutuyu çağrıştıran hard diskte 14 yıl saklı kalması fikri belirdi. Filmin hafızayla olan ilişkisini ve sorguladığı şeyleri gösterim pratiği aracılığıyla da seyirciye deneyimletebilir miyiz? Esas soru buydu.”
17 Haziran Cumartesi günü saat 17.00’da gösterilecek filmin konusu ise şöyle:
"Erdem (Şenocak) ve Nesrin (Uçarlar) çifti, ayrılıklarından 14 yıl sonra bir araya gelip ilişkilerini ve onu neden bitirdiklerini hatırlamaya çalışıyorlar. Film boyunca onların bugün hatırladıklarıyla geçmişte söyledikleri ve hatta gördükleri rüyalar birbirinin içine geçiyor. Yönetmen de bu sırada kendi haznesindeki imgelerle, kaydettiği mekanların hafızası üzerinden başka bir şeyi hatırlamaya çalışıyor. Terk edilmiş bir binanın arta kalan enkazına bakarak ya da donmuş bir gölün ortasına açılmış bir delikten, belki hatta karanlık bir odayı fenerle tarayarak filmde kaybettiği bir şeyi bulmak istiyor."
Hibya Haber Ajansı