Türkiye’de ekonomik güven endeksi Haziran ayında 93,6 iken Temmuz ayında gerileyerek 93,4 seviyesine geldi. Ekonomik güven endeksindeki düşüş; reel kesim, hizmet ve perakende ticaret sektörü güven endekslerindeki düşüşten kaynaklandı. Temmuz döneminde reel kesim güven endeksi 102,5 değerine gerilerken, hizmet sektörü güven endeksi 117,8, perakende ticaret sektörü güven endeksi 113,4 değerini aldı. Tüketici güven endeksi artarak 68, inşaat sektörü güven endeksi ise 85 değerine ulaştı.
Ekonomik güven endeksi
Ekonomik güven endeksi 2021 yılının önemli kısmını 100 eşik değerinin üzerinde geçirirken, aşı gelişmeleri ve açılmalarla yaşanan ekonomik ilerleme, artan sektörel faaliyet gibi etkenler 2020 yılına ait keskin Covid-19 etkilerinin geride bırakılması sürecini oluşturmuştur. Bu kapsamda sektörel güven endeksleri, reel kesim verileri ve öncü göstergelerin birçoğu salgın öncesi seviyelere gelerek toparlanma etkilerini yansıtmıştır.
Tüketici güven endeksi, genel 100 baz değerinin hayli altındaki seyrini hem manşet hem de alt endekslerin çoğu bazında sürdürmektedir. Tüketici güveninin düşük olmasının temel nedenleri, enflasyon ortamı ve fiyat istikrarsızlığı karşısında artan belirsizlikler ve buna bağlı olarak hanehalkının satın alma gücünün erozyona uğramasıdır. 2020 yılında pandemi kısıtlamaları tüketici tercihlerinde ve harcama eğilimlerindeki kaymanın temel nedeniyken, 2021 yılında faaliyet nomalleşmesi ve kalkan kısıtlar rahatlamanın temel kaynağıydı. 2022 yılında ise enflasyon karşısında gelir etkisinin zayıflaması ve TL’nin sürekli değer kaybetmesinin ek etkileri, kişilerin satın alma ve tüketim tercihlerinde sürdürülebilir bir dengenin oluşmamasına neden olmaktadır.
Hizmet sektöründe salgın kaynaklı kapanmaların 2020-21 döneminde önemli bir daralmaya yol açmasının ardından restoran, bar, kafe ve otel gibi hizmet sektörü işletmelerinin açılış döneminde faaliyete geçmesi ve hızlı dönüş etkisini gözlemledik. Etkisini kaybetmiş salgın nedeniyle tedbirlerin gevşetilmesi ve tam kapasite çalışılması buradaki hareketliliği desteklemektedir.
Perakende sektöründe pandemi döneminde gıda harcamalarının etkisinin yanı sıra salgının etkisinin hafiflediği dönemler de ihtiyari harcamalara olumlu etki yaptı. Son dönemdeki TL fiyat gelişmeleri ise iç talep ve dış talep ekseninde farklı yansımalara tabi olacaktır. İsteğe bağlı harcamalar açısından bakıldığında, temel tüketimdeki tercihlerin ağırlıklandırılması nedeniyle iç talep olumsuz etkiler yaratırken, gıda ve gıda/perakende talep esnekliğinin olmaması nedeniyle olumlu eğilim devam edecektir.
Finansal koşullardan en fazla etkilenen sektör olarak inşaat sektörü üzerinde faiz oranlarının ve buna bağlı olarak finansal koşulların belirleyici olacağını düşünüyoruz. Konut kredilerindeki hareket 2Ç20 ve 3Ç20 dönemlerinde faiz indirimleri etkisiyle hızlı olmuştur. TCMB’nin gevşek para politikası duruşu ile, bir kez daha yinelenen büyüme perspektifi çerçevesinde kredi faizlerinin politika faizi etrafında şekillenmesi amaçlanmakta ve kredilerin sektörel adresli bir şekilde kullanılması sağlanmaya çalışılmaktadır.
Reel sektör güven endeksi, ekonomik aktivitenin güçlü seyri ile Covid-19 pandemi öncesi seviyelerinde. Ekonomik açılım, iç ve dış talepteki hareketlilik nedeniyle artan üretim eğilimleri, aşılama gibi olumlu etkenleri görürken; genel ekonomik aktivitede baskılayıcı olarak artan üretim maliyetleri ve yatırım eğilimleri açısından piyasa faiz oranlarının yüksekliği gibi faktörleri de olumsuz buluyoruz. Döviz kurlarındaki artış ve enflasyonun yüksek seyrinin etkisi, son birkaç aydaki ivme kaybının başlıca nedenleridir. Ekonomi yönetiminin bakış açısı üretim ve sanayide büyüme yönünde olsa da döviz ve enflasyonun kontrol altına alınması yönünde alınan kararların krediler üzerindeki etkisi sektörü kısıtlayıcı durumlara neden olmaktadır.
Kaynak Enver Erkan / Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı