Yıllık enflasyon temmuzdaki yüzde 79,6’dan ağustosta üst üste 15 ayda yüzde 80,2’ye yükseldi. Ekonomistlerin yüzde 81,2 olan medyan beklentilerinden biraz daha düşük olmakla birlikte, enflasyondaki yüksek seyir devam etmektedir. Tüketici bazında fiyat artışı aylık bazda da yüzde 1,5 seviyesinde gerçekleşti. Tahminlerden daha az hızlanan enflasyonun, yine de önümüzdeki aylarda yüzde 80 üzerindeki hareketi ilerleteceğini değerlendiriyoruz.
Enflasyonun alt kalemlerine bakacak olursak; ağustos olmasına rağmen fiyat artışlarının yüksek tabanlı olarak ilerlediğini söylemek mümkündür. Gıda ve enerji gibi değişken kalemlerin etkisini dışlayan çekirdek enflasyon endeksi Temmuz’daki yüzde 61,7’den yıllık yüzde 66,1’e (2004’e kadar giden verilerde rekor) yükseldi. B endeksine göre çekirdek gösterge yüzde 68,5’ten yüzde 72,5’e yükselirken, hizmet enflasyonu da Ağustos ayında yükselmeye devam etti ve yüzde 54,3 oldu. Bu da her türlü volatil kalemi çıkarsak da enflasyonun hala çok yüksek olduğunu göstermektedir. Mevcut fiyatlama eğilimlerinde bu durum bir süre daha böyle devam edecek görünüyor. Enflasyonun erken bir göstergesi olan üretici fiyatları, art arda yedinci ayda yüzde 100’ün üzerinde büyümeye devam etti ve Ağustos’ta yıllık yüzde 143,8 oldu. Aylık bazda sadece yüzde 2,4 düzeyinde gerçekleşen düşük artış önceki aydaki yüzde 144,6 oranından düşüş getirse de üretici enflasyonundan gelen erken riskler, 2023 yılı için de fiyatlardaki yukarı etkinin sürebileceğini ortaya koyuyor.
Gıda ve alkolsüz içeceklerde yıllık fiyat artışları bir önceki aya göre yüzde 94,7 iken ağustos ayında yüzde 90,3 oldu. Aylık artış oranı gıda tarafında yüzde 0,85 olmakla beraber, yaz aylarına rağmen işlenmemiş gıda tarafındaki fiyat artış etkisinin ağır bastığını gözlemliyoruz. Tüketicinin en fazla hissettiği kalem olarak, gıdada yıllık oranda ciddi artış etkisinin sürdüğünü ve son birkaç yılda olduğu gibi yaz aylarında bol arz etkisi ve fiyat düşüşlerinin çok etkili olamadığını gözlemliyoruz. Gıda tarafındaki yüksek etkinin sonbahar-kış aylarında ivmelenerek devam edeceğini düşünüyoruz. Enerji enflasyonu da ağustosta bir önceki yıla göre yüzde 121,7 oldu.
Manşet enflasyondan daha yüksek artış gösteren kalemler olarak sağlık yüzde 7,01, eğitim yüzde 6,55, çeşitli mal ve hizmetler yüzde 3,86, ev eşyası yüzde 3,35, eğlence ve kültür yüzde 3,34, lokanta ve oteller yüzde 3,31, konut yüzde 2,05 ve haberleşme yüzde 1,91 ile öne çıkmaktadır. Sağlık ve eğitimde önemli artışlar görülüyor, ki Eylül ayı bu kalemlerin asıl mevsimsel etkisini gösterdiği dönem olması itibariyle daha yüksek artışlar içerecektir. İTO’nun açıkladığı İstanbul enflasyonu, Ağustos ayında bir önceki yıla göre fiyat artışının yüzde 99,9 olduğunu göstermişti.
Tüketici fiyatlarındaki yıllık artış. Türkiye, enflasyonun daha yüksek bir seviyeye yerleşme riskiyle karşı karşıya. Kaynak: Bloomberg, TÜİK
Türkiye, enflasyona göre ayarlandığında dünyanın en derin negatif faiz oranlarına sahip. Lira, bu yıl dolar karşısında yüzde 27 değer kaybetti ve gelişmekte olan piyasalarda en kötü performansı sergiledi. Bu kapsamda, enflasyon üzerindeki kontrol dışılığın yanında lira değer kaybından da çok önemli bir sapma etkisi gelmiş görünüyor. Politika yapıcıların yaklaşımı ise, enflasyon artışının büyük oranda Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve bundan ileri gelen gıda ve emtia maliyetlerindeki küresel artış zorlukları ekseninde olmakla beraber fiyat artışlarının geçici oldupu yönündeydiler. Bu nedenle de başta Merkez Bankası’nın politika uygulaması olarak enflasyonu direkt olarak ele almayan bir perspektif gözlemliyor ve direkt büyüme hedefli politikaların uygulandığını gözlemliyoruz. Türkiye ekonomisi, ilk iki çeyrekte hızlı büyüme gösterdi, ancak başta Avrupa’da resesyon riski olmak üzere ekonomiyi frenleyebilecek unsurların ve enflasyonun zamana yayılan toksik etkilerinin ileride bir yavaşlama tehdidi oluşturduğuna inanıyoruz.
Hükümet, Pazar günü Resmi Gazete’de yayınlanan üç yıllık yeni bir plana göre, 2022’de fiyat artışı tahminini – daha önceki yüzde 9,8’den – yüzde 65’e yükseltti ve gelecek yıl sadece yüzde 24,9’a yavaşladığını öngörüyor. Enflasyonun 2025 yılına kadar ise yüzde 10’un altında olması beklenmiyor. Diğer OVP tahminlerime göre biraz ayarlansa da yılsonunda yüzde 65 enflasyonun zor olduğunu, son elektrik ve doğalgaz zamlarından sonra enflasyonun yılsonunda yüzde 70 üzerinde gerçekleşeceğini düşünüyoruz. Enflasyonun artmaya devam etmesi, hizmet fiyatlarının katı seyretmesi ve küresel arz şoklarından gelebilecek fiyat riskleri, enflasyon tahminlerini halen temkinli zemine oturtmamıza neden olmaktadır. enflasyona karşı direkt olarak düşürücü bir politika hamlesi de beklemiyor olmamız bu beklenti perspektifimizde belirleyicidir.
Doğalgaz ve elektrik zamlarının TÜFE üzerinde direkt etkisi olacak ve üretici fiyatları üzerinden de aylara yayılan bir etkisi görülecektir. Dolayısıyla, bu ay düşük gelse bile enflasyon eylül ve ekim aylarında daha da yükselecek, eğer döviz artarsa mevcut öngörülerin de üzerine çıkabilecektir. Aralık ayında enflasyon baz etkisi ile düşecektir, ancak baz etkisi haricindeki dönemsel fiyat artışları etkisini görmeye devam edeceğiz. Gelecek yıla dair yüzde 25 bandına düşüş öngören tahmini ise mevcut patika ve riskler kapsamında iyimser olarak değerlendiriyoruz. Ağustos ayı Piyasa Katılımcıları Anketi, enflasyonun reel sektör ve piyasa oyuncuları tarafından önümüzdeki iki yılda yüzde 24 üzerinde beklendiğini ortaya koymaktadır.
Manşet enflasyon ve başlıca alt katmanları. Kaynak: Bloomberg, TÜİK
Merkez bankası perspektifinden bakacak olursak; Enflasyonla mücadele konusunda para politikası çalıştırılmıyor. “Bir miktar ivme kaybından” endişe duyan Merkez bankası, geçen ay gösterge oranını 100 baz puan ile yüzde 13’e düşürdü. Ekonomik büyüme ve ucuz krediye öncelik veren perspektif, liranın değer ve fiyat istikrarı açısından tutulması zor riskler oluşturmakta. Büyümeye öncelik veren politikaların ise enflasyonla mücadeleyi uzatacağı görülmekte. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta enflasyonun yeni yılın başında düşmeye başlayacağını söyleyerek “biraz sabır ve daha fazla destek” talebinde bulunmuştu.
Sonuç olarak; yükselen arz şokları, liranın istikrarsızlığı, büyümeyi hedefe alan politikalar, seçim öncesinde artabilecek ekonomik teşvikler, düşük faizlerle artırılmak istenen ucuz kredi büyümesi gibi nedenlerle enflasyon risklerini ön planda tutuyoruz. Avrupa’da büyüyen ekonomik riskler ve beklenen resesyon ile beraber de büyüme göstergelerinin zarar görebileceğini düşünüyoruz.
Kaynak:Tera Yatırım-Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı