Veriler, yıllık enflasyonun art arda 13. ayda hızlanarak Haziran’da %78,6’ya yükseldiğini ve ekonomistlerin tahminlerinden biraz daha az bir artış olduğunu gösterdi. Piyasada beklenen oranlar yıllık bazda %80’in hemen altı ve aylık bazda %5’e yakın veya biraz üzerinde bir enflasyon olacağı yönündeydi. Fiyat artışı, 2017’nin başından bu yana neredeyse kesintisiz olarak çift haneli rakamlara ulaştı, ancak bu yıl, yükselen enerji ve diğer emtia maliyetleri nedeniyle çeyrek yüzyılın en yüksek seviyesine yaklaştı. Türkiye, dünyadaki en yüksek enflasyon oranlarından birine maruz kalırken, hükümetin fiyatları kontrol altında tutmak amaçlı getirdiği makro ihtiyati tedbirler, enflasyon çapasının korunmasına yardımcı olmamaktadır. IMF’nin tahminlerine göre Türkiye bu yılı Venezuela, Sudan ve Zimbabwe’den sonra dünyanın en yüksek enflasyon oranlarından biriyle kapatıyor olacak.
Enflasyonun alt kalemlerine bakacak olursak; artış geniş tabanlı ve bütün bileşenleri kapsıyor. Enerji fiyatları bir önceki yıla göre %151,3 artarken, gıda enflasyonu %93,9’a yükselmiş, yukarı yönlü baskıyı daha da artırmıştır. Gıda ve enerji gibi değişken kalemlerin etkisini dışlayan çekirdek enflasyon endeksi, Haziran’da bir önceki aydaki %56’dan yıllık %57,3’e yükseldi. Enflasyonun erken bir göstergesi olan üretici fiyatları, üst üste beş aydır %100’ün üzerinde büyüyor, Haziran’da da yıllık %138,3 arttı. Haziran ayında en yüksek yıllık artışı ulaştırma fiyatları görmüş, bunu gıda ve alkolsüz içecekler ile mobilya ve ev eşyası izlemiştir. Geçtiğimiz hafta ITO tarafından açıklanan veriler de İstanbul’da perakende enflasyonunun Haziran ayında yıllık %94’e yükseldiğini göstermişti. Manşet enflasyondan daha yüksek artış gösteren kalemler olarak ulaştırma %10,59, konut %8,34 ve lokanta ve oteller %5,42 ile öne çıkmaktadır.
Türkiye yıllık tüketici ve üretici enflasyonu ile reel faiz karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg, TÜİK
Enflasyon yükselmeye devam ediyor, geçen ay %73,5 olan yıllık TÜFE artışı Haziran ile beraber %78,6 seviyesine gelmiş durumda. Doğalgaz, elektrik, enerjide yapılan zamlar, benzer şekilde alkollü içecek, akaryakıt zamları ve Haziran ayının son günlerinde şeker gibi ürünlere yapılan zamlar bu etkinin Haziran’ı takip eder şekilde Temmuz enflasyonunu da artırıcı şekilde yansıyacağını göstermektedir. Enflasyonda eğer ek faktörler olmazsa, sonbaharda zirve görülebilir. Dövizdeki artış ve dünyadaki enflasyon trendi durmazsa ve bundan kaynaklı fiyatlar şiddetini artıracak olursa mevcut tahminlere yönelik riskler de yukarı yönlü olabilir. Kur ve diğer zamların bu konuda belirleyici olacağını düşünüyoruz.
Daha düşük borçlanma maliyetlerinin enflasyonu düşürmeye yardımcı olacağına inanan Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan, daha hızlı fiyat artışlarının insanlar üzerinde yüksek bir yaşam maliyeti yükü oluşturduğu ve Türkiye’de hayat pahalılığı problemi olduğu değerlendirmesinde bulunmuştu. Sn. Erdoğan geçen hafta enflasyonun gelecek yıl Şubat-Mart döneminden itibaren “makul” seviyelere yavaşlayacağını söylemişti. Önümüzdeki Haziran ayında yapılması planlanan seçimler öncesinde, hükümet, altı yıl içinde ilk kez asgari ücrette ara bir artış ilan ederek maaşları yaklaşık %30 oranında artırdı. Ocak ayında asgari ücreti %50,5 ile rekor düzeyde artırılmıştı. Sn. Ağbal döneminde Merkez bankası asgari ücretteki her %10’luk artış için manşet fiyat artışının bir yüzde puanı arttığını tespit etmişti.
Merkez bankası perspektifinden bakacak olursak; İki aydan biraz daha uzun bir süre önce enflasyonun Haziran ayında yavaşlamaya başlayabileceğini öngören Merkez bankası, 2021’in sonlarında bir dizi parasal gevşemenin ardından politika faiz oranlarını yükseltmedi ve yalnızca tüketiciyi soğutmaya yönelik tedbirlerle yanıt verdi. Dolar karşısında liradaki düşüş Haziran ayında da devam etti ve ithal malları daha pahalı hale getirerek enflasyonu artırırken, gelişen piyasalardaki bu yılın en kötü performansını kaydetti. Döviz kurundaki artıştan kaynaklı yükselen enflasyonla mücadele zemini para politikası ile oluşturulmamakta. Para politikasının uygulanmadığı bir ortamda enflasyonu kontrol altına almak zorlaşırken, dövizdeki artışı durdurmak için de yan makro ihtiyati tedbirler alınıyor. Bu alınan veya alınacak benzer tedbirlerin ise genel anlamda dövizi düşürmek konusunda kalıcı bir etki yaratmadığı anlaşılmaktadır.
Kaynak Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı