Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan, daha geleneksel para politikasına dönüş sinyali verebilecek bir hareketle Şahap Kavcıoğlu'nun yerine yeni merkez bankası başkanı olarak Hafize Gaye Erkan'ı atadı. Resmi Gazete'de KHK ile yapılan duyuru, Sn. Mehmet Şimşek'in Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanmasının ardından Erdoğan'ın en üst düzey ekonomi ekibinin yenilenmesini yansıtıyor.
Kavcioğlu, Başkan olduğu dönemde Erdoğan'ın faiz oranlarını düşürmenin enflasyonu yavaşlatabileceğine dayanan ekonomi doktrinine uyumlu bir para politikası gevşemesi yapmıştı. TCMB’nin ilk kadın başkanı olan Erkan ise ABD’de üst düzey bankacılık yönetim tecrübesine sahip. Erkan, daha önce Goldman Sachs Group Inc. ve Erkan'ın CEO'luk görevinden ayrılmasının ardından bir yılı aşkın bir süre sonra Mayıs ayında iflas eden San Francisco merkezli First Republic Bank'ta çalışmıştı.
Kendisinin profilini anlamak için;
· Erkan, Türkiye'de Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun olmuştur ve Princeton Üniversitesi'nden finans mühendisliği ve uygulamalı matematik doktora derecesine sahiptir.
· First Republic'te başkan ve baş yatırım yetkilisinin de dahil olduğu rollerde yaklaşık sekiz yıl geçirdi.
· Şimşek'in de aralarında bulunduğu Türk yetkililer, 28 Mayıs seçimlerinden kısa bir süre sonra merkez bankası için Erkan'ı değerlendirmeye başlamıştı.
Erdoğan, Mayıs ayındaki seçimler öncesinde daha fazla faiz indirimi yönünde değerlendirmelerde bulunmuştu. Şimşek ise atanmasından sonra, Türkiye'nin "enflasyonla rasyonel bir temelde mücadele etmekten" başka çaresi olmadığını hemen işaret etmişti. Son bir haftadır ekonomide yönetim değişikliğinin ardından kurumlarda da değişiklikler beklenmekteydi. Bu nedenle, ekonomide fikren dönüşümünü eylemsel dönüşüme evrilmesi bakımından Merkez Bankası’ndaki yeni atama beklenen bir karardı. Oldukça güçlü bir CV’ye sahip olması ve Batı piyasaları tarafından tanınması bakımından Erkan’ın atanması, piyasalar tarafından, enflasyonun yükselmesine neden olan aşırı düşük borçlanma maliyetleri uygulamasının para politikası nezdinde normalleşeceğinin işareti olarak alınabilir.
Merkez Bankası 22 Haziran’da önemli bir toplantı yapacak. Bunun öncesinde de yeni Başkan’ın açıklamaları önemle takip edilecektir. Bugüne kadar gelen mesaj ve oluşan beklentiler güçlü bir politika geçişi sinyaline işaret ediyor ve 22 Haziran PPK toplantısı bunun uygulamaya geçmesi açısından çok kritik bir konumdadır. En önemli mesele ise politika faizinin hangi seviyeye çekileceği ve bunun tek seferlik agresif bir adımla mı, yoksa birkaç toplantıya yayılan kademeli bir geçişle mi olacağıdır. Birçok farklı geçiş senaryosu türetilebilir. Bizim görüşümüz, Merkez Bankası’nın beklenen enflasyon analizinin politika faizinin nihai seviyesine temel oluşturacağı yönündedir. Bu beklentiler TCMB Piyasa katılımcıları anketinde 12 aylık sürede %29,8, Bloomberg ve Reuters gibi terminallerde %40 bandı ve TCMB’nin son Enflasyon Raporu’nda %22,3 seviyesidir. TCMB 22 Haziran’da bütün faiz artırımını tek seferde yapmazsa, Temmuz ayında yayınlanacak Enflasyon Raporu’ndaki güncellenecek beklentiler TCMB’nin politika faizini de nihai olarak nerede gördüğünü ortaya koyacaktır.
Bütün bu varsayımlar altında politika faizinin %30’lar seviyesine çekilmesi çok olası görünüyor. Politika faizi şu anda %8,5 olduğundan dolayı, tek seferde böyle bir adım ekstrem olabilir. Her ne kadar, politika faizi artırımı pratikte Merkez Bankası’nın aktarım mekanizmasının merkezine koymak gibi pratik olacak olsa da, döviz pozisyonlanmaları, kredi faizleri ve değişken faizler halen etkilenebilecek bir durumda. Bu nedenle faiz adımı bölünebilir veya belli bir dönem faiz koridoru uygulamasına da geçilebilir. Her durumda, 22 Haziran’daki toplantıda atılacak ilk adımın en büyük adım olacağını değerlendiriyoruz. Eğer Merkez Bankası birden fazla faiz artışı yapacaksa, en büyük dilimi ilk toplantıda gerçekleştirecektir.
Ekonomi yönetiminin TL üzerindeki müdahaleleri azaltacak olması ve serbest bir yaklaşım benimseyecek olmasının etkisiyle lira dolar karşısında 23,5'e geriledi ve yeni bir rekor seviyeye ulaştı. Bu yıl ise toplamda %20,3 düştü, bu da neredeyse tüm gelişmekte olan emsallerinden daha fazla bir değer kaybı anlamına geliyor.
Liranın Kayıpları Hızlanıyor… Türk Lirası bu yıl yüzde 20'den fazla değer kaybetti… Kaynak: Bloomberg, Dinamik Yatırım
Bir başka atama da eski TCMB Başkanı Kavcıoğlu’nıun BDDK Başkanı olmasıdır. Kavcıoğlu, Mart 2021’de selefi Naci Ağbal’ın para politikasını çok sıkılaştırdığı gerekçesiyle görevden alınmasından sonra TCMB Başkanı olarak atanmıştı. Bu dönemde Kavcıoğlu faiz artışı yapmaktan kaçınmış, aksine %19 olarak aldığı gösterge politika oranını başkanlığı döneminde en son %8,5’e kadar düşürmüştü. Enflasyon geçen yıl %85,5 ile zirve yapmış, ardından işleyen kuvvetli baz etkisinin yardımıyla Mayıs 2023’te %39,6 seviyesine gelmişti.
Politika seti elbette faizden ibaret değil. Kredi arzı ve koşullarından para tabanına kadar birçok unsur söz konusu. BDDK ve TCMB’nin her ne kadar görevleri farklı olsa da son dönemde para politikası kadar makro ihtiyati tedbirler de etkili olmuştur ve bu düzenlemelerin içinde BDDK’nın görev alanında olanlar da var. Yeni ekonomik dönemde talebin faiz dışı araçlarla yönlendirilmesi konusunda BDDK çok önemli bir rolde olacaktır, beklentilerimiz ise kredilerde selektif bir yaklaşım ile kredi arzının yönlendirilmesi şeklindedir. Bankacılık sisteminin işlemesini zorlaştıran çok fazla düzenleme gelmiş olduğundan, liralaşma kurallarında ise bir sadeleşme gelmesi gerektiğini, makro ihtiyati adımların talep koşullarında para politikasına yardımcı olması gerektiğini düşünüyoruz.
Kaynak Dinamik Yatırım – Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı