enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
10°C
İstanbul
10°C
Çok Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
11°C
Salı Parçalı Bulutlu
11°C
Çarşamba Az Bulutlu
13°C
Perşembe Az Bulutlu
14°C

Tarhan: “Seçilmiş yalnızlık CEO’ların ve liderlerin hastalığı”

Tarhan: “Seçilmiş yalnızlık CEO’ların ve liderlerin hastalığı”
27.05.2023 14:07
43
A+
A-

Yalnızlığın çaresi bulunması gereken bir sorun olarak göründüğünü belirterek sözlerine başlayan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aslında yalnızlığın bir çaresi var. İnsanın biyolojik ve psikolojik doğası ile yalnızlık arasında iyi ilişki kurmak gerekiyor. İnsan, biyolojik doğası gereği ilişkisel doğar. İnsanlar beyin ve kişilik gelişimi yapısı olarak ilişkisel varlıklardır. Çocuk doğduktan 1 sene sonra ayakta durabiliyor, 15 sene sonra kâr-zarar analizi yapabiliyor. Yani insan doğuştan psikolojik olarak prematüre doğuyor. Bir nevi erken doğum oluyor. İnsanın yaradılış tasarımı böyle. Bu demektir ki insan sosyal olarak gelişiyor.” dedi.

İnsanoğlu sosyalliği sonradan öğreniyor

İnsanın başkalarına muhtaç olarak doğduğunu belirten Tarhan, literatüre giren ormanda kaybolmuş vahşi çocuk vakalarına değindi. Ukrayna’da, 3 yaşından 10 yaşına kadar köpeklerle birlikte büyüyen Oxana Malaya’yı hatırlatan Tarhan, “Köpekler gibi havlıyor, köpekler gibi yürüyor, ağzıyla yemeye çalışıyor, ellerini kullanmıyor, dört ayak üzerinde hareket ediyor. Bulunduğu zaman hemen korumaya alınıyor. Ancak 20 yaşına doğru iki ayak üzerinde yürümeye, ufak ufak bazı şeyler konuşmaya başlayabiliyor. Yani ince motor, kaba motor, dil gelişimi, sosyal, duygusal ve duyusal becerisi çevreden nasıl gördüyse öyle gelişiyor. Demek ki insanoğlu sosyalliği sonradan öğreniyor.” açıklamasında bulundu.

Beyin sosyal temasla gelişiyor

İnsanların, insan olma kapasitesi ve eğilimi ile doğduğunu ancak insanların arasında olursa insanlığı öğrenebildiğini kaydeden Tarhan, “Afrika’da ormandan hiç çıkmamış pigmeler bulunmuş. Onlarla bir ilişki kuruluyor dost olunuyor. Bir gün onları alıp açık bir düzlüğe çıkarmışlar. Orada bufalo sürülerini görüp elleriyle kovalamaya başlamışlar. Halbuki hayvanlar uzakta. Neden böyle davrandıkları sorulduğunda ‘üzerimize sinek geliyor’ demişler. Yani mesafe kavramını bile öğrenememişler. Uzaktaki hayvan koşuşturmalarını üzerlerine gelen sinek gibi görmüşler. Beyin sosyal temasta, ilişkilerle gelişiyor. İnsan beyninin özelliği bu.” ifadelerini kullandı.

Bilgili kişiler yalnızlığı seçiyor

Yalnız bırakılan insanın gelişemediğine, zihinsel olarak köreldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsan sosyal bir varlık ama seçilmiş yalnızlık ayrı bir şey. Yani itilmiş yalnızlık ya da seçilmiş yalnızlık ayrı kavramlar. İnsanın üç tane becerisi var. Biri stresle baş etme yöntemi, ikincisi insanlarla iletişim kurması ve üçüncüsü düşünce alışkanlıkları. Kişi bu üç beceriyi öğrendiği zaman kendi kendine öğretebilir oluyor. Yani yalnızlıkla mutluluk ikisi bir arada olabiliyor ama bu seçilmiş olursa oluyor.” dedi. 

Bilgili kişilerin yalnızlığı seçtiklerini söyleyen Tarhan sözlerine şöyle devam etti:

“Onlar yalnızlıktan rahatsız olmazlar, yalnızlıkla aslında ilk iç keşif yolculuğuna çıkarlar. Kendilerini, arzularını, dürtülerini eğitirler. Tolstoy’un bu konuda çok güzel bir hikâyesi var. Münzevi bir adama soruyorlar, ‘Sen yalnızlıktan sıkılmıyor musun? Niye yalnız kalıyorsun?’ O da diyor ki, ‘Hayır sıkılmıyorum. Ben yalnız değilim.’ Örneklerle yalnız kalarak içindeki vahşi duyguları eğittiğini söylüyor. İnsan bilgelik yolunda ilerlerken, kendisiyle yalnız kalarak içindeki vahşi ve ilkel duyguları eğitebilmesi çok önemlidir. Bu seçilmiş yalnızlıktır. Sürekli değil ama zaman zaman kişi hayatının belli bir döneminde kendisiyle ilişki kurmak için yalnız olacak. İlişki biçimimizde de zaten aileyle, sosyal çevreyle ve mesleki olarak ilişkiler kuruyoruz. Bir de yaratıcı ile ilişki kuruyoruz.” şeklinde konuştu.

Meditasyon yaparak yalnızlığını iç huzuruyla birleştiren kişiler kendileriyle barışıktır 

Sufi meditasyon ve Budist meditasyonlarla yapılmış çalışmalardan örnekler veren Tarhan, “Kişi meditasyona girdiği zaman beyinde elektrotlar, beyin sinyalleri kaydediliyor. Duyguyu yakaladıkları zaman beyin mutluluk hormonu salgılıyor. İlgili alanlar harekete geçiriliyor. Bütün istekleri karşılanmış, bütün ihtiyaçları giderilmiş, evrenle kendini bütünleşmiş gibi hissettiği zaman müthiş bir rahatlık, uçma duygusu oluyor. Aslında kişi yalnızlığı gidermek için kişilik sınırlarını kaybediyor ve evrenle bütünleşiyor. Mesela ibadet ederken, namaz kılarken eğer duygular tam dahil olursa meditatif bir namaz oluyor. Bunun için huşu içinde ve tamamen hem zihinsel odaklanma hem duygusal yoğunlaşma ikisi birden olacak. Zihinsel odaklanma olursa, duygusal yoğunlaşma ondan sonra geliyor.” diyerek meditasyonla ilgili şunları sözlerine ekledi: “Bir insanın yalnızlığı seçip, yalnız kalmayı başarıp, hedefine giderken bunu yapabilmesi aslında zihinsel gelişmişlik seviyesini de gösteriyor. Meditasyon yaparak yalnızlığını iç huzuruyla birleştiren kişiler, güçlü, kendileriyle barışık ve hedeflerinden vazgeçmeyen kişilerdir. Gandi bunun güzel bir örneğidir. Ona ‘tek kişilik ordu’ demişler. Gandi hatıralarında ‘Yanında Tanrı olan kişi yalnız değil, tek kişilik çoğunluktur. Tarihte doğrular için mücadele edenler kısa vadede zorluk çekmişler ama uzun vadede kazanmışlardır.’ diyor.” 

Modernizm yalnızlığı unutturuyor 

Yalnızlığın, insanın bazı şeyleri görmesini de sağladığını sözlerine ekleyen Tarhan, “Kendini sorgulayıp, öz eleştiri ve ‘Dur, düşün, yeniden başla’ yapabiliyor kişi. Bu bir nevi moratoryum (erteletim) ilan etmektir. Kişi moratoryumla kendini yeniden yapılandırmak için mola veriyor. Bu mola içerisinde yeniden değerlendiriyor. Hatta buna girişimcilikte ‘yüzde 15 kuralı’ deniyor. Yüzde 15 kuralında, çalışıyorsan bir 1,5 saat de yaptığın iş hakkında düşün deniyor. Bunu yaptığı zaman kişi hatalarını görüyor, kendini geliştiriyor ve hatalardan dersler çıkartıyor. Farklı bakış açıları getiriyor, yeni seçenekler bulabiliyor ve vizyonunu büyütmüş oluyor. Vizyon sahibi kişiler genelde böyle kişiler oluyor. Çalışan insanlar kendilerini işe kaptırıyor. İşe gidiyorsun geliyorsun, ondan sonra televizyonun karşısına geçiyorsun. İnsan kendine hiç zaman ayırmıyor. Modernizm yalnızlığı unutturuyor.” ifadelerini kullandı.

Yalnızlık zırhına sığınıyorlar…

Mutsuz eden yalnızlıkların çok arttığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sanal bağların kurulmasıyla gerçek bağlar kurmuyor insan. Sanal bağlar da gerçeğe göre daha zayıf bağlardır. Sanal ilişkiler de zayıf olduğu için sağlıklı ilişkiler değil. İnsanı bir nevi bir bağımlı hale getiriyor. Duygusal destek almak, bazı gerçeklerle yüzleşmemek için ya da stres azaltma tekniği olarak sanal ilişki kurulabiliyor.” dedi.

Yalnızlığın, bencilliği de beslediğini söyleyen Tarhan sözlerine şöyle devam etti: 

“Kimseye hesap vermek zorunda kalmıyorsun, kendi kararlarını kendi başına alabiliyorsun. Kimseye danışmaya ihtiyacın yok. ‘İlişkiye ayıracak vaktim yok. Başkasının sorumluluğu taşımak istemiyorum.’ diyorlar. Özgüven adı altında öz beğeni büyütülüyor. Narsisizm yani benmerkezcilik (kendi egosunu tatmin etme, ön plana çıkarma) büyütülüyor. Bu tarz kişiler de istemedikleri halde yalnız kalıyorlar. Çünkü bir kaçıngan kişiliğin yalnızlığı var. İstemediği halde yalnız kalıyor. Bunlar egosu yüksek kişiler oluyor. Genellikle bir iletişim, sohbet başlatamıyorlar. İnsan ilişkilerinde ‘benim fikrim budur’ diyemiyorlar. Yalnızlık zırhına sığınıyorlar.”

Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.