Tekir, son günlerde ülke genelinde mevsim normalleri üzerinde seyreden hava sıcaklıklarına değinerek, “Ormanlarımız başta olmak üzere çıkabilecek muhtemel yangınlar konusunda yetkililerin teyakkuz halinde olmalarını ve tüm vatandaşlarımızın da çok dikkatli olmalarını hatırlatmak istiyorum. Evet sadece hava sıcaklıkları değil; ekonominin, çarşı-pazarın ateşi de son derece yüksek. Çarşı pazarda her şey el yakıyor. Yüksek ateşli geçim şartlarından nasıl ve ne zaman kurtulabileceğiz, onu da yaşayarak göreceğiz. Gerçek şu ki, hayat pahalılığı her geçen gün daha çok can yakmaya, Sayın Erdoğan’ın da ifadesiyle ‘milletimizi bunaltmaya’ devam ediyor, görünen o ki bu devam edip gidecek.” dedi.
Krizlerin üstesinden gelmenin, çareler üretmenin demokrasilerde iktidar olma sorumluluğunun gereği olduğunu belirten Tekir, “Yoksa iktidar olmak anlamını yitirir, mütegallibe bir sınıfın tatmin aracı haline dönüşür. Yaşadığımız ekonomik kriz, yıllardır uygulanan yanlış politikalar, yanlış kaynak kullanımı sonucu göz göre göre geldi. İktidar krizi önce inkar ediyor; krizi daha da derinleştirecek adımlar atıyor; ardından ‘Biz krizin farkındayız’ diyor. Bu hal, 22 yıllık bir iktidarın başarısızlığının, acziyetinin, iş bilmezliğinin itirafı, ifadesi değil de nedir? Sonra, bir şeyin inkarı onun varlığını ortadan kaldırmaz.” şeklinde konuştu.
“İktidar doğru analizler yapamıyor”
Tekir, “Hayat pahalılığını azaltacak somut ve kalıcı adımlar atmak yerine; sözüm ona önce vatandaşın alım gücünü yok edip fakirleştirecekler, sonra da talep yetersizliğinden raflardaki fiyatlar kendiliğinden düşecek. Bunu bekliyorlar. Ekonomiye ultra-modern bir bakış açısı. Evet, durum aynen budur. İktidar doğru analizler yapamıyor, aslında yapmak istemiyor; sağlıklı adımlar atamıyor, aslında böyle bir zahmete girmek istemiyor, işin kolayına kaçıyor; vatandaşın alım gücünü yok ederek enflasyonu düşürme stratejisi uyguluyor.” ifadelerini kullandı.
“Halkın sıkıntılarını bilmeyenler hayat pahalılığıyla mücadele edemez”
“Ülkemizdeki ‘sarsılan, bozulan sosyal yapı’ konusunda iktidarı tekrar uyarma görevimizi yapıyoruz.” diyen Tekir, şunları kaydetti:
“Devleti obezleştiren, üç beş yerden maaş alan, lüks makam odaları ve araçlarından vazgeçmeyen, lüks lojman kiralarını devlete ödeten kadrolarla enflasyonla mücadele edilemez. Halktan kopanlar, halkın sıkıntılarını bilmeyenler hayat pahalılığıyla mücadele edemez, edemez değil, etmek istemez. İktidarların en önemli görevi ‘insanca yaşam’ düsturunu hayata geçirmek, böylece vatandaşlarının insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesini temin etmektir.”
“Sendikalarımıza sonuna kadar destek vermeye hazırız ve onların yanındayız”
Tekir, memur ve memur emeklilerini ilgilendiren Kamu Toplu Sözleşme görüşmelerine ilişkin, “Önce yetkili sendika talebini, sonra da hükümet teklifini açıkladı. Bu rakamlar arasındaki fark; siyah ile beyaz, gece ile gündüz farkı gibidir. Merkez Bankasının öngördüğü enflasyonun dahi altında bir teklif yapmıştır hükümet. Bu, Amerikalı dostlarından iyi öğrenilmiş bir at pazarlığı teklifi gibidir. Biz Saadet Partisi olarak, memur ve memur emeklilerimiz için verecekleri hak mücadelesinde sendikalarımıza sonuna kadar destek vermeye hazırız ve onların yanındayız. Saadet Partisi grubu olarak TBMM’de bunun mücadelesini tam kadro olarak veriyoruz. Milletimiz de bunu yakinen görmektedir.” diye konuştu.
Hibya Haber Ajansı