Litvanya'da dün başlayan NATO Zirvesi'nde, Ukrayna konusu odak noktası oldu. Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda liderlerinin ikinci kez zirveye katılmalarıyla, NATO'nun Asya-Pasifikleştirilmesi gündemi dikkat çekti.
Japonya basınında çıkan habere göre, NATO'nun Asya'daki ilk temsilciliğinin Japonya'da kurulması planı, Fransa'nın itirazı nedeniyle zirvede ele alınamadı ve sonbahara ertelendi. Araştırmacılar, ABD yönlendirmesiyle NATO'nun Asya-Pasifik bölgesine genişlemekten vazgeçmeyeceğine inanıyor.
Soğuk Savaş döneminde kurulan NATO, başından itibaren ABD'nin hegemonya gücünü koruma noktasındaki temel destekçisi olmuştur. "Düşman olmadan yaşayamaz" ifadesi, NATO'nun varlık nedenini adeta özetler.
2006 yılında o dönem ABD'nin NATO büyükelçisi olan Victoria Nuland, "Küresel Ortaklık İlişkisi" kavramını ilk kez gündeme getirdi. Bu kavram, Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda ile kurulacak ortak ilişkilerle NATO'nun küresel etkisini artırma amacı taşıyordu. 2009 yılında NATO, "İhtiyaca Göre İş Birliği Planı"nı belirleyerek bu dört Asya-Pasifik ülkesiyle kendi ihtiyaçlarına uygun bir iş birliği sürecini başlattı. Ancak sonraki 10 yılda, ABD'nin stratejik odağını Asya-Pasifik bölgesine kaydırma planı zorluklarla karşılaştığı için, NATO'nun Asya-Pasifikleşme süreci yavaşladı. 2019 yılında ABD Savunma Bakanlığı'nın Hint-Pasifik Strateji Raporu'nun yayımlanmasıyla birlikte, NATO bu rapora uygun bir yol izlemeye başladı. 2022 yılında NATO, yeni stratejik Konseptinde ilk kez Çin'i sistematik bir meydan okuma olarak değerlendirdi ve bu gerekçeyle Asya-Pasifikleşme sürecini hızlandırmaya başladı.
NATO, kendini değerler üzerine kurulu bir ittifak olarak görüyor ve bundan gurur duyuyor. Soğuk Savaş’tan sonra NATO, Batı değer anlayışını, diğer ülkelerin siyasi ve değer sistemlerini yenilemek için kullanmaya çalıştı. Bu süreç, 1990'larda Yugoslavya'nın parçalanması, Bosna-Hersek İç Savaşı'nın patlak vermesi ve Kosova sorununun ortaya çıkmasına neden oldu. Aynı şekilde, Ortadoğu bölgesinde NATO güçleri, ABD liderliğinde Afganistan ve Irak'ı işgal etti ve Libya'ya hava saldırıları düzenledi. Bu operasyonlar, yerel sivil halka büyük zararlar verdi. Eğer NATO, aynı mantıkla Asya-Pasifik bölgesine müdahale eder ve bu ülkelerin iç siyasetlerini, yönetim biçimlerini ve değer sistemlerini "düzeltmeye" çalışırsa, bu durum kesinlikle tepkilere neden olacak ve krizlere yol açacak. Son zamanlarda birçok Japon ve Güney Koreli, NATO'nun askeri gerginliği artırmasına ve Asya-Pasifikleşmesine karşı protestolar düzenledi.
Asya-Pasifik bölgesi, büyük devletler arasındaki rekabet sahasından çok, iş birliği ve gelişimin öncelikli olduğu bir bölge olmalıdır. ABD'nin yönlendirdiği NATO'nun, "Avrupa deneyimini" Asya-Pasifik bölgesine taşıma çabası, aslında bölgeye bölücülük ve çatışmayı getirmeyi amaçlıyor. Bölge halkı buna izin vermeyecektir. Eğer NATO, Asya-Pasifik bölgesinin istikrarını bozarak kendi varlığını sürdürmek isterse, dünyanın tüm barışseverleri de buna müsade etmeyecektir.
Kaynak Çin Uluslararası Radyosu
Hibya Haber Ajansı