Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Birimizin burnu kanasa kimliğine, inancına, yaşam tarzına bakmadan hemen yanına koşuyoruz. Dolayısıyla siyaset kurumunun ayrıştırıcı yönü milletimizde yok. Bu Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim en büyük güvencemiz. Beraber olmayı, birlikte olmayı, birlikte mücadele etmeyi vatandaşımızın, halkımızın, milletimizin bu feraseti. Vatandaşımıza güveniyoruz.
Deprem dolayısıyla direksiyon sallayan bütün kamyon, tır şoförlerine, insan taşıyan, makine taşıyan, vinç, yiyecek, taşıyan bütün şoförlere kimse teşekkür etmedi ama ben teşekkür etmek isterim. Deprem bölgesine ilk gidenler onlardı. En zor koşullarda gittiler.
AFAD ve Kızılay’ın çalışlarına yöneticileri değil. Fedakarca çalışan bu iki kurumun bütün personeline yürekten teşekkür ederim. Yerel yönetimlere hangi partiden olursa olsun her belediye başkanı elinden gelen çabayı gösterdi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel başkanı olarak ben CHP’li olmayan belediyelerin yaptıkları çaba için de onlara teşekkür ettim, ziyaret ettim.
Bizim ruhumuzda, kimliğimiz, tarihimizde ayrımcılık yoktur. Kim taş üstüne taş koyuyorsa onun yanında durmak gibi bir geleneğimiz vardır. Tarihin bize yüklediği en güzel gelenek budur. Güvenlik güçlerimiz, zamanında yeteri kadar askeri indirmediler ve bu büyük felaketin bir anlamda sorumlusu oldular. Daha sonra gelen güvenlik güçlerimize de yürekten teşekkür ederiz. En büyük teşekkürümüz hiçbir şeyi beklemeden parmaklarıyla, tırnaklarıyla ‘Bir kişiyi nasıl kurtarabilirim’ diye deprem bölgesine koşan gönüllüler. Onlar hiçbir şey beklemedi.
Belediye başkanlarımız, depremin olduğu her noktada olağanüstü başarılara imza attı. CHP grubunda bütün belediye başkanı arkadaşlarıma teşekkür etmek bir genel başkan olarak benim görevimdir. Onlar 26 Şubat saat 10.00 itibarıyla deprem bölgesine 8 bin 163 araç gönderdi. 23 bin 473 çalışan deprem bölgesindeydi. 6 bin 562 insani yardım taşıyan kamyonumuz gitti. 142 mobil mutfak oluşturuldu. 153 ikram aracı oluşturuldu. 16 mobil fırın yapıldı. 2 milyon 863 bin 636 battaniye gönderildi. 252 bin 303 ısıtıcı gönderildi. 37 bin 96 çadır gönderildi. Çadır ihtiyacı hala var.
Bir felaket gününde nasıl olur da Cumhuriyet ile yaşıt olan bir kurum, Cumhuriyetin en değerli kurumlarından birisi olan Kızılay, çadır satar? Deponuzda kaç çadır varsa satılmadık kaç çadırınız kaldıysa getirin kardeşim hepsini alacağız ve deprem bölgesine göndereceğiz. Bir yardım kuruluşunun ticarethaneye dönüşmesi ne demektir?
Devlet bütün risklere karşı hazırlık yapmak zorundadır. Bu iktidar, yani enkazın altında kalan bu iktidar ‘Deprem konusunda tahminleri yanlış olmuş. İstanbul’da bekliyorlarmış Kahramanmaraş merkezli çıkmış.’ Hayatımda bu kadar devlet geleneğinden uzak ve devleti tanımayan bir iktidarı ilk kez görüyorum.
Devletin kolonlarını kestiler. Bu iktidar sağlıklı saat gibi çalışan bir devletin en temel kolonlarını kesti. Liyakat dediğimiz kavram devlet için önemlidir. İşi ehline vermek hem bütün inançlarda, hem bütün demokrasilerde temel bir kuraldır. Devletin direği adalettir, adaleti çürüttüler. Kalmadı bir şey.
Halkına kastetmenin helalliği olmaz. Kastettiniz siz. Bilerek yaptınız. AFAD’ın raporları olmasaydı bilmiyorsunuz diyecektim. Üniversite hocalarının raporları, bilimsel makaleleri olmasaydı bilmiyordunuz diyecektim. Biliyordunuz. 50 bine yakın yurttaşımızın ölümüne neden oldunuz. Büyük bir kısmı donarak öldü.
Cumhurbaşkanlığı bünyesinde bir deprem kurulu oluşturulması kararı almışlar. Rahmetli Ecevit Marmara Depremi’nden sonra Ulusal Deprem Konseyi Kurulu’nu kurdu. Başında da TÜBİTAK vardı. Bilim insanları vardı. 2007’de ilk yaptıkları iş bu kurulu kapatmak oldu. Şimdi kurul açıyorlar. Devlette devamlılık esastır diye bir kavram var. Bunlar devlet benimle başladı diyor. Benden önce devlet yoktu diyor. Devleti bir felaketle karşı karşıya getirdi.
Devlette yeni bir paradigma değişikliğine ihtiyaç duyuyoruz. Büyük felaketler karşısında bu toplumun nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda bir değişikliğine gidiyoruz. Devleti yönetemiyorlar. Devletin nasıl yönetilmesi gerektiğini hem kendi halkımıza hem bütün dünyaya anlatmak istiyoruz. Herkesin can ve mal güvenliğinin güvence altında olduğu bir devleti inşa etmek istiyoruz.”
Hibya Haber Ajansı