Fed’in ana noktaları… Fed’in Çarşamba günü yapacağı hamlede ana noktalar 75 bps mi, 100 bps mi faiz artışı olacak şeklinde izlenirken, aslına temel nokta faiz artırımlarının hızından ziyade terminal oran varsayımı ve bilanço içeriği ile alakalı verilecek ayrıntılar olacaktır. 1 Haziran’dan itibaren bilanço küçülterek QT akımını kağıt üzerinde başlatan Fed’in sıkılaşmanın etkilerini artırmak için aktif bilanço varlığı satışına ne zaman geçeceği, veya böyle bir strateji ayarlaması yapıp yapmayacağı konusu da önemli.
Reel ekonomide dengeler… 100 bps’lik bir faiz artışı ihtimali muhtemelen Fed tarafından şu an daha az yoklanacaktır. Çünkü aşırı hareket eden bir Fed’in terminal oranları sürdürülemez seviyelere sürüklemesi ihtimali, ekonomide aynı zamanda resesyon riskinin de hafife alındığı algısını verecektir. Fed enflasyon riskini yanlış okuyarak geç sıkılaşmaya geçmişti, şimdi ise risk resesyon riskini yanlış okuyarak fazla sıkılaşma yapması. Temmuz ayında 75 bps, %80’lik swap fiyatlaması çerçevesinde şu koşullarda daha makul görünüyor. Ekonomik aktivitenin beklenenden daha hızlı yavaşladığı ve baskının büyüyeceği bir ortamda belirsizlik aralığını fazla zorlamak, ilgili göstergelere muhtemelen daha fazla zarar verecektir.
Fed fonlama oranı ve bilanço varlıkları karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg
Finansman riskleri… ECB 50 bps faiz artırdı, buna karşılık top seviye artışları resesyon riskleri itibariyle sürdürmesi teknik anlamda mümkün değil. Finansman risklerinden reel sektör risklerine kadar birçok kolda aktivite durgunlaşmasını derinleştirici bir belirsizlik olur. Fed açısından durum şöyle; her ne kadar analizler ABD ekonomisinin enerji krizinden etkilenme potansiyelini düşük, istihdam piyasasını da güçlü gösterse de ABD’nin dış pazarlardaki üretim ve girdi zorlukları yavaşlamadan kaçılamayacağını gösteriyor. Buna şirketlerin finansman koşullarındaki ve reel ekonomideki belirsizlikleri gözeterek yatırım ve istihdam yavaşlatma ihtimallerini de ekleyebiliriz.
Bilanço stratejisi… 1 Haziran’dan itibaren Fed, likiditeyi harekete geçirmek için 9 trilyon dolarlık bilançosunu küçültmeye başladı. Merkez bankası, daha uzun vadeli faiz oranlarını korumak için son iki yılda niceliksel genişleme yoluyla kabaca 4.6 trilyon dolarlık Hazine ve ipoteğe dayalı menkul kıymet satın aldı. QE olarak da bilinen süreç, banka rezervlerinde artışa neden oldu.
Fed tarafından tutulan Hazine menkul kıymetlerinin vadesi geldiğinde, Fed vadesi gelen menkul kıymetlerin gelirlerini yeniden yatırmadığında ve Hazine yeni menkul kıymetler ihraç etmediğinde, Fed daha az varlık tutar (Hazine menkul kıymetleri azalır) ve daha az yükümlülüğe sahiptir. Bu sürecin sonunda Hazine tahvillerinin varlık tarafında, rezervlerin ise pasif tarafında azalmasıyla Fed’in bilanço büyüklüğü daralacaktır. Fed’in bu daralma hızını MBS portföyünü daha hızlı boşaltarak hızlandırması ihtimal dahilindedir.
Sonuç? Bu fiyatlandırma ortamında 75 bps artırım sürpriz değişken etkisi yaratmayacak olan bir FOMC, 100 bps artırım ise şahin bir FOMC etkisi yapacaktır. Piyasa enflasyon için resesyonu göz ardı eden bir Fed algısına doğru hareket ederse getiri eğrisi asimetrisi de derinleşecektir. Böyle bir ortamda 10 yıllıklardan ziyade 2 yıllık faizlerin yükselişine devam etmesi daha olası olacaktır. Fed’in bu haliyle bile Volcker döneminden beri en yüksek sıkılaştırma perspektifinde olduğunu hatırda tutmak gerekir. Politika yapıcıların en önemli endişesi enflasyon olmaya devam ediyor, büyüme görünümü ve faiz temposu konusundaki kademeli durum ayrıntılarına dikkat etmek gerekecek.
Kaynak Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı