Obezite ve fazla kilonun tip 2 diyabette önemli bir risk faktörü olmasına rağmen, bilimsel araştırmaların obezite ve diyabet arasında doğrudan bir ilişki olmadığını gösterdiğini vurgulayan Aktaş, “Obezite ile diyabet arasında olduğuna inanılan yakın ilişki, çok büyük bir tehlike yaratıyor. Kilolu olmayan kişilerde insülin direncinin, hatta tip 2 diyabetin atlanma olasılığı daha yüksektir” diyerek Tip 2 diyabet hastası olmak için kilolu olmak gerekmediğine dikkat çekti.
Çocuklar da büyük risk altında
Aktaş, çocuklarda diyabet görülme olasılığının giderek arttığına değinerek, “Tip 2 diyabetin başlama yaşı dünyada 8’e kadar indi. Eskiden Tip 1 diyabet denince görülen tablo, ilk 1 yaşta başlayan, pankreasın maalesef gelişmediği çocuklardı. Oysa son 10- 15 senedir hiç görmediğimiz Tip 1 diyabet modeli görmeye başladık. Hiçbir sağlık problemi olmayan çocuklarda, 10 yaşında, 15 yaşında aniden başlayan Tip 1 diyabet tabloları var." şeklinde konuştu.
Vücudun tehlike sinyalleri diyabetin habercisi
İnsan vücudundaki belirli tehlike sinyallerinin diyabet hastalığının habercisi olduğunu söyleyen Dr. Aktaş, diyabetin belirtilerini şu sözlerle özetledi:
“Kolayca kilo alıyorsunuz ama kilo vermekte çok zorlanıyorsunuz. Aldığınız kilolar özellikle karın ve bel bölgenizde toplanıyor. Sık sık acıkıyor, tatlı krizleri yaşıyorsunuz. Açlığa kesinlikle tahammülünüz yok. Bir öğün kaçırdığınızda açlıktan bayılacak gibi oluyor, sinirli birine dönüşüyorsunuz. Kendinizi hep halsiz ve bitkin hissediyorsunuz. Yemek sonrası uykunuz geliyor, adeta baygınlık geçiriyor gibi oluyorsunuz. Çok sık susuyor ve çok su içiyorsunuz. İşte bu belirtilerle karşı karşıyaysanız mutlaka bir hekime başvurun.”
Aktaş, diyabetle mücadelede Omega-3’ün önemine dikkat çekerek, “Omega-3 yağ asitleri diyabet riskini ve vücuttaki enflamasyonu azaltıyor. Enflamasyonun insülin direncini derinleştirdiği, tip 2 diyabet riskini arttırdığı biliniyor” dedi.
Hibya Haber Ajansı