Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) tarafından düzenlenen programa katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 77. Genel Kurulu görüşmelerine katılmak üzere bulunduğu Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York şehrinde, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) tarafından düzenlenen programa katılarak bir konuşma yaptı.
Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Biz sizleri özlemiştik. Görüyorum ki, sizler de bizi özlemişsiniz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da gönüllerimizi buluşturan TASC’a şükranlarımı sunuyorum.
Aramızda binlerce kilometre olsa da kalplerimiz bir, sevinç ve hüzünlerimiz ortaktır. O güzel şarkımızda ne diyoruz? Aynı yoldan geçmişiz biz, aynı sudan içmişiz biz, yazımız bir kışımız bir, aynı dağın yeliyiz biz, gönüller bir dualar bir, bir Allah’ın kuluyuz biz, has bahçemiz yurdumuzdur, aynı bağın gülüyüz biz. Evet, bizler mesafelerin ayıramayacağı kadar gönülleri yakın insanlarız.
Siyasi alanda üstlendiğiniz aktif roller, bu ülkenin geleceğinde söz sahibi olma isteğinizi en etkin şekilde ortaya koymanızı sağlıyor. Çalıştığınız kurumlarda, üniversitelerde, düşünce kuruluşlarında kritik projelere imza atıyorsunuz. Tüm bunları yaparken, ana vatanla bağlarınızı korumayı ihmal etmiyor, milletimizin bir parçası olduğunuzu asla unutmuyorsunuz. Kimliğinizi muhafaza edip, kültürümüzü en iyi şekilde bu topraklarda yaşamaya ve yaşatmaya çalışıyorsunuz. Her birinizi başarılarınız, gayretleriniz, emekleriniz için tebrik ediyorum.
Sizler diğer aidiyetleriniz yanında Türkiye’nin Amerika’daki gönül elçileri, milletimizin bu topraklardaki temsilcilerisiniz. Amerika’da, Türkiye’ye ve Türk insanına yönelik artan ilgide, sizlerin farklı alanlarda elde ettiği başarıların çok önemli payı bulunuyor. Ülkem ve milletim adına, sizlerin şahsına tüm vatandaşlarıma buradan teşekkür ediyorum.
Biz asimilasyona ne kadar karşıysak, entegrasyonu da o derece kuvvetli bir şekilde destekliyoruz.
Bizim uyum ve entegrasyon anlayışımız vatandaşlarımızın kendi kültürlerine, kendi değerlerine sahip çıkarak içinde yaşadıkları toplumların hayatına aktif olarak katılmaları, bütünleşmeleridir. Bu konuda atılan her adımı destekliyoruz. ABD’de yürüttüğünüz çalışmalarda sizlere daima destek vermeye hazır olduğumuzu bir kez daha tekrarlamak istiyorum.
Bugün aramızda bulunan değerli Amerikalı siyasetçilerin ve yerel yöneticilerin de başarılarınızdan ve topluma daha fazla entegre olabilmek için yürüttüğünüz çalışmalardan büyük memnuniyet duyduğuna eminim. Geldiğimiz noktada, Türk-Amerikan toplumunun belirli bir olgunluğa eriştiğini müşahede ediyoruz. Sahip olduğunuz ortak değerler etrafında birleştiğiniz sürece, üstesinden gelemeyeceğiniz zorluk yoktur. Önümüzdeki süreçte, birlik ve beraberliğinizi muhafaza etmenizin Amerikalı dostlarımızın ülkemizi, kültürümüzü ve tarihimizi daha iyi anlamalarına katkı sağlayacağına inanıyorum.
Herkesin bildiği gibi hayat maalesef boşluk kabul etmiyor. Bizim ihmal ettiğimiz her alan başkaları tarafından dolduruluyor. Bu boşlukları da çoğu zaman ülkemize ve milletimize yönelik husumet besleyen örgütler ve lobiler istismar ediyor. Türk-Amerikan ilişkilerini zehirlemek amacıyla hareket eden çıkar gruplarını ve faaliyetlerini sizler çok iyi görüyorsunuz.
Hukuki ve tarihî gerçeklerden uzak iddialar yoluyla Türkiye’yi hedef alan bu faaliyetlerin akim bırakılması büyük önem arz ediyor. Milletimiz hakkındaki gerçeklerin, gerek Washington’da gerek eyaletler düzeyinde daha iyi idrak edilmesini sağlamak hepimizin görevidir. Türkiye ortak paydasında buluşan tüm vatandaşlarımızın siyasi ve diğer görüş ayrılıklarını bir tarafa koyarak millî meselelerde dayanışma içinde hareket etmesini bekliyoruz.
PKK-YPG’den DEAŞ’a ve FETÖ’ye kadar, hiçbir ayrım yapmadan, tüm terör örgütleriyle mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Terörün kanlı ve karanlık gölgesini bölgemizin üzerinden muhakkak kaldıracağız.
Amerikalı dostlarımızın PKK-YPG ve FETÖ’yle mücadelemizde müttefiklik ruhuna yakışır şekilde iş birliği içinde hareket etmesini bekliyoruz. FETÖ elebaşının ve örgüt mensuplarının Türk adaletine teslim edilmesi için Amerikan makamları nezdindeki girişimlerimizi titizlikle yürütüyoruz. 15 Temmuz gecesi 252 insanımızı alçakça katleden, Meclisimize bomba atan, demokrasimize kasteden bu yapının maşeri vicdanla birlikte hukuk önünde de mahkûm olması gerekiyor. Sizlerin de bu terör örgütlerinin gerçek yüzlerini mümkün olan her platformda anlatmayı sürdüreceğinize inanıyorum.
Nefret söylemlerinin, özellikle de İslam düşmanlığı ve Müslümanlara yönelik ön yargıların, dünya genelinde arttığını müşahede ediyoruz. Ne yazık ki, Türk-Amerikan toplumu ve Amerikalı Müslümanlar da zaman zaman bu yönde saldırılara maruz kalıyor. Amerikalı dostlarımızdan beklentimiz, dinimizi terörle aynı paranteze alan çarpık zihniyete ve Müslümanlara yönelik nefret eylemlerine karşı güçlü tedbirler almalarıdır.
Biz, NATO’da beraber miyiz? Beraberiz. NATO’nun en önemli ilk beş ortağından bir tanesi de Türkiye. Gerek parada gerek kara gücünde bütün bu destekleri veren en önemli ilk beş ülkeden bir tanesi Türkiye. Öyleyse Türkiye’nin konumu gayet iyi anlaşılmalı, iyi bilinmeli ve kararlar, adımlar buna göre atılmalıdır.
Önümüzdeki süreçte, Amerika ile iş birliğimizi ortak çıkarlar temelinde geliştirirken aramızdaki sorunları çözebilmeyi ümit ediyorum.
Güçlü ve güvenilir bir NATO müttefiki olarak attığımız bu adımlarda verdiğimiz destek hepinizin malumudur. Bölgede yedinci ayını dolduran acımasız savaşın kazananı olmayacağını, küresel ekonomik etkilerinin az gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, tüm dünyayı olumsuz etkilediğini de her vesileyle vurguluyorum. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’yle tarım koridoru konusunda attığımız adımlar, gelişmiş ülkelere değil, az gelişmiş ülkelere veyahut fakir ülkelere karşı Türkiye’nin tarım koridorunda attığı adım herkesin takdirini toplamaktadır. Yükselen enflasyonu, artan gıda ve enerji fiyatlarını, dünyanın geri kalanı gibi sizler de can yakıcı bir şekilde hissediyorsunuz.
Türkiye olarak, savaşın diplomasi yoluyla sonuçlandırılmasına, bölgesel ve küresel ölçekteki menfi etkilerinin giderilmesine yönelik çabalarımızı önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden ihraç edilmesi amacıyla Birleşmiş Milletlerle birlikte yürüttüğümüz gayretler sonucunda sağlanan İstanbul Mutabakatı, bu çabaların en somut örneğidir. Burada yakaladığımız olumlu iklimi önce ateşkese, ardından da kalıcı barışa tahvil etmeyi istiyoruz. Uluslararası toplumun ve dostlarımızın da samimi desteğiyle inşallah bunu da başaracağımıza inanıyorum.
Akıl ve vicdan sahibi herkes, 2002’nin Türkiye’si ile 2022’nin Türkiye’si arasında dağlar kadar fark olduğunu kabul edecektir. Bugün bölünmüş yollarıyla, otobanlarıyla, hızlı tren hatlarıyla, tünelleriyle, havalimanlarıyla, Asya’yı Avrupa’ya bağlayan Marmaray’ı, Avrasya Tüneli, köprüleriyle ulaşım altyapısını tamamlamış bir Türkiye var. Hepsinden öte İGA’sıyla, dünyada ilk üç içerisinde yer alan havalimanıyla bir Türkiye var. Diğer taraftan Çanakkale Köprüsü’yle dünyada ilk üç içerisinde yer alan bir köprüye sahip.
Bütün bunlar bu dönemin içerisinde oldu. Ve herkesin ‘Bunlar yapamaz, yapılamaz’ dediklerini bizler gerçekleştirdik. Şu anda Çanakkale Köprüsü, havalimanımız dünyada bir örnek. Pandemi döneminde dünyadaki havalimanları tamamen ‘stop’ derken, bizimki çalışıyordu, çalıştı ve hâlâ da özellikle kargo taşımacılığında dünyada ilk beşin içerisinde yer alıyor.
Bugün Ege’de, Karadeniz’de, Doğu Akdeniz’de haklarını savunma konusunda kararlı davranan, ordusu ve diplomasisi güçlü bir Türkiye var. Bugün, kendine sığınan 4 milyonu aşkın mazlum ve mağdura kucak açan, onlara sahip çıkan, insanlığın vicdanı olmuş bir Türkiye var. Mültecileri Ege’de, Akdeniz’de, denizde boğan bir ülke yok. Tam aksine onları denizden toparlayan bir Türkiye var. Bugün, dünyada barış için çaba harcayan ve netice alan siyasi etkinliğe ulaşmış bir Türkiye var.
Bugün, rekor büyüme oranlarıyla ekonomisi başarıdan başarıya koşan, bölgesinde ve ötesinde politikaları takdirle takip edilen, krizlerle başa çıkma kapasitesini en üst düzeye çıkarmış bir Türkiye var. Her ziyaret edişinizde, inanıyorum ki, sizler de Türkiye’de gerçekleşen bu büyük dönüşümü bizzat görme fırsatı buluyorsunuz. ‘Bu değişiklik ne kadar zamanda oldu? Ne çabuk oldu? Geçen gelişimizde bunlar yoktu, şimdi var’ diyenleri hep görüyorum. Bu bir gerçeği ortaya koyuyor. Türkiye sürekli değişiyor. ‘Durmak yok, yola devam’ diyoruz. Bununla birlikte dünyada özellikle rekabeti esas alan bir anlayışla yola devam ediyoruz. Büyüyen, güçlenen, itibarı artan Türkiye’nin burada sizlere de güven aşıladığını biliyorum.
Sizlerden iradenize sahip çıkmanızı, buradaki her bir vatandaşımızın sandığa giderek muhakkak oyunu kullanmasını teşvik etmenizi istiyorum. Bizleri bir arada tutan, bizi biz yapan unsurların farklılıklarımızdan çok daha fazla olduğunu vurgulamak istiyorum. Biz birlikte hareket ettiğimiz sürece, hem Türk-Amerikan toplumunun hem de ülkelerimizin çok daha başarılı sonuçlara imza atacağına inanıyorum. Gerek Amerika’daki temsilciliklerimiz, gerek Türkiye’deki kurum ve kuruluşlarımız sizlerin yanındadır, yanınızda olmayı sürdürecektir. Geçtiğimiz sene açılışını yaptığımız yeni Türkevi binamızın da sizlerin ortak eviniz olduğunu bir kez daha hatırlatıyorum.”
Hibya Haber Ajansı