Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Akdeniz’i bir Türk gölü haline getiren bu şanlı zafer sonrasında Akdeniz bir barış denizine dönüşmüştür. Osmanlı’nın gerilemesiyle birlikte Akdeniz de kargaşaya, çatışmaya, emperyalist işgale sahne olmuştur.
Akdeniz’in bugün gerilimle, göçmen ölümleriyle anılmasından büyük üzüntü duyuyoruz. Suriye’den kaçan çocuk ve kadın binlerce mazlum son nefesini Akdeniz’in azgın sularında verdi. Batılı ülkeler yaşanan trajediler karşısında üç maymunu oynamayı tercih etti. Mültecilere kapanan kapılar, PKK’lı teröristler ile FETÖ’cü alçaklara sonuna kadar açıldı.
Yunanistan’daki kamp başta olmak üzere vatandaşımızın kanını dökmüş caniler himaye görüyor. Özgürce gezebiliyor. Suriye ve Kuzey Irak’taki terör yuvaları başlarına yıkıldıkça terör örgütü mensupları kendilerine yeni kamplar kuruyor. Bize komşuluk hukukundan bahsedenlerin bunlara göz yummaması gerekir.
Dün gece Mersin’de PKK’lı alçaklar 1 polisimizi şehit etti, 1 polisimizi yaraladı. Teröristler anında hak ettiği karşılığı buldular. Bunları takip ederseniz ya HDP’ye, ya CHP’nin gazeteci diye kabul ettiği gruplara ya da batı ülkelerine çıkar. Yapılan her terör saldırısında dökülen kanların izi vardır. Aynı durum batı için de gereçlidir. Yılan kendisine uzanan eli de sokar. Teröristlerin yeri mahkemeler ve hapishanelerdir. Komşularımızdan başlayarak tüm ülkelerden hiçbir ayrım yapmadan gerekli tedbirleri almalarını bekliyoruz. Biz tüm kalbimizde barış, huzur istiyoruz. Bölgemizde istikrar ve güven istiyoruz.
Bir taraftan diplomasiyi öne çıkarırken, diğer taraftan Barbaros Hayrettin Paşa’nın izinden giderek savunma sanayimizi güçlendiriyoruz. Ülkemiz hali hazırda dünyada savaş gemisini tasarlayan, inşa eden 10 ülkeden biridir. Milli savaş gemilerimizi kendimiz üretebiliyoruz.
Geçtiğimiz günlerde çok maksatlı amfibi hücum gemimiz Anadolu’nun inşası devam ediyor. Anadolu’nun hizmete girmesiyle ülkemiz bu alanda farklı bir lige çıkacaktır. Birileri İzmir’in Yunan’dan kurtuluş gününü Osmanlı’ya hakaret günü haline getirirken biz ecdadımıza layık olmaya çalışıyoruz. Birileri Sultan Abdulhamid’e düşmanlık peşinde koşarken, biz atalarımıza hürmet gösteriyoruz. Birileri batıya öykünüp kendi ecdadına küfrederken biz tüm değerlerimize sahip çıkıyoruz.
Bir taraftan diplomasiyi öne çıkarırken, diğer taraftan Barbaros Hayrettin Paşa’nın izinden giderek savunma sanayimizi güçlendiriyoruz. Ülkemiz hali hazırda dünyada savaş gemisini tasarlayan, inşa eden 10 ülkeden biridir. Milli savaş gemilerimizi kendimiz üretebiliyoruz.
Geçtiğimiz günlerde çok maksatlı amfibi hücum gemimiz Anadolu’nun inşası devam ediyor. Anadolu’nun hizmete girmesiyle ülkemiz bu alanda farklı bir lige çıkacaktır. Birileri İzmir’in Yunan’dan kurtuluş gününü Osmanlı’ya hakaret günü haline getirirken biz ecdadımıza layık olmaya çalışıyoruz. Birileri Sultan Abdulhamid’e düşmanlık peşinde koşarken, biz atalarımıza hürmet gösteriyoruz. Birileri batıya öykünüp kendi ecdadına küfrederken biz tüm değerlerimize sahip çıkıyoruz.
Yunanistan’ı kışkırtarak üzerimize salanların niyetini iyi biliyoruz. Ülkemiz savunmasından taviz vermeyecek, vaktimizi, enerjimizi, dikkatimiz dağıtmaya yönelik senaryolara pabuç bırakmayacağız. Bir yandan hadsizlere had bildirirken hedeflerimizden sapmayacağız.
Batı Trakya ve adalara yığılan silahlar bizim için bir anlam ifade etmez. Bizim gücümüz ve imkanlarımız bunun çok ötesindedir. Bunun gizli bir işgal anlamına geldiğini hatırlatmak isteriz. Kendinize gelin. ABD’den, Avrupa’dan gelen destekler sizi kurtarır mı zannediyorsunuz, sadece patinaj yaparsınız, sizi kurtarmaz.
Ülkemizin de içinde yer aldığı coğrafya sancılı günler yaşıyor. Tüm dünya terörden çatışmalara, gıdadan kuraklığa çok ciddi krizlerle boğuşuyor. Yüzümüzü nereye çevirsek bir ateş çemberiyle karşılaşıyoruz. Salgının sağlıkla ilgili boyutu geride kalırken ekonomideki tahribat gün yüzüne çıkıyor.
Rusya-Ukrayna kriziyle her şey daha grift hal almıştır. ABD ve Avrupa yüksek enflasyonla mücadele etmek zorunda kalıyor. Rusya-Ukrayna savaşının olumsuz etkileri farklı alanlarda hissedilmeye başladı. Raflar boşalıyor, kimileri işçi çıkarıyor. Kış yaklaştıkça Batı dünyasını korku saldı. Batılı liderler her gün yaptıkları açıklamalarla kış şartlarına hazırlamaya çalışıyoruz.
Türkiye salgının sağlık krizi boyutunu nasıl alnının akıyla atlatmışsa, küresel ekonomik krizin olumsuz yansımalarını da başarıyla yönetmektedir. Bizim hem işgücüne katılım, hem de istihdam oranlarımız artıyor. Yılbaşından sonra ekonomideki rakamları, istikrarı, güçlenerek yürümeyi de göreceğiz.
Siyaset arenasında iş yapanların, kalbi ülkesi için çarpanların herkesten daha gayretli olması gerekiyor. Muhalefet kanadının farklı yollara tevessül edeceği anlaşılıyor. Bizimle eserle, hizmetle yarışamayanlar, çareyi projelerimize kara çalmakta buluyorlar. Bunun son örneğini sosyal konut projesinde gösterdiler.
Muhalefet ne diyor, hala bizim 1 milyon 170 bin konutumuzu görmezden gelerek, yeni konutlara çamur atıyor. Biz olmayan bir şey yapmıyoruz. Gençlerimize, emeklilerimize, engellilerimize özel kontenjanlar ayırdığımız projemiz çok büyük teveccüh görüyor. Dün kiralardan dem vuranlar, siz ne yaptınız? 14 büyükşehir belediyeniz var, ne yaptınız? Yapamazsınız.
Son iki haftada yaşananlar bile bizimle altılı masa denen hilkat garibesiyle arasındaki farkı göstermektedir. 2023 seçimleri ülkemizdeki pek çok dönüm noktasıyla birlikte takoz siyasetinin çöp sepetine atıldığı bir milat olacaktır.
Biz milletten kopup değiliz. Milletten kopup siyasetçi, yönetici olamaz. AK Parti’yi kuran da, iktidara getiren de, ayakta tutan da 2023’te tekrar iktidar sorumluluğunu verecek olan da milletimizdir. Sizlerden seçim gününe kadar tüm AK Parti camiası olarak gece gündüz çalışmanızı istiyorum.”
Hibya Haber Ajansı