Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Afganistan'daki depremde vefat eden kardeşlerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyor, yaralılara acil şifalar diliyorum. 8 ay önce asrın felaketini yaşamış ve 50 bin insanını depremde kaybetmiş ülke olarak tüm imkanlarımızla Afgan kardeşlerimizin yanındayız. İlgili kurumlarımızı Afgan halkının ihtiyaç duyduğu yardım malzemelerinin deprem bölgesine süratle ulaştırılması noktasında talimatlandırdık.
Saygıdeğer misafirler sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. 85 milyonun her bir ferdi gibi Süryani vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanması için gayret ediyoruz. Bu noktada da kilisemizin temelini attık.
Bugün de açılışının sevincini yaşıyoruz. Kilisenin Süryani vatandaşlarımıza ve kentimize hayırlı olmasını diliyorum. Yasal değişikliklerle cemaat vakıflarının taşınmaz mal edinmelerine imkan sağladık.
Daha önce el konulmuş cemaat vakıfların iadesini, üçüncü şahıslara geçenlerin de bedelinin ödenmesini temin ettik.
Dini azınlıklara ait ibadethanelerin restorasyonunu da ihmal etmedik. Toplam 20 ibadethanenin restorasyonunu gerçekleştirdik. Hiçbir şekilde bazı ülkelerle ikili ilişkilerimizde zaman zaman yaşadığımız anlaşmazlıkların vatandaşlarımızı etkilemesine izin vermiyoruz. Ülkemizdeki azınlıklara ait 58 okul mevcuttur. 2013 yılında Süryanilerin okulunun açılmasını da gerçekleştirdik. Okulları devletimizin resmi okullarından ayrı tutmuyoruz.
Bu bölgede talep edilen okul konusunu da İçişleri Bakanımızın bugün verdiği müjdeyle yaklaşık 2 dönüme yakın arazinin tahsisiyle o adımı da atmış olacağız. Sizlerin yanınızda olmayı sürdüreceğiz. Türkiye Yüzyılı'nın inşasında sizlerin destek ve katkısına da inanıyorum.
Türkiye farklı inanların birlikte yaşadığı örnek bir birikime sahiptir. Bizin medeniyetimizde zalimin de mazlumunda kimliğine bakılmaz. Adı ve inancı ne olursa olsun zalimin karşısında mazlumun da yanında olmak bizim görevimizdir.
Son dönemde İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığının arttığını görüyoruz. Günden güne büyüyen kimi ülkelerde tahammül sınırlarını aşan bu saldırıların artmasını kabullenemiyoruz. Üyesi olduğumuz tüm platformlarda bu tehlikeye dikkat çekiyoruz.
Günden güne büyüyen Kur'an-ı Kerim saldırılarını ve buna başka ülkelerin de eklenmesini asla kabul edemeyiz. İnsanların kutsallarına saldırılmasına göz yummamız mümkün değildir. İnsanların kutsallarına yapılan saldırıları reddettiğimizi güçlü şekilde dile getiriyoruz.
Yüz yıllar boyunca barış toprakları olan Kudüs ne yazık ki gerilimin yaşandığı bir bölge haline gelmiştir. Ortadoğu'da kalıcı barışın olması ancak Filistin-İsrail sorununun çözümüyle mümkündür.
Türkiye olarak tepkimizi her fırsatta dile getirdik. Bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz, başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin hayata geçirilmesi artık ertelenemez bir ihtiyaçtır.
Bölgemizdeki sorunların kökeninde Filistin meselesi bulunuyor. Bu mesele hakkaniyete uygun çözülmedikçe bölgemiz barışa hasret yaşamaya devam edecektir. Nefret suçlarına göz yumanlar, farklı kültürlerin bir arada barış içinde yaşama iradesini de ne yazık ki dinamitlemektedir
Gerilimi tırmandıracak her türlü adımdan uzak durulmalı. Gazze halkının abluka sebebi ile çektiği sıkıntıların hafifletilmesi içinde ilgili kurumlarımız aracılığı ile her türlü gayreti gösterdik. Bugünde "adil bir barışın kaybedeni olmaz" düsturyla hareket ediyoruz.
Türkiye çatışmaların durması için elinden geleni yapmaya hazırdır. Başkenti Kudüs olan Filistin Devletinin kurulması ertelenemez. Filistin meselesi uluslararası hukuka göre çözülmelidir."
Hibya Haber Ajansı