Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Yeni Adli Yıl Açılış Töreni münasebetiyle bir kez daha adalet sistemimizin siz güzide mensuplarıyla beraber olmaktan memnuniyet duyuyorum. Yeni Adli Yılın; ülkemiz, milletimiz, hakim ve savcılarımız, avukatlarımız ve tüm adalet teşkilatımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Sözlerimin hemen başında adaletin tecellisi uğrunda görev yaparken şehit düşen Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz başta olmak üzere tüm yargı mensuplarımızı rahmetle yad ediyorum.
Yine bu vesileyle 6 Şubat depremlerinde yıkıntıların altında kalarak vefat eden 231 yargı çalışanımızın her birine Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.
Her yaştan ve toplum kesiminden 50 binden fazla insanımızı kaybettiğimiz asrın felaketiyle mücadelemizde yargı mensuplarımız, yaşadıkları acıya rağmen, milletimizle karşı mesuliyetlerini hakkıyla yerine getirdiler.
Biz de, adalet hizmetlerinde kesinti olmaması için hem bakanlığımız, hem de Hakim ve Savcılar Kurulumuz vasıtasıyla gerekli tedbirleri aldık. Yayımladığımız Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile depremzedelerimizin hak kaybına uğramasının önüne geçtik.
Bu çerçevede bölgede bine yakın Hakim ve Cumhuriyet Savcısı ile yaklaşık 7 bin 500 personel görevlendirildi.
Felaketin ilk günlerinden itibaren, son derece zor şartlar altında vazifelerini ifa eden adalet teşkilatımızın tüm mensuplarına, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Deprem bölgesinde vatandaşlarımıza sunulan adalet hizmetlerinin hızlı ve etkin yürütülmesi için çalışmalarımız sürüyor. Bakanlarımız ve ilgili birimlerimiz aracılığıyla bölgedeki durumu günbegün takip ediyoruz.
Depremin hayatın farklı alanlarında açtığı yaraları bir an önce sarmak, gündemimizin ilk sırasında yer alıyor. Depremden bu yana bölgede oluşan iş yükünü karşılamak üzere 131 yeni mahkeme kuruldu.
Sahadaki duruma göre 189 yeni mahkemenin kurulma işlemleri devam ediyor. Kurulan bu mahkemeler hem adli, hem idari yargıda davaların daha hızlı karara bağlanmasını sağlayacaktır.
Aynı şekilde, her alanda şartlar neyi gerektiriyorsa, afetzedelerimiz neye ihtiyaç duyuyorsa, onu yapmaktan geri durmayacağız. Asrın felaketinin üstesinden, dayanışma ve işbirliği içinde gelerek, Türkiye Yüzyılını inşa yolculuğumuzu fasılasız bir şekilde sürdüreceğiz. Rabbim, ülkemizi her türlü afet ve musibetten muhafaza eylesin diyorum.
Bu seneki Adli Yıl Açılışını, Cumhuriyetimizin 100'üncü yaşına ulaşmanın gururunu yaşadığımız bir dönemde gerçekleştiriyoruz. İki ay sonra, bu topraklarda kurduğumuz son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yıl dönümünü hep birlikte coşkuyla kutlayacağız.
Tarihimizin bu önemli eşiğine hızla yaklaşırken, şu iki hususa büyük önem veriyoruz. İlki; bizlere semalarını ezanlarımız ve bayraklarımızın süslediği, üzerinde özgürce yaşayabileceğimiz bir vatan bırakan kahramanların aziz hatıralarına sahip çıkmaktır.
Geçtiğimiz hafta, 25 Ağustos'ta Ahlat'ta ertesi gün Malazgirt'te, ardından 30 Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediğimiz törenlerde bu konudaki hassasiyetimizi gösterdik.
İkincisi; muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma hedefine doğru yürürken, bugün nerede olduğumuzun kapsamlı bir objektif bir değerlendirmesini yapmaktır. Siyasetten hukuka, ekonomiden sosyal ve beşeri hayata kadar her alanda böyle bir muhasebeye yönelmemiz gerekiyor.
Cumhuriyetimizi korumayı ve yüceltmeyi ancak, tarihin kantarına çıkarak, doğrusu ve yanlışıyla, eksiği ve fazlasıyla kendimizi tartarak başarabiliriz.
Coğrafyamızdaki devletler silsilemizin son temsilcisi Cumhuriyetimizin ikinci asrını Türkiye Yüzyılına dönüştürmenin yolu hamasetten değil, hatalarımızdan ders çıkarıp, başarılarımızdan ilham almaktan geçiyor. Bu anlayışla, hiçbir komplekse kapılmadan, cesaretle sorunlarımızın üzerine gidecek, kazanımlarımızı koruyacak ve eksikleri telafi edeceğiz.
Sadece belirtilerle, tezahürlerle, şekli unsurlarla uğraşmayacağız; daha ziyade meselenin özüne odaklanacak, teşhisi doğru yapacak ve tüm meselelerimize kalıcı çözümler bulacağız.
Hedeflerimize giderken ihtiyacımız olan dinanizme kavuşmak için daha cesur, daha net, eleştirel yönü daha ağır basan sorular sorarak, yolumuza devam edeceğiz. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı, milleti ve devletiyle bizlere bu fırsatı sunmaktadır. Milletimizin bu muhasebeyi kendi içinde yürüttüğüne inanıyorum.
Devletimizin her kurumu da, kendi iç muhasebesini yapabilecek ufka, vizyona ve birikime sahiptir. Bu durum, tüm organları ve paydaşlarıyla yargımız için de geçerlidir.
İnsanlık tarihi kadar eski olan adalet arayışının birer tezahürü olarak hukuk sistemimizde yerini alan hiçbir metin, hiçbir kanun ve hiçbir kurum layüsel değildir, yapıcı eleştirilerden azade değildir. Yargı camiamızın, yeni Adli Yılı, diğer hususlarla birlikte, böylesi bir arayış ve değerlendirmenin vesilesi haline getirileceğini ümit ediyorum.
Hukuk devleti hepimizin ortak hedefi ve kırmızı çizgisidir. Adalet hizmetlerinde kaliteyi yükselterek ve yargıya olan güveni artırarak, toplumdan gelen serzenişlerin önüne geçmek hepimizin görevidir.
Hiçbir vatandaşımız adliyenin adalet kapısı olduğundan şüpheye kapılmamalı, hakkını huzuru kalple aramalı. Bunun için hukukun üstünlüğünden taviz veremeyiz.
UYAP'ı yapay zekayla geliştirme çalışmaları devam ediyor. Dijital Dönüşüm Ofisi ve TÜBİTAK işbirliğindeki projeyle davaların sonuçlanma süresi kısalacak.
Avukatların mahkeme faaliyetine katkısının artırılmasında fayda görüyoruz. Belli davalar için avukat tutma zorunluluğu üzerinde hep birlikte çalışabiliriz.
Önümüzdeki dönemde, ilk derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay da dahil olmak üzere, yargı kurumlarının çalışma usullerinde ihtiyaç duyulan reformları yapacağız.
Hakim ve savcı yardımcılığı müessesesiyle adalet teşkilatımızın insan kaynağının çok daha vasaflı yetişmesini hedefliyoruz. Bu önemli yeniliği, inşallah 2023 yılı sonunda yapmayı planladığımız sınavla hayata geçiriyoruz. Usta-çırak ilişkisi esasına dayanan hakim ve savcı yardımcılığı müessesinin hukuk camiamıza önemli katkısı olacağı kanaatindeyim.
Adalet ise mahkeme salonlarında tecelli eder. Sokağa, televizyon ekranlarına ve sosyal medya mecralarına taşınan adalet, hukuka olan güveni zedeler ve zamanla yok eder.
Eline mikrofonu veya klavyeyi alan birilerinin, mahkeme kararlarını kendi arzuları ve ideolojik aidiyetlerine göre eğip bükerek yorumlaması, hatta daha da ileri giderek hüküm vermesi doğru değildir.
Bu tür şımarık hezeyanlar, hem adalet sistemine, hem de sistemin fedakar mensuplarına karşı yapılmış büyük bir haksızlıktır, saygısızlıktır. Günümüzde sayıları giderek artan "sosyal medya mahkemelerini" toplumumuzun birliği, dirliği, huzuru ve iç barışı açısından büyük bir tehdit ve tehlike kaynağı olarak görüyoruz.
Darbe Anayasasının gölgesinde "Türkiye Yüzyılını" konuşmayı, ülkemiz ve demokrasimiz için zül addediyoruz. İstiklal ve istikbali için bu kadar ağır bedeller ödemiş milletimizin yeni bir anayasayı, anasının ak sütü gibi hak ettiğine inanıyoruz. Milletimize vaadimiz olan birinci sınıf demokrasi, birinci sınıf ekonomi ve birinci sınıf özgürlüklerin tamamlayıcısı, birinci sınıf anayasa olacaktır.
Türkiye Yüzyılı vizyonumuz, böyle bir Anayasayla daha güçlenecektir. Bunun için, 85 milyonun tamamının sahipleneceği ve "işte benim Anayasam" diyerek baş tacı edeceği bir metni, artık milletin takdirine sunmamız gerekiyor.
Buradan, siyasi partilerimizi, yüksek mahkemelerimizi, üniversitelerimizi, devlet kurumlarımızı, barolarımızı, meslek kuruluşlarımızı, sivil toplum örgütlerimizi ve milletimizin her bir ferdini bu sürece katkı vermeye davet ediyorum. Meclis'in açılışıyla birlikte Türk demokrasisini yeni bir Anayasaya kavuşturmak için girişimlerimizi tekrar başlatacağız. "
Hibya Haber Ajansı