Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Kıbrıs Barış Harekatı’nın 49’uncu yıl dönümünde aranızda bulunmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Bugün bizi bir kez daha hasretle, muhabbetle bağrına basan Kıbrıs Türk halkına, adada yaşayan vatandaşlarıma teşekkür ediyorum. Türkiye’deki 85 milyon kardeşinizin tamamının selam ve sevgilerini sizlere ulaştırmak istiyorum. Sözlerimin hemen başında bir kez daha istiklal ve istikbalimiz uğrunda can veren aziz şehitlerimizi burada rahmetle yad ediyorum. Rabbim hepsinin mekanını cennet, makamını ali, ruhlarını şad eylesin.
Kahraman gazilerimize Allah’tan sağlıklı ve bereketli ömür niyaz ediyor, her birine tek tek şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın önünü açarak Kıbrıs halkını bir soykırımdan kurtaran dönemin Başbakanı Sayın Ecevit’i, Başbakan Yardımcısı Sayın Erbakan’ı ömrünü Türk dünyasının birliğine ve dirliğine adamış Sayın Türkeş’i burada bir kez daha rahmetle ve minnetle anıyorum. Aynı şekilde şehitlerin hatırasına sahip çıkan, onların yere düşürmediği sancağı sahiplenen Kıbrıslı kardeşlerimi tebrik ediyorum.
Geleceğe emin adımlarla yürüyebilmek için geçmişi çok iyi bilmek, genç nesillerimizi tarih bilinci ve şuuruyla yetiştirmek zorundayız. 1963-1974 dönemi Kıbrıs Türkleri için maalesef kan, gözyaşı ve katliam demekti. Adada tek bir Türk bırakmamaya yeminli Enosis sevdalıları, barış ve huzuru dinamitledi. İnsanlık onurunu ve vicdanını ayaklar altına alarak Kıbrıs Türklerine zulmetti. Kardeşlerimiz evlerinden, yurtlarında, ailelerinden, hayatlarından zorla koparıldı. Burada bu güzel topraklarda korkunç katliamlara şahitlik ettik. Gözünü kin ve nefret bürümüş hastalık bir zihniyetin neler yapabileceğini hem de çok acı bir şekilde bu topraklarda gördük. Her şey yapıldı, her türlü zulüm işlendi ama Türk milleti zalimlere asla boyun eğmedi.
Kıbrıs Türk’ünün direniş azmini ve özgür yaşama iradesini kıramadılar. Türkiye’nin tüm riskleri göze alarak Kıbrıs Türk halkının yanında olacağını hesap edemediler. Türk ordusu 49 yıl önce mücahit kardeşleriyle omuz omuza çarpışarak yazdığı destanla Kıbrıs Adası’na barış, istikrar, demokrasi ve huzur getirdi. Yok etmek istedikleri Kıbrıs Türkleri, bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti çatısı altında kendi bayraklarının gölgesinde güvenle yaşıyor. Türkiye’nin de sarsılmaz desteğiyle Kıbrıs Türk halkı, geleceğine daha bir umutla bakıyor.
Garanti anlaşmasından doğan hak ve yükümlülüklerimiz çerçevesinde kahraman Mehmetçiğimizin adaya ayak bastığı 20 Temmuz 1974 günü Kıbrıs Türk’ünün asla yalnız olmadığını ve Türk milletinin hiçbir zaman boyunduruk altına alınamayacağını dünyaya bir kez daha göstermiştir. 20 Temmuz Kıbrıs Türk halkının barış ve huzur özlemi doğrultusunda egemenlik haklarının ve eşit statüsünün korunmasının sembolüdür. Adanın güneyinde ise kendisini Kıbrıs’ın tek hakimi ve sahibi olarak gören gerçeklerden kopuk zihniyet hala varlığını sürdürüyor. Rumların yeni lideri Enosis-EOKA bayrakları altında poz veriyor. EOKA terör örgütünün silahsız, çocuk, yaşlı, kadın demeden katlederek toplu mezarla gömdüğü masumların kimlik tespitine dahi karşı çıkıyorlar. Gerçekleri yani yaptıkları mezalimi ve katliamı bu şekilde tüm dünyadan gizlemeye çalışıyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar buna muaffak olamayacaklar. Bu topraklarda işlenen katliamları ne unutacağız ne de unutturacağız. Dünyanın da unutmasına asla izin vermeyeceğiz.
Tarih apaçık göstermiştir ki, Rumların Kıbrıs Türk’üne tahammülü yoktur. Kıbrıs Türk tarafının yarım asrı aşkın bir süre çözüm için her türlü çabayı ortaya koyduğu müzakerelerden sonuç alınamamış olmasının nedeni de budur. Türkiye ve Kıbrıs Türkleri hiçbir zaman müzakereden, uzlaşıdan kaçmamıştır. Zulmü bildiğimiz halde intikam peşinde koşmadık, kin gütmedik. Adanın iki unsurunun bir arada barış içinde yaşamasının yollarını samimi şekilde aradık.
Biz adil ve yaşayabilir bir çözüm arzu ediyoruz. Adadaki gerçekler, apaçık ortadayken federal bir çözümün mümkün olmadığını artık herkesin anlaması gerekiyor. Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’ın 2021 yılında Cenevre’de ortaya koyduğu vizyona vakit kaybetmeksizin karşılık verilmelidir. Kıbrıs Türklerinin egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü tescil edilmedikçe yeni bir müzakere sürecine girişilmesi söz konusu değildir.
Kıbrıs Cumhuriyeti, adını gasp eden Rum tarafının yaptığı tek iş, kendi kabahatini gizleyerek başta Avrupa Birliği olmak üzere üçüncü taraflara bizleri şikayet etmektir. Kıbrıs Türk’ünün eşit ve egemen ayrı bir halk olduğunu kabullenmedikleri gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin anavatan Türkiye ile gönül ve dava birliği içinde olmasından da rahatsız oluyorlar. 20 Temmuz 1974’te bu bağların ne kadar güçlü olduğunu gördüler. Anavatan Türkiye, Kıbrıs Türk’ünün, varlığının, güvenliğinin, esenliğinin ve refahının daima güvencesi olacaktır. Şartlar ne olursa olsun Kıbrıs Türklerinin eşit egemenliğinin ve eşit uluslararası statüsünün teyit edilmesine yönelik gayretlerimizden geri durmayacağız.
Adanın kadim ve asli unsuru Kıbrıs Türklerinin ilanihaye dünyadan koparılması, yok sayılması mümkün değildir. İşte bu nedenle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kürsüsünden tüm dünyaya yaptığım tarihi çağrıyı tekrarlıyorum. Gelin adadaki gerçeklere daha fazla sırtınızı dönmeyin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bir an evvel tanıyın. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kendi ayakları üzerinde durması, güçlü bir devlet haline gelmesi için bu zamana kadar verdiğimiz desteği her alanda artırarak devam ettireceğiz. Bugün açılışını yaptığımız Ercan Havalimanı’nın yeni terminal binası ve pisti, Kıbrıs Türk kardeşlerimizle iş birliğimizin yeni bir nişanesi olmuştur.
Sözlerimi tamamlarken bir kez daha Barış Harekatında şehit olan Mehmetçik ve mücahitlerimizi rahmetle, gazilerimizi şükranla anıyorum.
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramımız Kıbrıs Türk halkına ve tüm milletimize kutlu olsun derken, özellikle 11 vilayetimizdeki deprem felaketinde ebediyete uğurladığımız o Kuzey Kıbrıs’tan meleklerimize aynı şekilde Allah’tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun.”
Hibya Haber Ajansı