enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,4840
EURO
36,3681
ALTIN
2.959,15
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Çanakkale ve Gelibolu Yarımadası, işgalden kurtulamadı

Çanakkale ve Gelibolu Yarımadası, işgalden kurtulamadı
04.10.2022 12:00
134
A+
A-

MEHMET BAYER – 04.10.2022 – HİBYA – Çanakkale ve Gelibolu Yarımadası’nı 1915 yılında denizden ve karadan geçemeyen itilaf devletleri, Mondros Ateşkes Antlaşması ile giremedikleri yerleri işgal etti.

Osmanlı Devleti’nin ”Çanakkale Zaferi”ne rağmen 1. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması ve 30 Ekim 1918 tarihinde imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması ile Anadolu’da müttefik güçlerinin işgal süreci başladı. Bu durum içinde İtilaf Devletleri için en hassas yerlerin başında boğazlar bölgesi gelmekteydi. Nitekim, dünya savaşında Çanakkale Boğazı’nı geçemeyen İngilizler, artık burasını işgale başlamıştı.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ), Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Barış Borlat, HİBYA’ya yaptığı açıklamada, Mondros ateşkesi gereğince ortalama 500 er ile 7 subaydan oluşan Türk askerinin Çanakkale bölgesinde kaldığını, geri kalan 5-6 bine yakın er ve subay ile ailelerinin Çanakkale Boğazı bölgesinden İstanbul’a taşınması gerektiğini söyledi.

Bu çerçevedeki yazışmalar sonucu, 8 Kasım 1918 tarihinde Çanakkale’ye gelen Gülnihal vapurunun ilk olarak 1.037 deniz, 450 kara eri ile 51 subay ve subay ailesini İstanbul’a götürdüğünü, iki taraf arasında kararlaştırıldığı gibi 9 Kasım 1918 günü İngilizlerin 200 kişilik kuvvetinin Seddülbahir’e, 400 kişilik kuvvetinin de Kumkale’ye çıkararak, Çanakkale Boğazı’nın iki tarafını işgal ettiğini belirten Borlat, diğer taraftan 20 Kasım 1918’de boğazın Seddülbahir’den Kilitbahir’e kadar uzanan Rumeli yakasının Fransızlara devrolduğunu bildirdi.

Borlat, İngilizlerin bir yandan Çanakkale bölgesindeki cephanelikleri imha ederken, bir yandan da Çanakkale şehir merkezini kontrol edebilmek için kentin etrafına tel örgü çekmeye başladığına işaret ederek, ”Tel örgüyle kapatılan hat, Anadolu Hamidiye’den itibaren Çanakkale-Ezine şosesine bitişik Alman barakaları, Hacı Mustafa Efendi Çiftliği’nin kuzeyi, Subaşı, Karacaviran’ın güneyi, Anadolu Mecidiye sırtları, Çanakkale merkez hastanesi gerisindeki şüheda kabristanın bulunduğu sırtın gerisi ve Nara’ya kadar uzanmaktaydı.” dedi.
 
Çanakkale’deki işgal sürecini her geçen gün arttıran İngilizlerin 29 Ekim 1922 tarihine geldiğinde mevcutları hakkında bilgi veren Borlat, şöyle konuştu:

”Çanakkale merkezde, değişik yerlere yerleştirilmiş takriben 5 tabur piyade ile dolgun mevcutlu 1 bölük süvari, 9 batarya top, 1 telefon bölüğü ve 1 takım mitralyözden ibaretti. Rumeli tarafında Seddülbahir’de, Gözcübaba’da 4, Ertuğrul’da 4 adet 15 santimetrelik batarya, Harapkale’de 4 adet 10,5’luk batarya ile Hacı Eyüp Çiftliği’nin yaklaşık 2.100 metre güney batısındaki sırtta 4 adet 10,5’luk batarya bulunmaktaydı. Ayrıca Kilya’da 4, Bigalı Kalesi’nde 4 adet 10,5’luk batarya yer alıyordu. Bununla birlikte Kilya’da 2.000, Arıburnu’nda 800 İngiliz askeri bulunmaktaydı. Diğer yandan Arıburnu-Kilya arasındaki yola taş döşenmeye başlanmıştı.”

İşgal sürecinde Gelibolu Yarımadası’nın durumu

Barış Borlat, mütareke döneminde Çanakkale ve civarındaki işgal sürecinde en önemli tahribat alanlarının başında Gelibolu Yarımadası’nın geldiğini bildirdi.

İşgal güçlerinin bir yandan mezarlık ve anıtlarını inşa ederken, bir yandan da Türk anıtlarını ya kendilerinin yıktığını ya da yıkılmalarına kayıtsız kaldığını ifade eden Borlat, bu konunun bir rapora yansıyan şu örneğini verdi:

”Karayörük Deresi’ndeki zeytinlik arasında inşa edilen mezarlığın üzeri yazılı abidesi yerli Rumlar tarafından tahrip edilmiştir. Çataldere’nin doğu eteğindeki 57. Alay Komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey’in mezarının kitabesi parçalanmıştır. Küçük ve Büyük Anafartalar bölgesinde İngilizlerin kendilerine ait kuyuları ararken çalıştırdıkları Rum, Ermeni ve İslam amele tarafından fırsattan istifade madeni para aramak maksadıyla ve İngiliz memurlarının bilgisi dışında Türk mezar kuyuları açılmış ve bu yüzden kemikleri dışarıya çıkmıştır. Havuzlar karakol binası arkasında bulunan mezarlığın yüzde 75’i tahrip edilmiş, ayrıca burada bulunan şehit isimlerinin yazılı olduğu levha kaybolmuştur. Rumeli Mecidiye istihkamı civarındaki şüheda kabristanının inşasında kapıya zarar verilmiştir.”

Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.