ABD’nin merkezinde olduğu ve finansal işlemler üzerinden dönen ekonomik modelin sonuna gelindi. CRI Türk’e konuşan Eski Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Program Müdürü Bartu Soral’a göre küresel ekonomide ibre BRICS ülkelerini gösteriyor.
Küresel çapta ekonomik belirsizliğin giderek artması, savaşın esir aldığı coğrafyalar, iklim ve gıda krizi gibi faktörler uluslararası ilişkilere dönük meydan okumaları artırdı. Ülkeler bir yandan ulusal siyasetlerini acil ihtiyaçlarına göre revize ederken, diğer yandan krizi fırsata çevirecek iş birliklerine yöneliyorlar. Çin, Rusya, Hindistan ve Brezilya’nın 2009’da ilk liderler zirvesini düzenlendiği, 2010’da ise Güney Afrika’nın katılımı ile BRICS adını alan platform bu bağlamda öne çıkıyor.
Eski Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı Türkiye Program Müdürü Bartu Soral’a göre, BRICS’i özel kılan noktaların başında Batı merkezli ekonomik sistemin çöküşü yer alıyor. Soral, CRI Türk’e yaptığı değerlendirmede “Teorik olarak reel sektör ile finans sektörü beraber ilerleyen bir trendir. Lokomotifi ise reel sektördür ancak bu model 1980’den itibaren yıkıldı. Finansal işlemler reel sektörü desteklemekten koptu ve kumarhane ekonomisine dönüştü.” tespitinde bulundu.
Rakamlarla BRICS’in performansı
2018’de dünyada finansal işlemlerin 1,27 katrilyon doları gördüğünü ve bunun 1,14 trilyonunun banka dışı işlemleri içerdiğini aktaran Soral “Yeni bir dünya doğuyor. Finansal işlemler üzerinden kazanılan zenginlik ve büyüme yerine, üretimin merkezde olduğu modele doğru gidiyoruz.” diye konuştu. Kalkınma ekonomisti Bartu Soral, BRICS ülkelerinin güncel performanslarına dair şu bilgileri paylaştı:
“BRICS, özüne baktığımız zaman kalkınmakta olan ülkelerin birlik hali. Bu ülkelere kalkınmakta olan ülkeler adını veriyoruz ancak üretim gücüne baktığımız zaman BRICS’i oluşturan ülkeler dünyada üretimin yüzde 33’ünü sahip. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yüzde 17’ye, Almanya ise yüzde 5’e karşılık geliyor. BRICS’e baktığımız zaman aslında Çin ağırlıklı olan ve dünyada sanayileşmenin gücüne sahip bir grup görüyoruz. Bununla birlikte BRICS ülkeleri dünya ihracatının yüzde 32’inü yapıyor ve daha enteresan bir bilgi var: Çin, yüksek teknolojiye dayalı ihracatta yüzde 33 ile dünyanın lideri konumunda. ABD’nin payı burada yüzde 12 olarak kalıyor. Öyleyse BRICS’e ‘kalkınmakta olan ülkelerden’ ziyade üretim, ihracat ve teknoloji gücünü ele geçiren ülkeler diyebiliriz. “
Türkiye BRICS içinde yer almalı mı?
Çin’in ev sahipliğinde 14. Liderler Zirvesi’ni düzenleyen BRICS’in gündemindeki konular arasında yeni üyeliklere kapının açılması yer alıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye ile ticaretin BRICS çerçevesinde geliştirilmesi mesajı, “BRICS+T” tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Türkiye’nin mutlaka BRICS içinde yer alması gerektiğini belirten Bartu Soral, bununla birlikte Ankara’nın 1980’den beri devam eden neoliberal düzenin dışına çıkması gerektiğinin altını çizdi. Soral “Türkiye mutlaka kendi kalkınma planını, sanayileşmesini ve üretim modelini ortaya koymak zorunda.” ifadesini kullandı.
Kaynak Çin Uluslararası Radyosu-Gökhun Göçmen
Hibya Haber Ajansı