enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5273
EURO
36,1946
ALTIN
2.980,33
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
19°C
İstanbul
19°C
Yağmurlu
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
9°C
Salı Parçalı Bulutlu
12°C

Akşener: “Türkiye kazansın diye her türlü fedakarlığı yapacağız”

Akşener: “Türkiye kazansın diye her türlü fedakarlığı yapacağız”
26.08.2023 16:59
6
A+
A-

Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:

"Bugün iktidar sıkıştığı her sorunda başvurduğu, mış gibi yönetim anlayışını maalesef sığınmacı meselesinde de sergiliyor. Önce hiçbir sorun yok-muş gibi davrandılar. Baktılar ki olmuyor toplumsal tepkiler çığ gibi büyüyor şimdi de geri adım atıyor-muş gibi yapıyorlar. Suriye’de kentler yaparak, bir kısım sığınmacıyı, gönüllü olarak, ülkelerine döndürdüklerini söylüyorlar. Arada sırada da bazı rakamlar açıklayarak bu sözde dönüşün başarılarını anlatıyorlar. Ne var ki gerçeğin öyle olmadığı ve mış-gibi yaparak olamayacağı da apaçık ortada. Sayısını kendilerinin bile bilmediği binlerce kişi sınırdan içeri girerken birkaç yüz kişiyi iade etmeyi müjdelemek en hafif tabiriyle şuursuzluktur. Hadi hesap kitap bilmiyorsunuz onu anladık. Allah aşkına 5 kişi giriyor 2 kişi çıkıyorsa sığınmacı sayısı artıyor mudur, yoksa azalıyor mudur? Bir sınır kapısından gönderdikleriniz insan tacirlerinin eliyle öteki sınır kapısından veya kevgire döndürdüğünüz hudutlarımızdan giriyorsa sığınmacı sayısı artıyor mudur, yoksa azalıyor mudur? Buradan iktidara seslenmek istiyorum: Artık kimse kimseyi kandırmasın. Bizim; Türk milli kimliğinin hayati bir tehdit altında kalmasına daha fazla tahammülümüz yok. Kültürümüzün dejenere edilmesine daha fazla tahammülümüz yok. Sınırlarımızın kevgire dönmesine daha fazla tahammülümüz yok. İYİ Parti olarak ortaya koyduğumuz Milli Göç Doktrinimiz ortada. Madem beceremiyorsunuz buyurun kullanın. Sığınmacıların ve kaçakların her hal ve şartta, ülkelerine dönüşünü hızlandırın. Göç dalgasının daha sınıra ulaşmadan kaynak ülkede durdurulmasını ve engellenmesini kalıcı ve etkili olarak sağlamak için uluslararası iş birlikleri geliştirin. Sığınmacılara hiçbir şart altında vatandaşlık vermeyin. Bugüne kadar uyguladığınız tüm ayrıcalıkları da derhal iptal edin.

Zengin mutlu ve huzurlu bir geleceğe taşımak için çalıştık çalıştık çalıştık. Bu yolda hiçbir fedakarlıktan da kaçınmadık. Meselemiz Türkiye olduğu için nefislerimizi kör odalara hapsettik ama ne yazık ki nefsinin esiri olanlarla uğraştık. Biz önce millet önce memleket dedik ama ne yazık ki önce şahsım önce ben diyenlerle uğraştık. Biz milletimizin geleceği için şahsi çıkarlarımızdan vazgeçtik ama ne yazık ki koltuğundan başka hiçbir şey düşünmeyenlerle uğraştık. En nihayetinde maalesef olmadı olamadı olduramadık. Tüm çabalarımıza rağmen 2023 seçimlerindeki yenilgiye maalesef engel olamadık.

Biz 20 Ocak 2020’den beri yani 3 yıl boyunca karış karış gezdiğimiz Anadolu’nun mevcut iktidarın beceriksizliğinden ne kadar bunaldığını gördük. Liyakatsizliğinden ne kadar yaralandığını dinledik. Adaletsizliğinden ne kadar yorulduğunu duyduk ancak aynı Anadolu’nun bir kez daha iki yumruk arasına sıkıştırılmak istemediğini de gördük.

Milletimizin geçmiş kavgaları tartışmaya değerleri yarıştırmaya veya düşmanlıkları beslemeye değil yeni şeyler duymaya icraatları duymaya ve en nihayetinde de kazanma umuduna odaklı olduklarını defalarca dile getirdik ancak açık yüreklilikle ifade edebilirim ki ne söylersek söyleyelim kendimizi dinletemedik. Çünkü Türk siyaseti belli başlı yankı odalarına hapsedildi. Biz milletimizin çağrısını dile getirdiğimiz için o yankı odalarında ihanetle hainlikle suçlandık. Biz millet iradesini savunduğumuz için işbirlikçilikle suçlandık. Biz milletin itirazının sesi olduğumuz için o yankı odalarında iktidara yanlamakla suçlandık.

Tüm bu sürecin içerisinden en küçük pazarlık yapmadan çıkan kim oldu? Gizli kapaklı tek bir iş birliğine girişmeyen kim oldu? En ufak kar sağlamayan kim oldu? Allah’ıma hamdolsun ki bizler olduk İYİ Parti olduk. Zaten başka türlüsü mümkün müydü? Belli ki unutanlar var ben o yüzden kendilerine hatırlatayım. Eğer ki ben ve arkadaşlarım makam mevki peşine düşecek olsaydık bize saraylar vaat edilirken elektriği kesilen salonlardan hayır diye haykırmazdık. Bir tarafta bir kulun gözlerini kamaştıracak şeyler vaat edilirken sizler hepimiz çocuklarının işinden aşından çocuğunun geleceğinden endişe ede ede bedeller ödeye ödeye bu yapının içinde İYİ Partinin içerisinde yer alıp hayır diye haykırmazdınız haykırdınız.

2023 seçimlerine girerken, Sayın Erdoğan karşısında, açık farkla seçimi kazanacak, iki aday çıkardık. 20 senede ilk kez. Evet, 20 senede ilk kez. Milletimizin sevgisini kazanıp Sayın Erdoğan’a karşı belirgin şekilde üstünlük kuran iki adayımız oldu. Yaptığımız tüm kamuoyu araştırmalarındaki buna Türkiye’nin en köklü, en itibarlı araştırma şirketleri dahildir bu iki arkadaşımızın rahatlıkla Cumhurbaşkanı seçileceğini gördük. İstisnasız tüm araştırmalarda bu sonucu gördük. Bunun da ötesinde 3 sene boyunca il il, ilçe ilçe yaptığımız ziyaretlerde milletimizin bize açıkça söyledikleri de bu sonucu doğruladı. Ve bunun üzerine ben de milletimize bir söz verdim. “13’üncü Cumhurbaşkanı Millet İttifakı’nın adayı olacak.” dedim. Hatta bunun için, samimiyetimden şüphe duyulmasın diye, kendi adaylığımdan feragat ettim. Çünkü ben seçimleri kazanmak Türkiye’yi düze çıkarmak için iktidarı sandıkta yenmenin yeterli olacağını düşündüm. Ama asıl sorunun kendi saflarımızda olduğunu göremedim. Bu nedenle yüce Türk Milletinden özür diliyorum. Ben bu iki arkadaşımızın yolunu açmak için elimden gelen her şeyi yaptım. Hiçbir kişisel beklentim olmadan onları destekledim. Ama onların yolunu kapatanlara maalesef engel olamadım. Özür dilerim. Ben milletimizin, omuzlarında taşıdığı umudunu bağladığı, bu iki arkadaşımızın, milletimizin bu tarihi çağrısına kulak vereceklerini düşündüm. Ama maalesef yanıldım. Onlara bu ateşten gömleği giydiremediğim için, özür dilerim. Allah şahittir ki ne yaptıysam, seçimleri kazanmak için yaptım. Ne yaptıysam; önümüzdeki tarihi yol ayrımında, milletimiz kazanabilsin diye yaptım. Ne yaptıysam umut yaşasın, milletin iradesi sonuca yansısın diye yaptım. Ve ne yaptıysam bugün de arkasındayım. Keşke herkes bizler kadar fedakar bizler kadar yürekli olabilseydi. Ama maalesef olamadılar. Onlar adına da özür dilerim. Ama tüm bu yaşananlara rağmen yine de herkesin, bir şeyi çok iyi, bilmesini istiyorum: Biz, bundan sonra da gerektiği yerde yine ve yeniden yeter ki milletimiz kazansın diye yeter ki Türkiye kazansın diye her türlü fedakarlığı yapacağız.

Yerel özellikler ve talepler doğrultusunda elbette yerellerde iş birliği olabilir. Teşkilatlar kendi aralarında bazı çalışmalar yapabilir ama bütün siyasi partiler o cesaretiniz varsa her biriniz tek tek Sayın AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, Sayın Bahçeli, Sayın Kılıçdaroğlu, hepinize birden sesleniyorum. Hadi her birimiz ayrı ayrı girelim. Ancak biz İYİ Parti olarak hür ve milli siyaset anlayışımız gereği gizli gündemleri olan, kendi menfaatleri için bizim sırtımızda kurban kesen, şahsi hayallerini, kariyerlerini önceleyen mevcut güç ve siyasal ilişkilerine destek arayan marjinal ve bölücü yapılarla yakınlaşan hiç kimseyle herhangi bir yerde, herhangi bir beldede, ilçede iş birliği, yan yana geliş yapamayacağız.

Bugün, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında yeniden canlandırmaya davet ediyorum. Milli siyasetin iradenin ve kadroların Türkiye’yi yönetmesi için taşın altına sadece ellerimizi değil gövdemizi de koymaya davet ediyorum. Sultan Alparslan’ın yüreğindeki cesaretle, Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonundaki cesametle, Türkiye’nin milli yükselişini hep beraber gerçekleştirmeye davet ediyorum. Büyük bir cihangirin dediği gibi ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız. Ya doğru rüzgarı yakalayacağız ya da biz o rüzgarın ta kendisi olacağız. Partimizin 6. kuruluş yıl dönümünde 25 Ekim’de hür ve milli siyaset anlayışımızın temel taşlarını içeren Demokratik Milli Yükseliş Beyannamemizi, aziz Türk milletinin takdirine sunacağız. İktidar olmak için bu bayrak rüzgar bekliyor. Ve o rüzgar sizsiniz. Büyük Türk Milleti’nin, bizlere yüklediği sorumluluğa, hazır olun. Milletimiz için milletimizle beraber mücadele etmeye hazır olun! “Milletiyle beraber ilelebet muzaffer” ruhuyla ter dökmeye hazır olun."

Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.