Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Fatih Dilek, acı bakla alerjisi hakkında bilgi verdi ve önerilerde bulundu.
Acı baklaya karşı gelişen alerjik reaksiyonların, diğer gıdalarla görülen reaksiyonlara benzer semptomlar oluşturduğunu ifade eden Doç. Dr. Fatih Dilek, “Bunlar arasında; kurdeşen, ağızda kaşıntı, yüzde, dilde veya boğazda şişme, karın ağrısı, bulantı, kusma, burun akıntısı veya gözlerde sulanma, nefes almada zorluk, öksürük, hırıltılı solunum ve tansiyonda ani düşme oluyor. Literatürde ‘gizli’ acı bakla içeren ticari ürünlerin tüketilmesi sonucu tekrarlayan anafilaksi (alerjik şok) vakaları bildirilmiştir” dedi.
Fıstık alerjisi olan bireylerin yüzde 4 ila yüzde 28’inin acı bakla alerjisi de olduğu söyleyen Doç Dr. Fatih Dilek, “Bazı çalışmalarda bu aran yüzde 46’ya kadar yükseliyor. Yakın zamanda yapılan bir çalışmada fıstık alerjisi olan çocukların yüzde 15’inde baklagiller ailesinden başka bir gıdaya da alerjisi olduğu gösterildi” diye konuştu.
Bütün gıda alerjilerinde olduğu gibi, tanısal yaklaşımın ilk basamağının hastanın öyküsünü ayrıntılı olarak öğrenmek olduğunu söyleyen Dilek, bunu takiben, alerji uzmanının deri testleri veya spesifik immünoglobulin E tayinleri ile tanıyı kesinleştirmeye çalışacağını, gerekli görülmesi halinde acı bakla veya diğer baklagiller ile hastane ortamında belli bir protokol dahilinde yükleme testlerinin yapılması gerekebileceğini belirtti.
Doç. Dr. Fatih Dilek, alerjisi olan hastanın acı bakla içeren hiçbir ürünü tüketmemesi gerektiğini hatta bazı çok hassas bireylerde deriye temasının veya solunum yoluyla vücuda girmesinin bile alerjik reaksiyonu başlatabileceğini söyleyerek yapılması gerekenleri şöyle anlattı:
“Daha öncesinde anafilaksi (alerjik şok) geçirmişse veya acı bakla alerjisi ile birlikte astım hastalığı varsa hastaya adrenalin oto-enjektörü reçete edilmeli ve kullanımı öğretilmedir. Anne ve babanın yanı sıra çocuğun bakıcısı, öğretmenleri ve varsa diğer aile bireyleri de durumdan haberdar edilmeli ve adrenalin oto-enjektörü kullanımı konusunda eğitilmedirler. Ne yazık ki gıda alerjisi olgularında gerekli olduğu durumlarda adrenalin oto-enjektörü kullanım oranları çok düşüktür. Bu durumu aşmanın tek yolu hasta ve çevresinin eğitimine önem vermek, sorularını sabırla yanıtlamak ve endişelerini bilimsel veriler ışığında gidermektir. Hayatı tehdit eden reaksiyonlarda adrenalin oto-enjektörü kullanımı sonrası hemen tıbbi yardım istenmeli ve en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Çocuk hastaların gıda alerjilerini belirten tıbbi bileklikler kullanması da bir diğer öneridir. Daha hafif şiddetteki reaksiyonlar için takip eden hekim gerekli tedavileri uygulayacaktır.”
“Acı bakla; un veya kepek halinde gıdalara eklenebilir, gluten içermediğinden glutensiz ürünlerde bulunabilir diyen Doç. Dr. Fatih Dilek, “Bilhassa gluten free ürünleri tüketenlerde acı bakla alerjisi daha sık bildirilmiştir. Makarna, sürülebilir çikolatalar, vejetaryen sosisleri, soslar, pişmiş soğan halkaları, salatalar, acı bakla ezmesi, dondurmalar, mezeler, ekmek ve fırınlanmış ürünlerde gizli alerjen olarak bulunabilir. Hastalar bu konuda uyarılmalıdırlar. Çocukluk çağı gıda alerjileri genel olarak yaş ilerledikçe düzelme eğilimindedir. Acı bakla alerjisinin doğal seyri hakkında yeterli bilgi birikimi olmamakla birlikte diğer bakliyat alerjilerinin yaş ilerledikçe düzelme hızları inek sütü ve yumurta alerjilerine göre oldukça yavaştır” ifedelerini kullandı.
Hibya Haber Ajansı