Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İskender Ekinci, halk arasında “şeker hastalığı” olarak da bilinen diyabet hakkında açıklamalarda bulundu.
Diyabeti; kan şekerini düzenleyen insülin hormonunun pankreas tarafından yeterince üretilememesi veya üretilen insülinin hedef dokularda istenilen etkiyi gösterememesinden kaynaklanan metabolik bir hastalık olarak tanımlayan Doç. Dr. Ekinci, “Dünya genelinde toplam 600 milyona yakın bilinen diyabet vakası var ve bu sayı hızla artıyor. Diyabet sık susama ve sık idrara çıkma ihtiyacı, sürekli açlık hissi, kilo kaybı, görme değişiklikleri, yorgunluk ve yaraların geç iyileşmesi gibi şikayetlerle kendini belli eder” diye konuştu.
Vakaların çoğunun Tip-2 Diyabet olduğunu kaydeden ve çoğunlukla obezite ve fiziksel aktivite azlığının diyabetle yakın ilişkili olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ekinci, “Sağlıklı bir diyet, düzenli fiziksel aktivite, normal vücut ağırlığının korunması ve sigara içmekten kaçınmak diyabet gelişimini önleyen veya geciktiren en temel yaklaşımlardır” ifadelerini kullandı.
“Risk faktörü taşıyanlara yılda bir tarama önerisi”
Doç. Dr. Ekinci, “Birinci ve ikinci derece yakınlarında diyabet hastalığı bulunan kişiler, obez bireyler, insülin direnci tespit edilmiş olan bireyler, daha önce pre-diyabet tanısı konulmuş olan kişiler, gebelikte gebelik diyabeti teşhisi konulmuş olan kadınlar, sedanter (hareketsiz) yaşamı olan ve fiziksel olarak yeterince aktif olmayan kişiler, yağdan zengin posalı gıdalardan fakir beslenen kişiler, uzun süre steroid (kortizon) kullanan hastalar, yüksek tansiyonu, kolesterol yüksekliği veya kalp hastalığı olan kişiler, polikistik over sendromu olan kişiler, organ nakli yapılmış olan kişiler ve 4 kilodan daha ağır bebek doğuran kadınların yılda en az bir defa açlık kan şekeri düzeyinin diyabet açısından taranması tavsiye edilir” diyerek sözlerini tamamladı.
Hibya Haber Ajansı