''Çocuğun rutinini koruyun''
Okula alışma sürecinde çocuğun uyum zorluğunu aşmak adına bazı rutinleri devam ettirmek bu duruma fayda sağlayacağını belirten Uzm. Dr. Hamza Ayaydın, ''Örneğin; beraber sabah kahvaltısı yapmak çocuğun rutininin korunmasını sağlar ve okul sürecinin farklı bir durummuş gibi kaygı oluşturmasını azaltır. Bununla birlikte okulun çocuğa kazandıracağı olumlu yönlerden bahsedin ve bu süreçte çocuğun ev-aile ilişkilerinde bir değişikliğin olmayacağı, evdeki var olan sürecin devam edeceğini belirtin. Çocuğa okulla ilgili önceden bilgi verin ve okulu gezdirin. Nerede yemek yiyeceğini, nerede oynayacağını, nerede ellerini yıkayacağını, nerede tuvalete gideceğini gösterin. Kim, nerede, ne zaman çocuğu okuldan alacak belirtin. Erken yatırıp erken kaldırın, kıyafet ve çantalarını akşamdan hazırlayın, sakin kalın ve kaygılarınızı kontrol edin. Kaygılı bir çocuk size baktığında yüzünüzde kaygı ifadesi görürse kaygılarında ne kadar da haklı olduğu düşüncesi çoğalır.'' şeklinde konuştu.
''Kaygı oluşturabilecek söz ve davranışlardan kaçının''
Öncelikle ebeveynlerin çocuklarından ayrılma ile ilgili kaygıları varsa kendilerini bu konuda kontrol etmeleri gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Hamza Ayaydın, ''Kaygılı ebeveynlerin ; “Orada tek başına ne yapacak?”, “Arkadaşları tarafından zarar görür mü?”, “Sevilir mi?”, “Öğretmeni sever mi?” gibi kaygıları çocuklarının da kaygılı hissetmesine sebep olacaktır.'' dedi ve şöyle devam etti:
''Ebeveynler soğukkanlı olmalıdır ve çocuklarından ayrılmakla ilgili kaygılı iseler bu durum çocukta okulun güvensiz bir ortam olduğu algısını oluşturup kaygısını artırabilir. Okulun nasıl bir yer olduğu, korkulacak bir yer olmadığı konusunda rahatlatıcı sözler söylenebilir. Herhangi bir ihtiyacı olduğu durumlarda arkadaşlarından ve öğretmeninden yardım isteyebileceği şeklinde bilgi verilebilir. Çocuk okula gitmek istemiyorsa bunun nedenlerini, yaşadığı endişelerinin neler olduğu hakkında aşağılamadan, küçük düşürmeden çocukla konuşmak gerekir. Bazen yeni başlangıçların herkesi biraz kaygılandırabileceği, onu anladığınızı ve hatta sadece onun değil muhtemelen arkadaşlarının da benzer kaygılarının olabileceği anlatılarak süreç normalleştirilebilir. Yine, “Başkaları ağlamıyor, bir tek sen ağlıyorsun.” gibi kıyaslayıcı söz ve davranışlardan uzak durulmalıdır.''
Hamza Ayaydın, ''Çocuğun kendisini değersiz hissetmesine sebebiyet verecek diğer bir tutum da sert davranışlardır. Bu tutum, ayrılık kaygısını derinleştirip sevilmediği düşüncesine küçüğü itebilir. Çocuğun okulda yaşadığı kaygıları dinlenip ona göre söylemler düzenlenir; yani çocuğa onu okuldan kaçta ve kimin alacağı, akşam yine beraber olacakları, beraber yine oyun oynayacakları, beraber yemek yiyecekleri gibi söylemler onların terkedilmiş, yalnız kalmış düşünceler geliştirmesini engeller. “Akşam seni alacağım.”, kapıda veya bir yer belirlenip “Seni akşam şurada bekleyeceğim.” gibi güven veren söylemler uygundur ve söz verilen saatte ve yerde orada olmak çocuğun güvende hissetmesi açısından önemlidir.'' dedi.
Çocuğun okulda ilk birkaç gün ağlama tepkisi göstermesi olağandır ve ebeveynler hemen endişeye kapılmamalıdır şeklinde uyarıda bulunan Ayaydın, şuna dikkat çekti:
''Çocuğun okulla ilgili sorularını, kaygılarını dile getirmesine izin verin, çocuğunuzu dinleyin. Eğer anlatmakta ve sormakta isteksizse zorlamayın; “Sen anlatmak istediğinde ben seni dinlemekten memnuniyet duyacağım.” gibi bir yaklaşım bu süreçte uygun olabilir. ‘’Korkma!”, “Gerilme!” gibi söylemler yerine “Okul senin diğer yuvan.”, ”Sorunlarını öğretmeninle de paylaşabilirsin.”, “Öğretmenine güvenebilirsin.” gibi söylemlerle güven duygusunu pekiştirebilirsiniz. Mümkünse sınıfta kalınmamalıdır, çok ısrar ederse içeride kalmasının uygun olmadığı güzelce anlatılmalıdır. Yine de ısrarı devam ederse bahçede olacağınız, teneffüslerde gelip sizi görebileceği söylenebilir. Akşam geldiğinde; “Okulda bugün ilginç bir şey yaşadın mı?”, “Bugün seni mutlu eden bir şey oldu mu?”, “Bugün seni güldüren bir şey oldu mu?”, “Seni üzen bir şey oldu mu?”, “Bugün öğrendiğin yeni bir şey var mı?”, “Bugün ismini öğrendiğin bir arkadaşın var mı?” gibi sorularla gününün nasıl geçtiği sorulabilir. Eğer cevap vermezse üstelemeyin, “Anlatmak istediğinde seni dinlemeye hazırım.” gibi bir yaklaşım daha uygun olabilir. Siz de o gün evde/işte yaptığınız şeyleri ona anlatırsanız, onun da size okulda yaptıklarını anlatmasına rol model olmuş olursunuz. Bütün bunlara rağmen çocuğunuzun kaygı süresi uzuyorsa, okulda aşırı çekingen ya da sürekli ağlamaklıysa, hırçın davranıyorsa ya da alt ıslatma gibi durumlar oluyorsa uzman yardımı almanızda fayda olacaktır.''
Hibya Haber Ajansı