Prof. Dr. İnsu Yılmaz, yaz mevsimi alerjilerinin sıcak hava ile birlikte yaşam kalitesini oldukça kötü etkileyebildiğini hatta hayatı tehdit edebildiğini belirterek, "Yaz alerjileri deyince ilk akla gelen alerjiler arasında da alerjik rinit (alerjik nezle, saman nezlesi) ve alerjik konjonktivit (göz nezlesi) yer alıyor. Ayrıca polen duyarlığı olan astım hastalarında bu dönemde astım şikayetleri de kötüleşebiliyor. Soğuk havuza ve denize girmeye bağlı soğuk alerjileri; vücut ısısı artışına bağlı görülebilen kolinerjik ürtiker (ter alerjisi); havuz kloruna bağlı kontakt dermatit (temas dermatiti); fotokontakt dermatit; solar ürtiker, sıcak ürtikeri gibi ısı ve UV ışınları ile ilgili cilt alerjileri; arı ve böcek sokmalarına bağlı alerjiler bu dönemde sık karşılaşılan yaz alerjileri olarak karşımıza çıkıyor." dedi.
Alerjik Rinit/Alerjik Konjoktivit/Alerjik Astım
Astım kontrolü için bu dönemde ilaçların mutlaka düzenli kullanılması gerektiğine vurgu yapan Yılmaz, “Özellikle çimen ve hububat polenlerine karşı alerjik duyarlanması olan kişilerde ilkbahar ve yaz dönemlerinde polenlere maruziyet ile burunda kaşıntı, hapşırık, akıntı ve tıkanıklık; gözlerde sulanma, kaşıntı ve kızarıklık ortaya çıkabilir. Yaz döneminde bu şikayetleri nedeniyle yanında peçete bulundurmak zorunda olmak, gece uykularının bölünmesi, iş ve sosyal hayatının ciddi derecede etkilenmesi, kişilerin kötü bir yaşam kalitesine sahip olmalarına yol açmaktadır. Eğer hastanın astımı ve polen duyarlığı var ise astım kontrolü de bozulabilir.” diye konuştu.
Yılmaz, yaz döneminde polenlere karşı alınabilecek önlemleri şu şekilde sıraladı:
“Polen yayılımının yoğun olduğu dönemlerde dış ortamda maske ve geniş çerçeveli gözlükler kullanılmalı Nisan öncesi arabaların polen filtreleri değiştirilmeli. Polen yayılımının yoğun olduğu dönemlerde kapı ve pencereler kapalı tutulmalı. Yürüyüş ve egzersiz yapılacaksa polen yoğunluğunun az olduğu akşam üstü zamanı tercih edilmeli. Dış ortamdan eve gelince duş yapılıp, elbiseler değiştirilmeli. Önlemler bu alerjik hastalıklara bağlı şikayetleri kısmen de olsa hafifletebilir fakat yine de farmakolojik tedavi dediğimiz ilaç tedavisine (antihistaminik ve nazal steroidler gibi) ihtiyaç duyulur. Alerjik rinit/alerjik konjoktivit, önlemler ve ilaç tedavisine rağmen kontrol altına alınamaz ise polen immünoterapisi (aşı) tedavisi uygulanabilir. Astım kontrolü için bu dönemde astım ilaçları mutlaka düzenli kullanılmalı gerekirse doz artışı yapılmalıdır.”
Polen/gıda alerjisi sendromu
Yılmaz, “Bazı kişiler sadece polenlere karşı değil, aynı zamanda bu polenlerin yapısında bulunan benzer proteinlere sahip belirli gıdalara da (çiğ sebze, meyve ve ağaç yemişleri) duyarlı olabilirler. Çiğ bir yaz meyvesi veya sebzesi yediğinizde kısa süreli dudaklarda karıncalanma, kaşıntı, ağızda/dilde şişme veya boğazda gıcıklanma hissi yaşıyorsanız “Polen Gıda Alerjisi Sendromu” veya “Oral Alerji Sendromu” olarak bilinen bu tür alerjiye sahip olabilirsiniz. Belirtilerinizden endişe duyuyorsanız veya ağız içinde görülen bu reaksiyonun ötesinde gıda alerjileri yaşıyorsanız, daha ciddi bir gıda alerjisi olasılığını ortadan kaldırmak için mutlaka doktorunuz ile iletişime geçmelisiniz. “ uyarısında bulundu.
Arı/böcek alerjileri
“Arı alerjisi olanların mutlaka yanında adrenalin otoenjektörü taşıması gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Arı/böcek sokmaları, bir dizi bağışıklık ve klinik reaksiyon oluşturabilir. Reaksiyonların çoğu lokal, yani bölgeseldir ve kendi kendini sınırlar. Fakat özellikle arı sokmaları ile hayatı tehtit edebilen anafilaksi dediğimiz ağır alerjik reaksiyonlar görülebilir.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. İnsu Yılmaz, Arı ve böcek sokmalarından korunmak için alınabilecek önlemler ve tedavileri şöyle sıraladı:
“Yürüyüş, kamp, yüzme, golf ve bahçecilik gibi herhangi bir açık hava etkinliği, arı/böceklere maruz kalmayı artırır. Yürüyüş yapıyor veya bisiklete biniyorsanız, koruyucu giysiler giyin (uzun pantolon ve kolluklar, ayakkabılar ve şapka). Açık havada yemek yemek veya bir şeyler içmek de arıları ve böcekleri çeker. Yaban arıları içeceklerin yanı sıra et ve tatlı yiyeceklere de gelir. Arı/böcekler genellikle çöp tenekelerinin, pikniklerin ve barbekülerin yakınında bulunur. Bu alanlarda daha dikkatli olun. Açık kutulardan veya şişelerden bir şeyler içerken içerisinde arı/böcek olup olmadığını kontrol edin. Arı ve böcek sokmaları ile gelişen alerjik olmayan reaksiyonlar genellikle sadece semptomlar için tedavi gerektirir. Alerjik olmayan bir reaksiyon soğuk kompresler ve/veya oral antihistaminikler ile tedavi edilebilir. Arı ile ağır bir alerji öyküsü yaşamışsanız, mutlaka yanınızda adrenalin otoenjektör taşıyın. Yüksek risk altındaysanız veya uzak bir yere seyahat ediyorsanız iki tane taşımayı planlayın. Böcek sokma riskinin farkında olarak ve plan yaparak kendinizi koruyun. Uygun hastalarda arı venom immünoterapisi (arı aşısı) dediğimiz tedavi çok yüksek oranda koruyuculuk sağlayan bir tedavi şeklidir. Bu tedavi yöntemi için doktorunuz ile iletişime geçin.”
Soğuk ürtikeri
“Soğuk alerjisinin anafilaksiye neden olabilildiğini söyleyen Yılmaz, şunları kaydetti:
“Nispeten nadir görülen bir kronik uyarılabilir ürtiker (kurdeşen) şeklidir. Duyarlı kişilerde soğuk hava, soğuk su ve soğuk cisimlere maruz kaldıktan sonra kurdeşen adı verilen cilt lezyonları ortaya çıkabilir. Soğuk suda yüzme, şiddetli soğuk ürtiker reaksiyonunun en yaygın nedenidir. Bazı durumlarda özellikle soğuk suya (havuz suyu, deniz suyu, soğuk duş gibi) tüm vücudun maruz kalması durumunda anafilaksi dediğimiz daha ağır alerjik reaksiyonların da gelişebilme potansiyeli vardır. Soğuk ürtikeri olan hastalar kendilerini vücut sıcaklığındaki hızlı düşüşten korumayı öğrenmelidir. Su aktiviteleri (yüzme ve sörf gibi) her zaman gözetim altında olmalıdır. Soğuk maruziyeti ile anafilaksi öyküsü olan hastalar yanlarında adrenalin otoenjektörü taşıyabilir.”
Güneş alerjisi
Yılmaz, güneş alerjisine ilişkin “Döküntü tipine, nedenine ve etkilenen kişilere bağlı olarak güneş maruziyeti ile ortaya çıkabilen farklı cilt reaksiyonları olabilir. (Aktinik prurigo, fotoalerjik reaksiyon, polimorf ışık erüpsiyonu, solar ürtiker). Güneş allerjisi olarak bilinenler daha çok solar ürtiker ve fotokontakt dermatitdir. Solar ürtiker, güneşe maruz kalındıktan sonra ciltte kaşıntılı, kırmızı ve kabarık bir döküntünün ortaya çıkması durumudur. Solar ürtiker, ısıya bir tepkiden ziyade ışığın kendisindeki ultraviyole ışınlarına özel bir tepkidir. Semptomlar hafif ila şiddetli olabilir. Güneş alerjisi, cildinize uygulanan bir kimyasalın güneş ışığıyla reaksiyona girmesiyle fotoalerjik reaksiyon şeklinde de oluşabilir.” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, güneş alerjilerine karşı alınabilecek önlemleri sıraladı:
“Sabah 10'dan akşam 5'e kadar en kuvvetli olduğu zamanlarda güneşten korunun. Işığa duyarlılığa neden olan ilaçları (izotretinoin, tetrasiklin vb.) ve ürünleri kullanıyorsanız ilaçları kullandığınız süre boyunca güneş maruziyetinden uzakta kalmaya çalışın. Güneş ışınlarını engellemek için geniş kenarlı şapkalar, uzun kollular, pantolonlar ve cam filmleri gibi koruyucu ürünler kullanın. En az 30 SPF'li güneş kremi kullanın. Cildinizin etkilenen bölgelerine serin, nemli giysiler yerleştirin. Bol su içerek hidrate kalın."
Kolinerjik ürtiker
Kolinerjik ürtikerin ter bezlerinizdeki sinir liflerinden kaynaklandığına değinen Yılmaz, “Vücut ısınız yükseldiğinde cildiniz ısıya ve tere tepki verir. Büyük kırmızı deri lekeleriyle çevrili küçük (toplu iğne başı büyüklüğünde) kurdeşenlerle sonuçlanan bir reaksiyondur. Kolinerjik ürtikerde pek çok nedenden dolayı cildinizde kaşıntılı kırmızı kurdeşen olabilir. Sıcak bir duş, egzersiz yaparak ter atma, sıcak bir iklim, sıkı/yapışkan bir tayt, gergin/kaygılı/stresli bir durum, sıcak veya baharatlı yiyecekler, duyarlı kişilerde kolinerjik ürtikerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Sıcak bir iklimde yaşıyorsanız veya egzersiz yapmayı seviyorsanız kolinerjik ürtiker yönetimi daha zor olabilir.” dedi.
Prof. Dr. İnsu Yılmaz, kolinerjik ürtikeri önleyebilmek veya hafifletebilmek için şu önerilerde bulundu:
“Sıcak cildinizi soğutun. Soğuk bir duş almayı deneyin. Soğuk suya batırılmış bir bezi cildinize bastırın. Bol giysiler giyin. Evinizi ve yatak odanızı serin bir sıcaklıkta tutun. Stresli durumlardan kaçınmaya çalışın, sakinleşmenin ve onu yönetmenin yollarını bulun.”
Klor alerjisi
Klor alerjisi hakkında da konuşan Yılmaz, “Çoğu kişi için havuz, sıcak yaz günlerinde bir mola yeridir. Ancak bazen, havuzdan çıktıktan sonra klor döküntüsü olarak bilinen oldukça can sıkıcı bir cilt tahrişiyle karşılaşılabilirsiniz. Tipik olarak klorlu bir havuzda yüzdükten birkaç saat sonra ortaya çıkan kırmızı, kaşıntılı bir döküntü görülebilir. Bu "klor alerjisi" olarak bilinse de, klorun cildin koruyucu dış tabakasına zarar verdiğinde meydana gelen, alerjik olmayan bir cilt reaksiyonudur (tahriş edici kontakt dermatit adı verilmektedir). Klorun astımı kontrol altında olmayan kişilerde solunum yollarının hassasiyetini arttırarak astım semptomlarının alevlenmesine yol açabileceği de unutulmamalıdır.” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, Duyarlı kişilerde klora bağlı istenmeyen durumların oluşmaması için alınacak önlemler şöyle anlattı:
“Havuz girmeden 15 dakika önce ince bir tabaka vazelin krem veya yüzme öncesi losyon sürün. Havuzdan çıktıktan hemen sonra duş alın. Nemi hapsetmek için nemlendirici bir cilt kremi veya losyonu uygulayarak devam edin.Astım hastasıysanız, astımınız kontrol altında ise havuzu kullanın. Kurtarıcı inhaler ilacınızı yanınızda bulundurun. Klor oranı iyi ayarlanmış havuzları tercih edin."
Yılmaz, açıklamasını ,“Yaz mevsimi, güneşli günler, açık havada vakit geçirme ve doğanın güzelliklerinin tadını çıkarma fırsatı sunarken, bazı insanlar için yaz ayları alerjik reaksiyonların arttığı bir dönem haline gelebilir. Polen alerjisi, oral alerji sendromu, arı alerjisi, kolinerjik ürtiker, soğuk ürtikeri ve güneş alerjisi gibi farklı türlerdeki yaz alerjileri, insanların yaz sevincini gölgeleyebilir. Bu nedenle bu alerjilere yönelik önlemler ve tedaviler hakkında bilgi sahibi olmak, yaz dönemini daha konforlu geçirmenizi sağlayacaktır.” sözleriyle tamamladı.
Hibya Haber Ajansı