Bu sabah itibariyle kurda çok belirginleşmiş bir hareket var. Bu kur hareketi seçim öncesinde çok ciddi bir şekilde, alternatif finansal araçlar vasıtasıyla baskılanıyordu. Yeni dönem bu konuda elbette daha serbest bir yaklaşım getirecektir ve TL’nin uzaklaşmış olduğu gerçek değerine yakınlaşmasını sağlayacak bir durum oluşturacaktır. Kuru baskı altında tutan etmenler bir şekilde tersine dolarizasyon sağlamaya çalışan zorlayıcı önlemlerdi. İşin diğer tarafına bakıldığında yüksek cari açık, düşük rezervler, yüksek enflasyon çerçevesinde de hareketin normali TL’nin değer kaybı şeklindedir. Kurun baskılandığı dönem ihracatçı da yurtdışı pazarlarda fiyat belirlemekte, mal değerlerini oluşturmakta zorlanıyordu. Haliyle bir ihracatçı gereksinimi de var.
Türkiye’nin makro değişkenleri çerçevesinde TL’nin yapması gereken bir normal hareket var. Bu yüzden Ortodoks politikalar ile ciddi faiz artışları muhtemelen olacak olmasına rağmen TL’nin zaten bir kısa dönem içerisinde bir salınım geçirmesini bekleriz. Sabahki yüksek hareket bu beklentilerin bir izdüşümü müdür, yoksa bireysel işlemlerin düşük likidite saatlerindeki etkisi midir, yurtiçi piyasalar açıldıktan sonraki hareketlerde daha net anlaşılacaktır. Beklentimiz TL’nin değerlenmesi yönünde değil, aksine değer kaybı gerçekleşmesi yönünde.
TL hareketi… Kaynak: Bloomberg
Birçok kurum Sn. Mehmet Şimşek’in atanmasından sonra direkt olarak 22 Haziran’da TCMB’nin politika faizini bir çırpıda %25’e çıkartabileceğine dair beklentilerini yayınlamaya başladılar. Biz de bu toplantıda bir faiz artışı beklemekle beraber, nihai beklentimiz için TCMB’deki olası değişimleri şimdilik takip etmeyi tercih ediyoruz. Yeni Ekonomi Modeli’nin çıktılarının sağlanması konusunda engel olan en başta enflasyon olmak üzere sıkıntıların aşılması gerekiyor ve bu konuda da kısa dönemde bir yaklaşım değişimi gerekiyordu. Önümüzdeki dönem bir transformasyon evresi olacak, bununla beraber faizin artmaması için yapılan bir dizi bankacılık düzenlemesinin geri çekildiğini veya hafifletildiğini göreceğiz (politika faizi artacaksa bunların çoğunun uygulanmasına gerek olmayacak), kur daha serbest bir dolaşıma bırakılacak ve artan faizlerle beraber talep yavaşlayacak, talep bazlı ithalatın azaldığını göreceğiz. Belli bir dönem ekonomik yavaşlama ile beraber azalan cari açık, bu dönemde de pozitif reel faiz etkisi ile beraber artan sermaye/portföy girişleri olacaktır. Kısa dönem içinde transformasyon etkilerinin faiz, talep, kur, enflasyon ve büyüme değişkenleri üzerinde yansımalarını göreceğiz.
Kaynak Enver Erkan- Dinamik Yatırım
Hibya Haber Ajansı