TÜİK 5 Temmuz günü (yarın) Haziran ayı enflasyon verilerini açıklayacak. Yaz itibariyle baz etkisinin devreden çıkması ve ek faktörler ile beraber döviz kurlarının enflasyon geçişkenliğinin arttığını göreceğiz. Bu durum, özellikle ithal mal ve girdi kategorilerinde kendini gösterecek, akaryakıt, enerji girdisi ve dayanıklı tüketim malları tarafında yukarı fiyat baskısını getirecektir.
Hizmet fiyatları talep kaynaklı katı olmakla beraber, sıkı para politikasının tüketime getireceği kısıtlamalar bir kısım dengelenme oluşturabilir. Asgari ücret artışının da Temmuz ayı ile beraber talep ve işletme maliyetleri üzerinden enflasyon etkilerini değerlendirmek durumundayız. Talep kaynaklı etkileri gecikmeli olarak değerlendiriyor ve enflasyonda kısa dönemli etkileri döviz kurları üzerinden yukarı yönlü görüyoruz.
Belirttiğimiz faktörler itibariyle, aylık %2,5 gerçekleşmesini ve yıllık bazda da %36,3’e gerilemesini beklediğimiz enflasyonun yılın ikinci yarısı itibariyle yeniden hız kazanabileceğini değerlendiriyoruz. Konsensüsten daha düşük beklentimizin dayanağı bazı kamu hizmetlerindeki kısmi indirimlerdir (Mayıs enflasyonunu yataya indirgeyen doğalgaz etkisi). Yılın geri kalanı için Merkez Bankası’nın daha sıkı bir para politikası uygulayacağını biliyoruz, ancak zayıflayan liradan kaynaklanan enflasyonist baskılar ve yerel seçimler öncesinde hükümetin uygulayacağı mali politikaların sıkılaşmaması beklentisi itibariyle kısa vadeli enflasyon görünümünü yukarı olarak görüyoruz.
Türkiye Enflasyonu 2. Yarıda Tersine Dönecek
Lira, Haziran ayında dolara karşı %20,3 değer kaybetti ve gelişmekte olan ülke para birimlerindeki en önemli zayıflamayı gösterdi. Bu, yoğun bir şekilde lirayı serbest bırakan ve kuru sabit tutmak için kamu bankaları ile rezervlerin kullanılmamasını benimseyen bir geleneksel politikaya geçiş etkisinden kaynaklandı. Kur geçişkenliği bu sebeple artacaktır, çünkü liranın zayıflamasının maliyet bacağı enflasyon açısından etkilidir. Dolayısıyla ithal girdi ve mallardan kaynaklı ÜFE ve TÜFE’de yüksek kalma etkisinin süreceğini değerlendiriyoruz.
Bir başka maliyet baskısı artan işçi maliyetleridir. Artan işçi maliyetlerinin elbette talep ve bütçe açığı etkisi de vardır. Dolaysıyla asgari ücret zammı, emeklilik zamları, memur maaşları gibi etkenleri çok boyutlu olarak ele alıyoruz. Son asgari ücret artışının direkt işletmeli maliyetleri etkisi hızlı fiyat artışları etkisini tetikleyebilir. Bununla beraber, seçim öncesi ve sonrasında da Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın memur maaşları ve emekli maaşlarına yönelik zam sözü itibariyle kamu kaynaklı harcama etkisini de yüksek görüyoruz. Bu nedenle bütçe açığı yılın ikinci yarısında hükümetin fiyatlandırma ve vergilendirme politikaları üzerinden enflasyonda yukarı etki yapabilir.
TCMB açısından bakacak olursak; sıkılaştırma döngüsünün yakın vadede enflasyon üzerine aşağı etki yapmasını beklemiyoruz. Hükümetin mali politikalarının gevşek kalması, artan döviz kurları ve enflasyonist ortamın geçiş etkilerinin sürmesi gibi faktörler enflasyonda da düşüşü geciktirecektir. Biz, Haziran itibariyle enflasyondaki düşüşün sonraki aylarda devamlılık arz etmeyeceğini düşünüyoruz. Yılın ikinci yarısında ise belirttiğimiz unsurlar enflasyonun hareketini yukarı doğru etkileyecektir. Piyasa konsensüsü ve bizim tahminlerimiz ışığında %40-45 bandında ve sapma riski yukarı yönlü olan bir yılsonu enflasyonu bekleriz.
Kaynak Enver Erkan / Dinamik Yatırım
Hibya Haber Ajansı