Türkiye ekonomisi 3Ç22’de yıllık bazda %3,9 (Tera: %4,8, konsensüs: %4,4) büyüdü ve 2Ç22’ye ait revize edilmiş %7,7’lik büyüme performansından keskin şekilde gerileyerek momentum kaybı başlangıcına işaret etti. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilerde çeyrekten çeyreğe büyüme %-0,1 oldu ve bu, pandeminin 2Ç20’yi vurmasından bu yana ilk dönemsel negatif gerçekleşme oldu.
Yıllık bazdaki büyümenin daha yavaş olması ve çeyreklik daralma olması beklentiler dahilindeydi, ancak elde edilen verilerin biraz daha olumsuz olduğunu gözlemliyoruz. Hanehalkı talebi beklenenden yüksek bir büyüme ile pozitif destek verse de, 4Ç22 açısından yüksek enflasyonun talep kanalına daha çok zarar vermesini bekleriz. Bu veri ve varsayımlar çerçevesinde 2022’nin tamamı için %5,5 büyüme bekliyoruz.
Türkiye’nin Büyümesi Yavaşlamaya Başlıyor… Reel GSYİH büyüme oranı (mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış) ile uzun vadeli büyüme patikasının karşılaştırılması… (Pandemi başlangıcı olan 1Ç19 baz alınarak zincir hacim endeksi Faktör 100 ile normalize edilmiştir.) Kaynak: Bloomberg, TÜİK, Tera Yatırım
Alt kalemlere bakıldığında ise; Büyümeye önemli katkı sağlayan iç talep göstergesi olan hanehalkı tüketimi bir önceki yıla göre %19,9 arttı. 2Ç22’de iç talebin durumunu gösteren hanehalklarının tüketim harcamaları %22,5 büyüme göstermişti. Hanehalkı finansmanı baskı altına girerken, tüketici harcamaları ekonomiye güç sağlayacak kadar dirençli kaldı. Bu durum hanehalklarının enflasyonun harcanabilir gelirlerini tüketeceği beklentisiyle satın alma işlemlerini öne çıkardığını göstermektedir. Yüksek enflasyon ortamını göz önüne aldığımızda, gelir düzeyi düştükçe önden yüklemeli harcama yetisinin iyice azalacağını ve ihtiyari tüketim harcaması kısmını aşağı çekeceğini düşünüyoruz, bu nedenle talep kanalından 4Ç22 itibariyle daha az katkı gelmesini ve tüketim harcamaları büyümesinin yavaşlamasını bekleriz. Merakla beklenen ve Aralık ayında açıklanması beklenen asgari ücret artışı, hanehalkına enflasyona karşı kısa süreli bir takviye sağlasa da, enflasyonist dönemde bu etkiyi uzun ömürlü olarak görmeyiz.
İşletmeler tarafından yapılan yatırımın bir ölçüsü olan brüt sabit sermaye oluşumu yıllık %1,3 küçüldü. Makine ve teçhizat yatırımlarının ise %14,3 büyüme ile pozitif katkı yaptığını gözlemliyoruz. İnşaat yatırımları %19,9 gerilerken, diğer aktifler kaleminde %15,7 artış görülmektedir. Brüt sermaye oluşumu 2Ç22 döneminde %5 artmıştı. Borç verme üzerindeki sıkı kontroller ve Arjantin’den sonra G-20’deki en yüksek enflasyon, özel sermaye harcamaları üzerinde baskı oluşturmaktadır.
Hükümetin tüketim harcamaları ise bir önceki yıla göre %8,5 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları 2Ç22 döneminde %2 artmıştı. Yıllık büyüme oranı da post-pandemik dönemin en düşüğü olmasından dolayı seçim öncesinde mali politikaların gevşek zeminde ve büyüme orjinli olmasında etkili olacaktır.
İhracat yıllık bazda %12,6, ithalat ise %12,2 arttı. Böylelikle dış talep göstergesi anlamında net ihracat tarafından sınırlı bir katkı geldiği anlaşılmaktadır. İhracat artışını odak noktasına koyan ekonomi yaklaşımına rağmen, en büyük ticaret ortağı olan Avrupa’da durgunluk tehdidi belirdiği için bu alandaki katkı daha da azalacaktır. 4Ç22 başlangıcındaki veriler ithalat ivmesinin ihracat ivmesinin çok üzerinde olduğunu ve ihracatın neredeyse durgunlaştığını gösteriyor. Bu yıl Ağustos ayına kadar çift haneli gerçekleşen yıllık bazdaki ihracat büyümesi Eylül’de %9,1 ile tek haneye gerilemiş ve Ekim’de ise yalnızca %3 büyüme gösterebilmişti.
Türkiye’nin İhracat Büyümesi Yavaşlıyor, Ekonomiyi Tehdit Ediyor… Kaynak: TÜİK, Ticaret Bakanlığı, Bloomberg, Tera Yatırım
İnşaat sektöründeki daralma (-%14,1) dikkat çekiyor. Burada hem gayrimenkul tarafında konut satış istatistiklerinin ortaya koyduğu daralma hem de inşaat sektöründeki genel daralma çift yönlü etki yapmış görünüyor. İnşaat alt kaleminin milli gelir içindeki payının yaklaşık %15 olması genel büyümeyi yavaşlatmada ve beklentilerin altında kalmasında etkili oldu diyebiliriz. Sanayi tarafında; Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış 3 aylık ortalama sanayi üretimi verisi ivme kaybını ortaya koymuştu. Bu yavaşlamayı teyit eden büyüme verilerinde ise sanayiden gelen katkının daha düşük seviyede gerçekleştiği (sanayi +%0,3) görülüyor. Hizmetler sektöründeki yavaşlama etkisi (2Ç22’deki +%18,1’den 3Ç22’de +%6,9’a) yüksek enflasyon etkisiyle de gerçekleşti. Enflasyonun gıda kaynaklı yayılması ve hemen hemen tüm kalemlerdeki atalet, hizmet kalemlerinde yıllık enflasyonun yüksek olmasına ve beklentilerin bozulmasına neden olmaktadır. Bu, hizmet sektörünün GSYİH katkısındaki düşüşü açıklamaktadır.
Özel tüketim harcamaları toplam büyümeye +12 puan, kamu harcamaları ise +1 puan katkı sağlamıştır. Net dış talep 0,7 puan pozitif katkı sağlamıştır. Yatırım harcamaları büyümeye 0,33 puan negatif katkı sağlamıştır. Stok değişimleri ise büyümeyi 8,3 negatif etkiledi.
Yılın genelindeki büyüme performansı halen G-20 içerisindeki en güçlü performanslardan birine işaret ediyor. Türkiye’nin önümüzdeki dönemdeki büyüme patikasının sürdürülebilirliği elbette iç/dış talep bileşenleri ile iş yatırımlarının durumuna bağlı. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın ihracata, üretime ve istihdama öncelik veren bir ekonomik modeli uygulamak istediği biliniyor. Bu dönem Merkez Bankası açısından bir dizi faiz indirimleri ile desteklenmek istense de, aradan geçen sürede liradaki değer kaybının etkileriyle enflasyonun %85,5 seviyesine ulaştığı bir durumla karşı karşıyayız. 3Ç22’den sonra ise birkaç aylık süre içerisinde döviz kurları çok sabit kalmaktadır. Bu ortamda Haziran ayında yapılması planlanan seçimler öncesinde hükümetin ekonomiyi canlandırmak için çeşitli önlemlere devam etmesi muhtemel görünüyor.
Türkiye, Yavaşlamaya Rağmen G-20’de Öne Çıkanlar Arasında Kalıyor… Merkez Bankası, ekonomik ivme kaybıyla birlikte faiz indirimlerine yeniden başladı… Kaynak: Bloomberg, Tera Yatırım
Merkez Bankası açısından bakacak olursak; Ağustos ayında yeni gevşeme döngüsüne başlayan Banka politika faizini Kasım ayında %9’a, tek hanelere doğru, indirdi. Son dönemde marjinal etki yaratmayan faiz indirimleri, 2021’in sonunda ciddi fiyat istikrarı bozulması ve lira değer kaybı etkilerini getirmişti. Büyüme ilk 3 çeyrekte ortalama %6,4 olarak gerçekleşti (1Ç22: %7,5, 2Ç22: %7,7 ve 3Ç22: %3,9). Ancak hem artık ekonomik ivme pandemi sonrasının en yavaş noktasına geriliyor, hem de işletme ve hanehalkları daha fazla enflasyon hasarını karşılamak zorunda kalıyorlar. Alışılmış ekonomik politikaların dışındaki yaklaşımın enflasyon besleyici etkilerini bu alanda çekince olarak değerlendirmekteyiz.
Bu gerçekleşmeler ve mevcut öncü göstergelerden çıkarımlar doğrultusunda, 2022 için hala %5,5’lik bir büyüme bekliyoruz. Bu arada, ihracatın ve sanayideki ivme kaybının aşağı yönlü etkileriyle, önümüzdeki yıl için %2,8’lik daha yavaş bir büyüme patikasını değerlendiriyoruz.
Kaynak: Tera Yatırım-Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı