enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,3460
EURO
37,4073
ALTIN
3.010,92
BIST
8.663,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
14°C
İstanbul
14°C
Çok Bulutlu
Çarşamba Parçalı Bulutlu
17°C
Perşembe Az Bulutlu
17°C
Cuma Hafif Yağmurlu
15°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
17°C

Türkiye dünyanın en öfkeli 2’nci ülkesi

Türkiye dünyanın en öfkeli 2’nci ülkesi
05.07.2022 12:20
147
A+
A-

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Çağrı Akyol Çevirir, yapılan bir araştırmada Türkiye’nin dünyada en öfkeli ikinci ülke olmasını değerlendirdi ve öfkeyi azaltacak tavsiyelerde bulundu.

Türk halkının yüzde 48’i sinirli

Global araştırma şirketi Gallup, “Global Emotions”ın son yaptığı çalışmada Türkiye’nin sıralamada Lübnan’dan sonra dünyanın en öfkeli ikinci ülkesi olarak yer aldığını belirten Uzman Klinik Psikolog Çağrı Akyol Çevirir, “Lübnan’da halkın yüzde 49’u kendisini ‘sinirli’ olarak tanımlarken, bu oran Türkiye’de yüzde 48 oldu. Sonuçlara göre halkın neredeyse yarısının sinirli olduğu belirlendi. Pozitif duygularla ilgili yapılan araştırmanın sonuçlarında ise birinci sırada 82 puanla El Salvador yer aldı. Yani El Salvador, en pozitif ve mutlu ülke seçildi.” dedi.

Uzman Klinik Psikolog Çağrı Akyol Çevirir, neden bu kadar sinirli bir ülke olduğumuzun birçok faktörle açıklanabileceğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:

“Çalışmada elde edilen sonucun ütopik olmadığını söyleyebiliriz. Herkesin aklına bu sonuçla bağlantılı olarak birçok neden geliyordur. Ancak Küba gibi gelir ortalaması düşük bir ülke bu sıralamada yer almıyorsa, bunun sebebi sadece ekonomik faktörlerle açıklanıyor olmamalı. Tabii ki yaşam koşullarının bu kadar kısa sürede gerilemiş oluşu, insanların kendisine zaman ayıramaz hale gelmesi ve ekonomideki dalgalanmalar çok güçlü bir faktörler ancak başka faktörleri de olmalı. Ülkenin bir fikre uyum sağlamaya çalışırken aniden başka bir şeye uyum sağlamayı çalışıyor oluşu da insanlarda kaotik bir süreç başlatıyor. Kendi içindeki süreçle ilgilenemezken bir de dışarıdan art arda uyaranlar alıyor. Ekonomiden çok dışa vurum diyebiliriz. Toplumun dinamikleri, yaşam koşulları ve öğrenilmiş kültürel tepkiler etkili oluyor.

Tehlike varsa altta ‘ilk yumruğu ben atayım’ düşüncesi yatar ve bu aslında bize kişinin kaygıyla yanlış bir şekilde baş ettiğini gösterir. Bu da öğrenilmiş bir tepkidir. Burada uygunsuz tepki ve aşırıya kaçan yoğun öfke dışavurumundan söz ediyoruz. Tabii ki öfke de mutluluk, sevinç ve korku gibi bir duygudan ibarettir. Ancak her duygunun altında bir düşünce yattığını da kaçırmamak gerekir. Yer yer ani çıkışlara sebebiyet verip, neden sonuç ilişkisi kuramamamızla beslenen öfke artık çok yoğundur ve kişinin hayat kalitesini düşürür, işlevselliğini bozar. Birey; dur, düşün ve harekete geç mekanizmasını uygulayamaz ve frenleri tutmaz. Kişi patlamayı bekleyen bir bomba gibi pusuya yatar.” diye konuştu.

Uzman Klinik Psikolog Çağrı Akyol Çevirir, yaz tatili ve bayram denilince akla ilk olarak trafiğin geldiğini söyledi ve sözlerini şöyle tamamladı:

“Dünyanın her yerinde şehir hayatının bir parçası olarak kabul görmüş olan trafik kelimesinin bizim ülkemizde bağdaştırıldığı ilk sıfat ‘öfke’. Yeri geldiğinde vakitsizlik yeri geldiğinde de hayat mücadelesi olarak tanımlanan rutinin içerisinde aktarılamayan, işlenemeyen hatta çoğunlukla kabul bile edilmeyen negatif duygu ve düşünceler, bireyin iç dünyasında birikerek tahammül seviyesini aşağı çekiyor. Sadece bu süreç için değil, uzun zaman zarfında insanların kendilerine bir şekilde daha fazla zaman ayırması gerektiğini, çevresel uyaranlar ile mücadele mekanizmalarını geliştirmelerinde, pozitif duyguları yaşamaya müsaade ettikleri kadar negatif duyguları da kabullenmelerinde ve enerjilerini yıkıcı değil, daha yapıcı şeylere yönlendirmelerinde fayda olacağını düşünüyorum. Önceliğin kendimiz olduğunu, biz iyi olmazsak ailemize de yakın çevremize de faydalı olamayacağımızı hatırlamak gerekiyor. Stresörler karşısında nasıl bir pozisyon alıyoruz, nasıl baş ediyoruz? Biraz daha düşünmeli ve bu hususta uzmanlardan yardım almaktan çekinmemeliyiz.” 

Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.