Yolsuzlukla mücadelede dünyanın önde gelen sivil toplum kuruluşlarından olan ve 100’ün üzerinde ülkede faaliyet gösteren Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International), 1995’ten bu yana her yıl yayımladığı Yolsuzluk Algı Endeksi sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nden yapılan açıklamada, "2023 yılının sonuçları, çoğu ülkenin on yılı aşkın bir süredir kamu sektöründeki yolsuzlukla mücadelede çok az veya hiç ilerleme kaydetmediğini ortaya koyuyor" denildi ve şu değerlendirmeye yer verildi:
"Ülkelerin üçte ikisinden fazlası 100 üzerinden 50 puanın altında kalıyor; bu da ciddi yolsuzluk sorunlarına işaret ediyor. Dünya nüfusunun yüzde 80'inden fazlası, 2023 yılı puanları, küresel ortalama olan 43'ün altında olan ülkelerde yaşıyor. Bu durum, hükümetlerin yolsuzluğu durdurmakta büyük ölçüde başarısız veya isteksiz oldukları anlamına geliyor.
"Adalet sistemlerinin zayıflamasına yönelik küresel eğilim, kamu görevlilerinin hesap verebilirliğini azaltıyor ve bu da yolsuzluğun gelişmesine yol açıyor. Otoriter rejimlerde ve hatta kimi demokratik liderlerde dahi görülen iktidar pratikleri, suçluların ceza almasının önüne geçerek yolsuzluğu teşvik ediyor."
Türkiye’nin, son yıllarda yaşamakta olduğu gerilemenin "dikkat çekici ölçülerde" olduğu vurgulanan açıklamada, "Türkiye, 2018 yılından bu yana Yolsuzluk Algı Endeksi puanları ciddi ölçüde düşüş gösteren 12 ülke arasında yer alıyor" denildi ve eklendi:
"Doğu Avrupa ve Orta Asya’da yaşanmakta olan düşüşün, Türkiye ve bölgeyi oluşturan diğer ülkelerde, yargı erki ve yasa uygulayıcı kurumların siyasi otorite karşısındaki bağımsızlıkları, kurumlar arasında iyi oturmuş bir denge ve denetleme sisteminin varlığı ve elbette kamu yararını özel çıkarların üzerinde tutacak hukuk devleti konularında yaşanmakta olan yapısal sorunlara işaret ediyor.
"Yukarıda işaret ettiğimiz gibi yüksek gelir grubunda bulunan veya endeks puanı yüksek olan ülkelerde yolsuzluk olgusu fark etmesi daha zor biçimler alabiliyorken, Türkiye’nin de içinde bulunduğu düşük puanlı bölgelerde, rüşvet ve kamu sektöründeki diğer yolsuzluk biçimleri toplumun hemen tüm kesimlerinin malumu olan bir durum olarak yaşanma eğiliminde. Bu durum, en yıkıcı sonuçlarını ise, adı geçen ülkelerde, yolsuzluk karşısındaki genel toplumsal duyarlılıkların aşınması şeklinde gösteriyor."
Türkiye’nin durumunun "dikkat çekici" olmakla birlikte, bulguların ortaya koyduğu karamsar tablonun da "sürpriz olmadığı" vurgulanan açıklamada, "Zira ülkemizde yolsuzluğun yaygınlaşmasını ve sıradanlaşmasını sağlayan cezasızlık uygulamaları ile var olan yasaların uygulanması konusundaki isteksizlikler sürüyor. Bütçe şeffaflığı ve kamu kaynaklarının kullanımına ilişkin hesap verebilirlik konularındaki temel ihlaller de devam ediyor. Medya, sivil toplum ve toplumsal hareketlere karşı sürüp giden baskıcı politikalar da resmin ayrılmaz bir parçası" denildi ve şöyle devam edildi:
"Yolsuzluğun insan yaşamına nasıl mal olabileceğini 6 Şubat depremlerinde trajik bir şekilde yaşamıştık, aradan gereken yaklaşık bir yıllık sürede depremden gereken dersleri çıkartabildiğimizi söylemekse maalesef pek olanaklı görünmüyor.
"Yolsuzluğu kontrol altına alabilmek için ülke yönetiminde denge ve denetleme mekanizmaları güçlendirilmeli ve yargı erki hızlı bir şekilde bağımsız ve tarafsız bir yapıya kavuşturulmalıdır. Türkiye, uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getirmeli; Avrupa Birliği’ne katılım sürecine hızlı bir şekilde geri dönmeli; demokratik ilke ve değerleri hızla aşındıran uygulamalara son verilmelidir."
Hibya Haber Ajansı