Artan enflasyonist baskılardan kaynaklanan makroekonomik parametre tehditlerine rağmen, Merkez bankası Eylül ayından beri uygulamaya koyduğu daha gevşek para politikası planında bir değişiklik yapmamıştır. Birkaç aydır da faizleri enflasyondaki yükselişin tüm hızıyla devam etmesine rağmen %14 bandında sabit tutmaktadır. Merkez bankasının bu yönlendirmesinde, son politika kararları ve açıklamalar nezdinde bir dönüş sinyali almamakla beraber, 26 Mayıs toplantısında da faizleri değiştirmemesini bekleriz.
Türkiye reel faiz oranı ve diğer gelişmekte olan piyasalarla olan kıyaslama… Kaynak: Bloomberg
Enflasyon Nisan’da %70’e sıçrayarak 2002’den bu yana en yüksek orana ulaştı. Reel faiz oranı ise (bir haftalık repo oranı eksi enflasyon), eksi %56 ile gelişmekte olan piyasalar arasında açık ara en düşük olanıdır. Siyasi iradenin ve buna bağlı olarak ekonomi yönetiminin, yüksek oranlı ekonomik büyüme için faiz oranlarının yüksek olmamasını istedikleri bilinmekte. Bu perspektifte bir değişiklik sinyali almadığımız için, başta enflasyon olmak üzere zorlayıcı olan tüm göstergelere karşın, Merkez bankasının şu aşamada politika sıkılaştırması yapmayı planlamadığı görülüyor.
Liranın, gevşek olan faiz tamponundan dolayı dışsal risk faktörlerine de duyarlılığı yüksek seviyededir. Mayıs ayında hızlanan değer kaybı ile beraber, yılın genelinde %18’i bulan bir değer kaybı söz konusudur, bu değer kaybının %9’u ise Mayıs ayı içinde gerçekleşmiştir. Mayıs ayının kur hareketi ise, tek bir periyodu ilgilendirmiyor aslında. Gecikmeli etkiler ve yayılma etkileri de dikkate alınmalıdır. Doğrudan ithalat maliyetleri artarken, ithal girdiler yoluyla ise her türlü mal ve hizmetin fiyatını artırmaktadır. Mayıs ayından TÜFE’ye geçiş önümüzdeki ayların enflasyon oranlarını da etkileyecek. Döviz geçişkenliği farklı oran ve zamanlarda gerçekleşebiliyor, mesela piyasadaki talep durumu bu etkiyi hızlandırabilir. Maliyet geçişkenliği ilk etkisini ÜFE’ye, sonraki etkisini de TÜFE’ye yapmaktadır.
Merkez bankasının “liraizasyon” stratejisi kapsamında, fiyat istikrarı konusu faiz aracından ziyade dövize endeksli mevduat veya ihraç edilebilecek TL bazlı diğer finansal ürünlere dayandırılmıştır. Bu stratejide işlemesi beklenen cari fazlaya ilişkin olarak, yeni ithalat-ihracat dengeleri nedeniyle herhangi bir yardımın gelmeyeceği görülmektedir. Döviz kuru 16,30 civarında olduğu için ve KKM için dönemsel faiz oranları da aşılmıştır. Merkez Bankası, zorlu koşullara rağmen ortodoks para politikasına dönüş ve faiz artırım sinyali vermiyor.
Kaynak Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı