Üsküdar Üniversitesi ve Darüşşifa Vakfı ortaklığında; İstanbul Valiliği Himayelerinde düzenlenen “Kadim Medeniyetimizde Hekimlik Sanatı ve Anadolu Darüşşifaları Paneli’ nde” Dünya ve İslam tıp tarihine yolculuk yapıldı. İstanbul Vali Yardımcısı Niyazi Ertem, Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi Müslüman Akıl Sağlığı ve İslam Psikoloji Laboratuvarı. Direktörü Doç. Dr. Rania Awaad, Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın katılımları ve Türkiye Darüşşifa Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tarık Eren Yılmaz moderatörlüğünde gerçekleşen panel, Dünya İslam Medeniyeti: Anadolu Darüşşifaları Sergisi ile de renklendi. Tüm panel katılımcıları İslam Tıp Dünyası’nın kadim bilgilerinin modern tıp ile harmanlanması gerekliliğinde ve tüm dünyanın İslam bilgeliğine ihtiyacı olduğu konusunda hem fikir kaldı. Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise gençlere ve bilim dünyasına seslenerek şimdinin tembellikten kurtulma zamanı olduğunu, İslam’ın kadim tıp bilgilerinin ancak tüm dünya ile paylaşılırsa, bu aktarımın yapılabileceğini vurguladı. Türkiye ziyaretinde 13 farklı Darüşşifa’yı ziyaret eden Doç. Dr. Rania Awaad ise bu yapıların gerek mimarisi, gerekse hastayı ele alışı bakımında bütüncül tıp bakış açısını o tarihlerde bile yansıttığını ifade etti.
Katılımın yoğun olduğu panelde Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Modern Psikiyatrik Tedavinin Anadolu Kökenleri” başlıklı sunumunda İslam tıp tarihinin kilometre taşlarını ve modern tıbbın eksik kaldığı yönleri anlattı. Stanford Üniversitesi’nde yer alan Dünyanın tek Müslüman Akıl Sağlığı ve İslam Psikoloji Laboratuvarının Direktörü olan psikiyatrist Doç. Dr. Rania Awaad ise ruh sağlığı ekseninde Darüşşifaların genel yapısı, teorinin pratiğe aktarılma şekli ve zamansızlığından bahsetti.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Tembellikten kurtularak bilgi yolları oluşturmalıyız”
Dünya Tıp Tarihinin geçmişi ve gelecek arasında bir köprü kurması açısından bu panelin önem arz ettiğini dile getirerek konuşmasına başlayan Prof. Dr Tarhan insanların Anadolu irfanına ve İslam bilgeliğine çok ihtiyacı olduğunu söyledi. “Günümüzde maddi refah yükseldi ama manevi refah düştü. Bunun her türlü kötü sonucunu görmeye başladık. Batı medeniyeti önce hasta ediyor, sonra tedavi etmeye çalışıyor. Romalıların taş yolları inşa etmesi gibi internet sayesinde bilgi yolları inşa etmemiz gerekiyor. Böylece hakikatleri hızlıca tüm dünyaya ulaştırabiliriz. Tembellikten kurtularak İslam’ın kadim bilgilerini tüm dünyayla paylaşacak yollar bulmalı, bilgiyi bu yollarla taşımalıyız. Bunu dert edinmek gerekiyor, heyecanını yaşamak gerekiyor.” dedi.
“İslam Dünyası’nın hekimleri bugünkü modern tıbba yön verdiler”
El Razi, İbn-i Sina, İbn-i Rüşt’ün, 1385-1470 yılları arasında yaşamış Şerafettin Sabuncuoğlu’nun tespit, gözlem ve deneyimlerinin bugünkü modern tıbba çok önemli katkıları olduğunu hatta bazılarının hala önüne geçilemediğinin altını çizen Tarhan, bu âlimlerin insanlık tarihini etkilediğini de söyledi. İslam Dünyasının insan sağlığına bakış açısını da şu sözlerle ifade etti:
“Hristiyan dünyası tedaviye önem veriyordu. Ama bunu yaparken bedeni ihmal edip, veba gibi hastalıklarının yayılmasına neden oluyor. O dönemde vebalı hastaların içine şeytan girdi diye yakıldığını bile biliyoruz. Ama Anadolu’daki Darüşşifalar ruh sağlığı bozuk olan kişilere insani bir yaklaşımla, tamamen doğal tedavilerle sağlık hizmet sunuyorlar. Mesela Hz. Muhammed’in ‘Ölümden başka her şey yalan’ sözü o dönemde tıp dünyasında önemli bir motivasyon yaratıyor. İslam dünyasında aromaterapi çok kullanılan bir tedavi yöntemi. Akıl hastalığı tedavisi için Bimarhane olarak bilinen hastanelerde modern tedavinin öncülüğünü atalarımız yapıyorlar. El Razi o günün şartlarında 840’lı yıllarda deneysel tıp ve gözleme önem veren bilgiler paylaşıyor, bunları kitaplarına taşıyor. Şerafettin Sabuncuoğlu İstanbul’daki veba salgınında ‘İyi ye, iyi uyu, uzaktan selam ver’ tavsiyelerini veriyor ve bugünkü dezenfektanın atası sirke ile ellerini yıkıyor. Bunlar çok kadim bilgiler.”
“Din ve bilim sentezi yapılmalı”
Değişimin gerekliliğinde bahseden Tarhan “Osmanlı batınının yaşadığı Endüstri 1.0 devrimine ayak uyduramadı ve o zamandan itibaren bilimsel alanda gerileme başladı. O nedenle şimdi de acil önlemlerin alınması gerekiyor. Manevi hazine, bütün dünyanın ilacı; tevhid inancının bilgeliği olacak. Dinde yeni bir reforma ihtiyaç yok. Kur’an çok açık ve belli. Özü koruyarak, bir rönesansa ihtiyaç var. Yenilenme gibi yapmak gerekiyor. Eski gelenekler yerine yeni gelenekler oluşturulmalı. Çözüm olarak İlm-i Kelam’ın lise seviyelerinde anlatılması lazım. İslam'ın mistik yönüne odaklanan bir inanç ve felsefe sisteminden şaşmadan bilim ve bilgelikle yenilenmeliyiz. Gayret edip asr-ı saadet ruhunu canlandırmalıyız. Kapitalizmin komplikasyonlarını Kur’an-ı Kerim düzeltecek.” dedi.
Doç. Dr. Rania Awaad: “Darüşşifalarda tedavi için bütün duyulara hitap edildiğini görebilirsiniz”
Ziyaretinde Türkiye’deki 13 Darüşşifayı ziyaret ederek akışı yerinde görmek istediğini söyleyen Doç. Dr. Awaad Stanford Üniversitesinde yer alan Dünyadaki ilk İslami Psikoloji Laboratuvarında Müslümanların zihin sağlığına odaklandıklarını ve İslamiyet geleneğini modern tıp ile birleştirerek köprüler kurduklarını ifade etti. Awaad şunları söyledi:
“Darüşşifalarda en başlıca gözlemim ruh sağlığı hastalıklarının bütüncül bir bakış açısıyla ele alınması oldu. Hangi medeniyet olursa olsun farklı hastane tipleri var. İslam medeniyeti şifahanelerinin ise çok özel bir farkı var, bilhassa zihin sağlığına iyi davranmak üzerine kurgulanmış. Kur’an-ı Kerim’deki zihin sağlığından bahsedilen bölümleri de düşünürsek, buralarda hastalara çok önem verildiğini söyleyebiliriz. Çünkü ilmi ve Kur’an’dan alınan bilgileri harmanlıyorlar. Bu şifa merkezlerinden öğreneceğimiz çok şey var. Örneğin açık avlu düzeni, girişlerinde yer alan çeşmelerin yarattığı su sesi adeta müzik terapinin bir örneği. Günümüzde sağlık sistemi daha çok farmakolojiye odaklanıyor ama Darüşşifalarda bütün duyularınıza hitap edildiğini görüyorsunuz. Yeşillikler içinde olması, ilaçların hazırlandığın eczanelerin olması, orada yetişen bitkilerin bu ilaçların yapımında kullanılması, beslenme uzmanlarının ve özel mutfakların olması sağlığı bütüncül olarak ele almaları açısından çok etkileyici. Hasta olanlara nasıl özen gösterilmiş onu görüyoruz. Biliyorsunuz görmek inanmaktır.”
Üsküdar Üniversitesi ve Darüşşifa Vakfı arasında iş birliği protokolü imzalandı
ÜÜ TV’den de canlı yayınlanan panelin ardından Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Türkiye Darüşşifa Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Tarık Eren Yılmaz arasında iş birliği protokolü imzalandı.
Anadolu Darüşşifaları Sergisi de gezildi
Panel ve protokol imza törenin ardından katılımcılar Dünya İslam Medeniyeti: Anadolu Darüşşifaları Sergisini gezdi.
Hibya Haber Ajansı