Yerli malı haftası ile yerli üretim ve tüketimin desteklenerek, teşvik edildiğini söyleyen Ekinci, “Üretim tüketime, tüketim de üretime bağlı bir aktivitedir. Üretim bir devletin olmazsa olmazıdır. Devletler için kalkınma önemli olduğu kadar kalkınmanın ya da büyümenin sürdürülebilirliği daha da önemlidir. Dış ve iç yatırım ya da finans ile sağlanan büyümenin sürdürülebilir şekilde devam etmesi için üretim ilk şarttır.” diye konuştu.
Ekinci, merhum Necmettin Erbakan’ın her zaman yerli üretimi desteklediğinin altını çizerek, “Böylelikle Türkiye’nin neler yapabileceğini ortaya koymak istedi. Bunun için de girişimci arkadaşları ile birlikte Gümüş Motor fabrikasını ve hükümet olduğu dönemlerde de birçok fabrikayı kurdu ayrıca Türkiye’nin ihtiyacı olan ağır sanayi hamlesini hayata geçirmeye çalıştı.” dedi.
Milli Görüş’ün her zaman yerli üretimden yana olduğunu belirten Ekinci, şunları kaydetti:
“300’e yakın fabrikanın temeli atılmış ve 70’e yakını tamamlandı. 462 tesis için yaklaşık 240 milyar lira harcandı. Bu atılımlar sayesinde o dönemde bölgedeki işsizlik problemleri çözüldü, Türkiye çoğu üründe artık ithal eden değil ihraç eden bir ülke konumuna geldi. Bir yandan dış ticaret açığı kapanmaya başlarken bir yandan da milli gelir arttı. Böylelikle fabrikalarını kendisi kuran güçlü bir Türkiye konumuna gelmişti ve milletin refahı yükseldi.”
Ekinci, sanayi üretiminin arttırıcı unsur olmakla birlikte istihdamı da arttırdığına dikkati çekerek, “Sanayileşmenin ve tarımda verimliğin arttırılmasına vesile olan teknoloji yani Ar-Ge çalışmalarının yerli olması da beyin göçünün önüne geçen etmenlerdendir. Bunların birlikte sağlanması ile Türkiye insanca yaşamın gerçekleştiği yaşanabilir bir ülke ve ardından Yeniden Büyük Türkiye olur. Ülke sathına yayılmış kalkınma bireysel, toplumsal problemlerin çözülmesinde basamak görevi görür.” diye konuştu.
Yerli malı haftasında akla gelen üretim alanlarından birinin de tarımsal üretim ve gıda olduğu dile getiren Ekinci, “Tarım, bir ülkenin en stratejik ve önemli ekonomik faktörlerinin başında gelmektedir. Bugün, içinde yaşadığımız sistemsel krizin sonuçlarını her geçen zaman daha da derinden hissettiğimiz dönemde gıda güvenliği ve tarımsal üretim kapasitesinin önemi hayati bir nitelik taşımaktadır hatta tarım ve gıda bir güvenlik meselesidir.” ifadelerini kullandı.
Ekinci, tarımın bugünün dünyasında artık bir milli güvenlik meselesi olduğunu öne sürerek, sözlerine şöyle devam etti:
“Gıda güvencemizi ve güvenliğimizi sağlamak ise hayati öneme haizdir. Fakat ne yazık ki bugün ülkemizde, özellikle iktidar tarafından, tarımın önemi ve çiftçimizin değeri iyi anlaşılmamakta; gerekli destekler de verilmemektedir. Çiftçimiz, döktüğü alın terinin karşılığını alamamakta ve toprağa küstürülmektedir. İktidar bilmese de biz çiftçimizin emeğinin değerini biliyor; iktidar anlamazdan gelse de biz Saadet Partisi olarak, tarımın, üretimin hayati önemini gayet iyi idrak ediyoruz. Bu nedenle, ülkemizin yeniden ‘tarımda kendine yeten bir ülke’ olması en öncelikli hedefimizdir.”
Saadet Partisi olarak katma değeri yüksek ürün anlayışına dayalı yerli üretimi çeşitlendirecek ve güçlendirmeyi hedeflediklerinden bahseden Ekinci, “İlaç sanayi başta olmak üzeri, tıbbi cihazlar, gıda, hijyen ürünleri, kimya, tarım, hızlandırıcılar, yenilenebilir enerji, robotik gibi alanlara önem vererek ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarının üretime yansıması için sanayi bölgeleri kurulacak. Gübre, mazot, ilaç, tohum, elektrik, yem, sulama ücreti gibi girdi maliyetlerini doğrudan destek ve vergi indirimi yoluyla makul düzeylere çekeceğiz.” dedi.
Ekinci, tarım alanlarının amaç dışı kullanımını engelleyeceklerini belirterek, “Tohumdan sulamaya, faizsiz kredi imkanından çiftçimizin borçlarını yeniden yapılandırmaya kadar daha birçok adımı hızlıca atarak; tarım sektörünü ayağa kaldıracağız. Çiftçimizin alın terinin karşılığını eksiksiz alabilmesi, bereketli topraklarımızda ekilmedik bir dönüm tarım arazisinin kalmaması bizim en büyük vaatlerimizdendir. Türkiye şaha kalkar.” şeklinde konuştu.
Hibya Haber Ajansı