Pankreas kanseri, genellikle belirti göstermeden ilerleyen ve teşhis edildiğinde genellikle diğer organlara sıçramış bir hastalık olarak bilindiğine dikkat çeken Acıbadem Maslak Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Güralp Onur Ceyhan, günümüzde ölümcül kanser türleri arasında dördüncü sırada yer alsa da, 2030 yılına gelindiğinde ölümcül kanserler listesinde ikinci sıraya yükseleceği öngörüsünde bulunarak bu kritik duruma rağmen tedavideki başarı oranlarının artmasıyla birlikte ölüm oranlarında yüzde 20'lik bir düşüş gözlendiğini vurguluyor.
Prof. Dr. Ceyhan, pankreas kanseri, belirsiz nedenlere dayanmasına rağmen obezite ve sigara kullanımı gibi faktörlerle ilişkilendirildiğine dikkat çekerek. Tıptaki son gelişmelerin, hastalığın daha etkili bir şekilde tedavi edilmesine olanak sağladığını ifade ediyor. Yeni cerrahi teknikler, etkili kemoterapi ilaçları, radyasyon tedavisindeki ilerlemeler ve toplumdaki farkındalıklar sayesinde pankreas kanserine bağlı ölüm oranlarında yüzde 20’lik bir düşüş olduğuna da dikkat çekti.
Kasım ayının "Pankreas Kanseri Farkındalık Ayı" kapsamında yapılan açıklamalarda Prof. Dr. Ceyhan, “Son yıllarda yapılan araştırmalar gösteriyor ki pankreas kanserinin daha erken aşamalarda yakalanmasına dair gelecekte önemli gelişmeler olacak. Bu beklenti, umudumuzu daha da artırıyor” dedi.
Bel fıtığı veya normal bel ağrısıyla karıştırılabiliyor
Ceyhan, pankreas kanserinin sık karşılaşılan semptomlarından biri olan, sırta vuran ve hastaların “kuşak şeklinde” diyerek tarif ettikleri karın ağrısı genellikle bel fıtığı veya da normal bel ağrısı olarak da yorumlanabileceğine dikkat çekerek, erken evrede teşhis edilmesini zorlaştıran önemli bir faktör olduğunu belirtti.
Bu belirtiler pankreas kanseri habercisi olabilir
Pankreas kanserinde belirtiler genellikle ileri evrede kendini gösterdiğini anlatan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Güralp Onur Ceyhan, “Sarılık, diyabet ve karın ağrısı” şikayetlerinin hastalığın habercisi olabileceğini kaydetti.
"Sinsi ilerlemesi tedaviyi güçleştiriyor"
Pankreas kanserinden kalıcı olarak kurtulmanın tek yolunun “etkin cerrahi tedavi ve kemo-radyoterapinin bir arada kullanılması” olduğunun altını çizen Prof. Dr. Güralp Onur Ceyhan, “Hastaların yarısına tanı konulduğu zaman erken evreyi geçmiş, kanserin diğer organlara yayılmış olduğunu gözlemliyoruz. Bu da tedaviyi zorlaştırıyor. Tam iyileşme şansını yakalamak için doğru hastada ameliyat mutlaka gerekli oluyor. Ameliyat olamayan hastalarda da etkin kemo-radyoterapi protokolleriyle göreceli uzun ve kaliteli bir zaman kazanılabiliyor” diyor. Özellikle vücudumuz için önemli olan ana damarların pankreas çevresinde dolaşmaları ve oradaki sinirlere yayılmaları nedeniyle pankreas kanseri cerrahisi oldukça zor ve komplike bir ameliyat olarak kabul edildiğine dikkat çeken Ceyhan, “Etrafındaki damarlara yayılan tümör vakalarında, yani “lokal ileri büyümüş pankreas kanseri” durumunda ilk aşamada ameliyat mümkün olmuyor. Ancak kemoterapi veya radyo-kemoterapi (MR Linac) ile bölgedeki kanser hücreleri etkisiz hale getirildikten sonra ameliyat gerçekleştirilebiliyor. Bu şartlar altında yapılan ön-tedavi ile kanser, sarılmış olan damarlardan uzaklaştırabiliyor ve böylece kanser mikroskobik boyuta kadar cerrahi sınırları temiz olarak komple çıkartılabiliyor. Hastalıktan uzun vadeli kurtulmak için kemoterapi, radyoterapi ve cerrahiden oluşan bu tedavinin mutlaka yapılması gerekiyor. Bazı hastalarda ise etkili bir cerrahi tedavi yapılması amacıyla pankreasın tümü alınıyor. Bu durumdaki hastalar düzenli insülin kullanarak ve sindirim enzimi takviyesi alarak pankreasları olmasa da normal bir hayat kalitesiyle yaşayabiliyorlar.” diye konuştu.
Hibya Haber Ajansı