CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, gündeme dair açıklamalarda bulundu.
CHP Sözcüsü Öztrak, bugün açıklanan Mayıs enflasyon rakamlarının piyasa beklentisinin yarısı kadar geldiğine dikkat çekerek, “Anlaşılan, TÜİK’te enflasyonu ölçen dairedeki başkan değişikliği işe yaramış. Şimdi, 2003’ten beri açıklanan madde sepeti ve ortalama madde fiyatları daTÜİK tarafından saklandı. Kovid patlar, ölüm verilerini karart, doğal gaz biter, depo verilerini karart, kur korumalı mevduat elde kalır, BDDK verilerini karart, enflasyon patlar, madde sepetini karart. Anlaşılan enflasyonla mücadele edemeyenler, enflasyon rakamlarıyla mücadeleye hız veriyorlar” diye konuştu.
Öztrak, enflasyon rakamlarını düşük göstermeninçalışanlara yapılacak zammın üstüne çökmek anlamına geldiğini belirterek, “Bu, hırsızlıktır. Milyonlarca memur ve emeklinin, asgari ücretlinin hakkını yemektir. Bu, millete yapılabilecek en büyük kötülüktür. Zulmün daniskasıdır” dedi.
Hükümetin açıklanan ihracat rakamlarıyla övündüğünü ama ithalat ve dış ticaret açığında kırılan rekorlardan hiç bahsetmediğini söyleyen Öztrak, “İthalat tüm Mayıs ayları rekorunu, dış ticaret açığı da tüm zamanların rekorunu kırdı. İhracatı sahiplenip, ithalat ve dış ticaret açığını cami avlusuna terk etmek olmaz, terk edemezsiniz. Bu rakamlar da size ait. Bunlar da sizin eseriniz” değerlendirmesinde bulundu.
Enflasyonun en büyük halk düşmanı olduğunu belirten Öztrak, CHP’nin 10 maddelik enflasyonla mücadele reçetesini şöyle sıraladı:
“Bir, Merkez Bankası’nın başına derhal liyakatli bir ismi atayacağız. Bankayı siyasetin müdahalesinden kurtaracağız. Bankanın araç bağımsızlığına asla müdahale etmeyeceğiz.
İki, ekonomide “kral değil, kural” olacak. Ekonomik ve Sosyal Konsey derhal toplanacak. Devlette liyakati ve adaleti sağlayacağız. Rüşvetçileri, beytülmale el uzatanları, yolsuzluk yapanları, tüyü bitmedik yetimin hakkını yiyenleri, devlet yönetiminden süratle uzaklaştıracağız. Stratejik Planlama Teşkilatı’nı hızla kuracağız. Ülkenin en yetenekli kadroları burada toplanacak. Ekonominin gerçek fotoğrafı çekeceğiz. Çözüm planlarını da hızla çıkaracağız.
Üç, Kamu Özel İşbirliği Projelerinde, dövizle belirlenen tarifeleri ve gelir garantilerini, ivedilikle Türk Lirası’na çevireceğiz. Gerekirse bu projelerin işletme haklarını, hukuk çerçevesinde kamuya geri alacağız.
Dört, Dünya standartlarında bir Kamu İhale Yasası çıkaracağız. Yapılan büyük ihalelerin maliyetini ve verilen garantileri tek tek açıklayacağız.
Beş, bütçe disiplinini sağlayan mali çapaları yeniden güçlendireceğiz. Gerekirse yeni mali çapaları da getireceğiz. Varlık Fonu’nu derhal kaldıracağız. TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Sayıştay denetimini uluslararası standartlara çıkaracağız.
Altı, ülkemizin üretken kapasitesini ve verimliliği arttıracağız. Gençlerimizi dünya standartlarının üstünde eğiteceğiz. Dijital alt yapıyı hızla dünya standartlarının üzerine çıkaracağız. Bugün Dünya standartlarının gerisindeyiz. Teşvik politikasını, sanayicinin katma değeri yüksek ürün üreteceği noktalara taşımak için etkili bir biçimde kullanacağız. Yüksek teknoloji içeren, yeşil mutabakata uyumlu, dijital dönüşümü kolaylaştıracak yatırımları da teşvik edeceğiz. Bu kapsamdaki doğrudan sermaye yatırımlarını destekleyeceğiz. Enerji arz güvenliğini, temiz ve ucuz enerjiye erişimi sağlayacağız. Bu çerçevede, yerli ve yenilenebilir enerjiye öncelik vereceğiz. İthal enerjide tedarikçileri çeşitlendireceğiz.
Yedi, kamu bankalarının kaynaklarının yandaşa, rantprojelerine aktarılmasına derhal son vereceğiz. Ziraat Bankası sadece çiftçiye, Halk Bankası da sadece esnafa avantajlı kredi sağlayacak.
Sekiz, gıdada arz güvenliğini sağlayacağız. Kendi kendimize yeterliliği gerçekleştireceğiz. Planlama ve çiftçiye destek önlemlerini alacağız. Çiftçiye elektik, gübre, yem gibi girdileri ucuza vereceğiz. Taban fiyatı, maliyet + makul kârı karşılayacak şekilde, önceden açıklayacağız. Çiftçinin kullandığı elektrikte, tüm vergi ve ek kalemleri kaldıracağız. Kuracağımız güneş enerjisi tesislerinin üreteceği enerjiyi, çiftçi kooperatiflerine ücretsiz vereceğiz. Bankalarda ve Tarım Kredi Kooperatiflerinde, takibe düşmüş çiftçi borçlarında faizleri derhal sileceğiz. Kredilerin geri ödemelerini 6 ay erteleyeceğiz. Tarımsal üretimde kullanılan mazottan ÖTV almayacağız.
Dokuz, derhal bir genelge çıkararak devlette israfa son vereceğiz. İsraf genelgesiyle, devlet millete örnek olacak. Bu suretle bütçede yarattığımız imkânları, dar gelirli ve dezavantajlı kesimlerin rahatlatılması için kullanacağız. Aile Destekleri Sigortası’nı hızla hayata geçireceğiz.
On, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş Programını ortaklarımızla uygulamaya koyacağız. Evrensel adalet, hukukun üstünlüğü, ifade ve girişim özgürlüğü normlarını yakalamış, güçlü bir demokrasiyle taçlandırılmış, ikinci yüzyılın Türkiye’sini beraberce inşa edeceğiz. Ülkemizde iyi yönetişimi ve yargı bağımsızlığını sağlayacağız.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün CHP Tekirdağ İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
ZAM OLDULAR, ZULÜM OLDULAR, YETMEDİ KÜFÜR OLDULAR
Saray hükümetinin sebebi olduğu krizler, ülkemizdeki buhranı her gün biraz daha derinleştiriyor. Kifayetsiz Erdoğan Şahsım Yönetimi, milletimizin tenceresini, cebini boşaltıyor. Milletimizi perişan ediyor. Bir ülke ya ilimle, ya da zulümle yönetilir. Erdoğan Şahsım Hükümetinde ilim olmadığını, milletimiz yaşayarak gördü. İlimden nasibini almayanlar, şimdi en iyi bildiklerini yapıyorlar. Zam oluyorlar, zulüm oluyorlar, yetmedi küfür oluyorlar, milletimizin üstüne kâbus misali çöküyorlar.
TÜİK’TE GÖREV DEĞİŞİMİ İŞE YARADI, FİYATLAR SAKLANDI
İşte bugün Mayıs enflasyon rakamları açıklandı. Anlaşılan, TÜİK’te enflasyonu ölçen dairedeki başkan değişikliği işe yaramış. Mayıs’ta piyasanın enflasyon beklentisi yüzde 5. TÜİK’in açıkladığı enflasyon yüzde 3. Ve böyle bir farkın olduğu gün, 2003’ten beri açıklanan, madde sepeti ve ortalama madde fiyatları, TÜİK tarafından saklandı. Önceden bu TÜİK marketlerini arayıp soruyorduk, nerede olduğunu gizliyorlardı. Şimdi TÜİK marketlerindeki fiyatları da hepten gizlediler. Kovid patlar, ölüm verilerini karart, doğal gaz biter, depo verilerini karart, kur korumalı mevduat elde kalır, BDDK verilerini karart, enflasyon patlar, madde sepetini karart. Anlaşılan enflasyonla mücadele edemeyenler, enflasyon rakamlarıyla mücadeleye hız veriyorlar.
ÇALIŞANLARA YAPILACAK ZAMMIN ÜSTÜNE ÇÖKTÜLER
Enflasyon rakamlarını düşük göstermek, çalışanlara yapılacak zammın üstüne çökmektir, hırsızlıktır. Milyonlarca memur ve emeklinin, asgari ücretlinin hakkını yemektir. Bu, millete yapılabilecek en büyük kötülüktür. Zulmün daniskasıdır.
İLK İŞ TÜİK İSTATİSTİKLERİNİ İNCELEMEDEN GEÇİRECEĞİZ
Buradan açıkça ifade ediyorum, iş başına gelir gelmez, TÜİK’in başta enflasyon ve milli gelir rakamları olmak üzere, tüm istatistiklerini ciddi bir incelemeden geçireceğiz. Sorumlular hakkında da gereğini de hiç çekinmeden yapacağız. Bu, bizim milletimize sözümüzdür.
GENÇLER ÜÇ HANELİ ENFLASYONLA TANIŞTI
Artık TÜİK ’in enflasyon rakamlarını, öyle uzun uzun irdelemenin bir anlamı yok. Ama gördüklerimizi söylemek de görevimiz. Kul hakkı yiyen TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla, 12 aylık tüketici enflasyonu yüzde 73,5. 12 aylık üretici enflasyonu yüzde 132,2. Bağımsız iktisatçılardan oluşan ENAG’a göre ise, 12 aylık enflasyon yüzde 160,8. Üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki fark tam 59 puan. Rakamların makyajlı haliyle bile bu fark, tarihimizde görülmedik bir rekor. Bu ülke yüzde 100’ün üzerindeki enflasyon rakamlarını, en son 1990’larda gördü. Bu tek kişilik ucube rejim sayesinde, 30’lu yaşların altındaki milyonlarca gencimiz, üç haneli enflasyonla tanıştı. Erdoğan Şahsım Hükümetleri iş başına geldiğinde, yüzde 30 seviyesinde bir tüketici enflasyonu, yüzde 31 seviyesinde de bir üretici enflasyonu devraldı. Yetmez, hazıra kondu. Enflasyonu hızla aşağı çeken, tüm dünyada ve ülkede güven uyandırmış, ciddi bir programı da kucağında buldu. Başlarda bu programa da uydu. Enflasyon bu sayede tek hanelere kadar indi. Ama Erdoğan ne zaman ki kibre kapıldı, her şeyi kendinin bildiğini sanmaya başladı, ülkeyi tek başına yönetmeye kalktı, işler de çığırından çıktı.
İŞ YAPMAYA DEĞİL, KULP TAKMAYA GELMİŞLER
2018’in Mayıs ayında, ucube rejimin iş başı yapmasından hemen önce, “Faiz sebep, enflasyon netice” dedi. Ortalık karıştı. Hemen sindi, sustu. Ama sebep olduğu krizin üstünü örtmek için, milletimizin 128 milyar dolarını, Merkez Bankası’nın arka kapısından buharlaştırmak zorunda kaldı. Geçtiğimiz yıl kibri bir kez daha zirve yaptı. Bu safsatayı yine devreye soktu. Milli paramızı pul etti. Yüzde 19’larda olan enflasyonu yüzde 70’lerin üzerine sıçrattı, 73.5. Şimdi, bu safsataları hayata geçirsin diye atadığı Nebati Bakan, çıkmış, “Enflasyonu düşürmek, tek başına devletin görevi değil”diyor. Bu nasıl bir söz? Enflasyonu düşürmek sizin göreviniz değilse, kimin görevi? Anlaşılan bunlar görevi iş yapmaya gelmemiş. Enflasyonla hayat pahalılığıyla mücadele etmeye değil, bunların işi sarayın sebep olduğu enflasyona, hayat pahalılığına, durmadan kulp takmakmış. Rakam karartmak, bahane üretmek. Yok, dış güçler saldırdı, yok, Rusya-Ukrayna ile savaştı. Yok, Amerika, Avrupa perişan oldu. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. İşgal altındaki Ukrayna’da enflasyon yüzde 16,4. Dünyanın yaptırımlarına muhatap olan, işgalci Rusya’da enflasyon yüzde 17,8. İşgal Ukrayna’da, ambargolar Rusya’da, üç haneli enflasyon Türkiye’de. TÜİK’in makyajlı yüzde 73,5 tüketici enflasyonuyla, Dünya üzerinde en yüksek enflasyona sahip beşinci ekonomiyiz. Yüzde 132 üretici enflasyonuyla dünya şampiyonuyuz. Erdoğan’ın ağıtlar yaktığı, bizi kıskanıyorlar dediği Almanya’da enflasyon yüzde 7,9, İngiltere’de yüzde 9, Amerika’da yüzde 8,3. Dünyada gıda enflasyonu yüzde 30, üyesi olduğumuz, dünyanın önde gelen 38 ekonomisinin içinde olduğu, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı, OECD’de gıda enflasyonu yüzde 11,5. Bizdeki gıda enflasyonu yüzde 92. Yine OECD’de enerji enflasyonu yüzde 33. Bizde yüzde 127. Yani dışarıda enflasyon bir ise, bizde üç-dört katı. Aradaki fark, enflasyonu çözmek devletin işi değil diyen, bu kifayetsizlerin eseri.
HÜKÜMET MİLLETE GECE UYKUDAYKEN PUSU KURDU
Enflasyon en büyük halk düşmanıdır. Ve Saray enflasyon canavarını, bile, isteye hortlatmıştır. Nokta. Dün Süleymanpaşa’da Perşembe pazarındaydım. Pazar tezgâhlarında bir kilo peynir 100 lira. Pazar esnafı mutsuz, Tekirdağlı hemşerilerim perişan. Tezgahların yanına yaklaşılmaz olmuş. Güya yaz geldi, ama sebze, meyve ateş pahası. Ve daha da kötüsü zam yağmurları hız kesmiyor. Erdoğan’ın son enerji zamları, zulüm oldu, milletimizi yine uykudayken vurdu. Zamları gece yarısına saklayan, millete uykudayken pusu kuran bir hükümet var işbaşında. Milletimiz Haziran’ın ilk gününde, yaza uyanacağını sanırken, zam sağanaklarına uyandı. Milletin yazı başlamadan, kış oldu.
ENERJİ ZAMLARI HER ŞEYE YANSIYACAK
Bu zalimler, elektrik zammını yapmak için, yeni tarife dönemini bile bekleyemediler. Temmuz’da açıklanacak tarifeyi, bir ay öne çektiler. Asgari ücreti açlık sınırının üzerine çekmek, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmemek, 3600 ek göstergeyi vermek, emeklilikte yaşa takılanların acılarını bitirmek için, aylarca oldu olmadı diye bir türlü işi beceremeyenler, takla atanlar, iş milleti zamla ezmeye gelince hiç beklemediler. Evimizde kullanılan elektriğe yüzde 15, sanayiye ve ticarethanelerde kullanılan elektrik yüzde 25 zam yaptılar. Evlerimize gelen elektrik faturaları son altı ayda, yüzde 65 ile yüzde 151 arasında arttı, zam gördü. Yetmedi, evimize verilen doğalgaza yüzde 30, sanayiye verilen doğalgaza yüzde 10, elektrik çevrim santrallerine verilen doğalgaza ise aynı gün yüzde 17 zam yaptılar. Doğalgaz fiyatları da son altı ayda, evlerimizde yüzde 120, sanayide yüzde 213, çevrim santrallerinde yüzde 160 zam gördü. İhracat yapıp dolar, avro kazanan sanayiciler bile, artık bu zamlara isyan ediyor. Esnaf zaten bitmiş. “Bu gidişle dükkanımı ne zaman kapatırım, ona bakıyorum” diyor. Enerjiye yapılan bu zamlar, iğneden ipliğe her şeye yansıyacak. Hayat pahalılığı sel olup milletimizi ezecek.
AĞIT YAKILACAK OLAN BAŞKA ÜLKELERİN DEĞİL, BİZİM VATANDAŞLARIMIZ
Yaz mevsiminin ilk sabahına bu zamlarla uyanan milletimiz, akşamına da benzin ve mazot zamlarıyla, bir kez daha sırtından vuruldu. Benzin ve mazotun litresi artık 25 lirayı aştı. 30 liraya koşuyor. Hep 50 liralık benzin alıyorum diyenler, bugün 50 liraya 2 litre benzin alamıyor. Geçtiğimiz yıl bu zamanlar, 429 liraya dolan 55 litrelik benzin deposu, şimdi 1.449 liraya ancak doluyor. Bir depoda bir arabanın benzin masrafı yüzde 238 artmış. Erdoğan’ın perişan oldular dediği, uğruna ağıtlar yaktığı Amerika’da, son bir yılda benzine yapılan zamları ben bir söyleyeyim. New York eyaletinde yüzde 57, California eyaletinde yüzde 48. Bizde ne kadar? Yüzde 238. Yani aslında haline ağıt yakılacak birileri varsa, o da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, bizim milletimiz. Ama bu Saraydakiler eve deli, ele iyi. Bunların gözleri milletimize karşı kör, kulakları sağır. Bunların kalpleri artık millete karşı mühürlü. Bunlar milletten kopmuş. Bunların ağzından çıkanı artık kulakları duymaz olmuş.
SANA NE MİLLETİN NE İÇTİĞİNDEN, SEFİL ETTİĞİN MİLLETİN HALİNE BAK
Sarayın kibirlisi önce milletimizi, “Vicdansızlık yapmayın, aç falan yok” diye azarlıyor. İki gün sonra da çıkıyor, milletimize, “Aç, sefil geziyorlar, ama rakı, bira almaktan geri durmuyorlar” diyor. Sana ne milletin ne yediğinden, içtiğinden. Sen bakacaksan aç, sefil bıraktığın milletin haline bakacaksın. Bir dediğin bir dediğini tutmuyor. Hani açlık yoktu sefalet yoktu? Diyorum ya bunların Sarayın şatafatından başları dönmüş. Ne dediklerini bilmiyorlar. Söylüyoruz. Bunlar milletten kopmuşlar. Milletin irade ve amaçlarına uymayanların talihi, hüsrandır, çökmedir. Bunu pek yakında Erdoğan da görüp, yaşayacaktır.
MİLLETİMİZ ÖZ YURDUNDA GARİP ÖZ VATANINDA PARYA OLDU
Çinlilerin ünlü filozofu Konfüçyüs’e atfedilen güzel bir söz var: Bildiğini bilenin, arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni, uyarınız. Bilmediğini bilene, öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden, kaçınız. Ne yazık ki bilmediğini, bilmeyen, bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olan, çakma bir ekonomist, koskoca ülkeyi perişan etti. Milletimizi de zulmüyle, öz yurdunda garip, öz vatanında parya etti.
İHRACATLA ÖVÜNÜP, İTHALATI CAMİ AVLUSUNA BIRAKIYORLAR
Bu çakma ekonomiste göre, güya faiz inecek, döviz kuru çıkacak, rekabet gücümüz artacak, dış açıklar kapanacak, döviz rezervlerimiz dolup taşacak, döviz kuru düşecek, enflasyon da beraberinde inecekti. Ne oldu? Nasreddin Hoca’nın borç ödeme fıkrasına benzeyen bu model, daha başlamadan bitti. Dün Mayıs ayı Dış Ticaret rakamları açıklandı. Ticaret Bakanı her zamanki gibi, sadece ihracat rakamlarını sahiplendi. İhracat Mayıs ayı rekorunu kırdı diyerek övündü durdu. Reisinin söylediği safsatalara, milleti inandırmaya çalıştı. Ama dış açığın bir de öbür tarafı var, ithalat tarafı var. İthalat da sizin eseriniz, bunların eseri. Ama onu cami avlusuna bırakmaya kalkıyorlar. İthalat tüm Mayıs ayları rekorunu, dış ticaret açığı da tüm zamanların rekorunu kırdı. Mayıs’ta gerçekleşen dış ticaret açığı, yaklaşık 11 milyar dolar. Cumhuriyet tarihimizde tek bir ayda, böyle bir açık bugüne kadar olmamış. İlk beş aydaki açık ise 43 milyar dolar. Geçen senenin aynı dönemine göre, dış ticaret açığındaki artış yüzde 136. 2022’nin tamamı için öngördükleri dış ticaret açığının yüzde 83’ü, daha ilk beş ayda bitmiş. Rahmetli Demirel’in meşhur sözüdür, bu ülkede başarının anası, babası çoktur. Başarısızlık ise öksüz ve yetimdir. Saray ve şürekâsına hatırlatalım. İhracatı sahiplenip, ithalat ve dış ticaret açığını Cami avlusuna terk etmek olmaz, terk edemezsiniz. Bu rakamlar da size ait. Bunlar da sizin eseriniz.
BU ZALİMLERİN, FİRAVUNLARIN İŞİ
Ama bunlar, gece kurtla bir olup sürüye saldırmaya, sabah olunca da çobanla beraber ağıt yakmaya alışmışlar. Adaletli hükümetler zenginden alır, fakire verir. Zalim hükümetler ise fakirden alır, zengine verir. Bunların yaptığı iş, tam da zalim hükümetlerin, tam da Firavunların yaptığı iştir. Hem bütçe hem de milli gelir rakamları bunu açıkça göstermektedir. Türkiye ekonomisi 2022’nin ilk üç ayında, yüzde 7,3 büyümüş. Peki kim büyümüş? Elbette finansçılar. Finans kesimindeki büyüme yüzde 24,2. Kur Korumalı Mevduat diyerek, bankaların ödeyeceği faize devleti kefil edenler, mevduatın maliyetini milletin hazinesine yıkıp, milleti borca mahkûm edenler, faiz lobisini bir kez daha ihya etmişler. Bütçe rakamları da ortada. Bu yılın ilk dört ayında, Kur Korumalı Mevduatla bütçeden çıkan para, 16 milyar 300 milyon lira. Buna bir de vazgeçilen, 10 milyar 100 milyon liralık vergi alacağını ekleyin. Sadece ilk dört ayda 26 milyar lira vatandaştan alınmış, mevduat sahiplerine, zenginlere verilmiş. Peki, bu yılın ilk dört ayında, işte gıda güvenliği diyoruz, çiftçi zor durumda diyoruz, çiftçiye bütçeden ne kadar destek verilmiş? 15 milyar lira. Bir yanda bir avuç zengine tek kalemde 26 milyar lira, diğer yanda milyonlarca çiftçi ailesine 15 milyar lira. Allah aşkına, bunun adı zulüm değildir de, nedir?
YANDAŞA GÜVERCİN, MİLLETE ŞAHİN
Yine ilk dört ayda, 1 kuruş vermeden yapıyoruz dedikleri projeler için, daha yeni bunu tekrar etti çıktı sarayın kibirlisi, yandaş müteahhitlere, dolarla avroyla verilen garantiler karşılığında, milletin kasasından, bütçeden 9 milyar 470 milyon lira ödenmiş. Bu projeler, Londra’daki Majestelerinin Mahkemelerine emanet. Biz CHP olarak, “Bu projelerin işletme hakkını gerekirse devralacağız” deyince, Saray, “Tahkimde parasını söke söke alırlar” diye bizi ve aziz milletimizi tehdit etmişti. Yetmedi, birkaç gün önce, “Ben gitsem bile bu paraları şakır şakır ödemek zorundasınız” diye ahkam kesti. Sonra da milletin cebinden bir kuruş para çıkmadan yaptık diyor. Bunlar yandaşlarına güvercin, milletine şahin.
MİLLETVEKİLLERİ HEMŞERİLERİ İÇİN HASTANE RANDEVUSU KOVALIYOR
Kamuya iş yapan diğer müteahhitler de inim inim inletiyorlar. Para verilmediği için, işler bir türlü bitmiyor. Müteahhitler ihalelere girmeye artık cesaret edemiyorlar. İşte Tekirdağ-Hayrabolu yolu. Bu yol Tekirdağ’ın en çok ölümlü kazasının olduğu yollardan bir tanesi. 45 kilometrelik bu yolu, güya 2020’de bitireceklerdi. Yıl oldu 2022. Bu yol hala bitmedi. Şimdi 2024’e randevu vermeye başladılar. 2003’te yatırım programına giren yollar daha hala bitmedi. Bitmesini beklediğimiz yollar sürekli ötelenip duruyor. Tekirdağ’ın yolları daha pek çok güzergâhta, 20 yıldır tamamlanmadı. Tüm bu yolları bitirmek inşallah bize nasip olacak. Yine yandaşların yaptığı Şehir Hastanelerine, paralar tıkır tıkır ödeniyor. Ama diğer hastanelerde de doktor yok. Millet muayene olamıyor, sıra bekliyor. Milletvekillerinin telefonları artık hiç susmuyor. Milletvekilleri işi gücü bırakmışlar, hastanelerde vatandaşa randevu kovalamaya çalışıyor. Sayın Genel Başkanımız da söylemişti. Kars’ta Tıp Fakültesi açmışlar. Ama hasta bakacak doktorları yok. Hastalar Erzurum’a havale ediliyor. Muratlı Devlet Hastanesinde, Kadın doğum, Anestezi ve Genel Cerrahide hekim yok. Malkara ve Saray’da hemen hemen her branşta hekim sıkıntısı var. Diğer ilçelerimizde de durum keza aynı. Bu ülkenin yetişmiş doktorlarını kapı dışarı edip, Pakistanlıyı, Afgan’ı, Suriyeliyi ülkeye doldurursanız olacağı sonunda budur. Hakkı hak edene vermezseniz, bunun adı zulümdür. Biz hakkı, hak edene vereceğiz. Hem ülkemizin tüm sorunlarını çözeceğiz.
TAAHHÜDÜ YERİNE GETİREMEYEN MÜTEAHHİT GİBİ KAÇACAK
Erdoğan ülkemizi daha önce, istihdamsız büyüme ile tanıştırmıştı. Şimdi de yoksullaştıran büyüme ile tanıştırdı. Erdoğan Şahsım Rejiminin iş başı yapmasıyla, emeğin milli gelirden aldığı pay, tepetaklak çakıldı. 2022’nin ilk üç ayında, işgücü ödemelerinin, yani emekçilerin, milli gelirden aldığı pay, yüzde 25 ile tarihi düşük seviyelere gerilemiş. Aynı dönemde, sermayenin milli gelirden aldığı pay ise, yüzde 67 ile rekor kırmış. Zengini daha da zenginleştiren, yoksulu daha da yoksullaştıran böyle bir hükümete, zalim denmez de, ne denir? Biz ne ezilen, ne ezen, insanca, hakça bir düzen diyen bir gelenekten geliyoruz. İktidarımızda biz zulme son vereceğiz. Hak edene hakkını mutlaka vereceğiz. Bu kifayetsiz zalimlerin elinde geçen her gün, Türkiye’miz küresel yarışta zemin kaybediyor. Dolar cinsinden milli gelirimiz, 2008’den bu yana, yerinde sayıp, duruyor. 2022’nin ilk üç ayında, milli gelirimiz 800 milyar dolar sınırının altına düşerek, 794 milyar dolar oldu. Yılın ikinci üç ayında da, bu düşüşün süreceği anlaşılıyor. Küresel rekabette yerinde saymak, küresel yarışı kaybetmektir. Ülkemizi, Dünyada en büyük ilk 10 ekonomi arasına sokmaya söz verdiler ama milli gelirimizi 14 yıl boyunca yerinde saydırdılar. Sonunda ülkemizi, en büyük 20 ekonomi liginden de düşürdüler. Millete taahhütlerini yerine getiremeyenler, hala ne yapsalar tutturamayacakları 2023 hedeflerini, sayıklayıp duruyorlar. Taahhüdünü yerine getiremeyen müteahhit ne yapar? Önce reklam verir, hava basar, caka satar. Sonra işi bırakır, kaçar. Bunlar da aynısını yapacak.
ENFLASYONU YENMEK İÇİN 10 MADDELİK REÇETE
Türkiye, olağanüstü coğrafi konumu, genç nüfusu, dayanıklı özel sektörüyle, çok güçlü bir ekonomidir. Potansiyeli çok büyüktür. Ama ortada da bir hakikat var, at sahibine göre kişner. At yiğidin altında tökezlemez. Erdoğan’ın ata hâkimiyeti konusunda, ciddi sıkıntıları olduğunu biliyoruz. Bu nedenle işi bilen, ekonomiden anlayan kadrolarla, bu güçlü at yeniden dörtnala koşacaktır. Biz buna talibiz. Ekonomimizi küresel yarışta hak ettiği yere taşımaya kararlıyız. Milletimizi bu hayat pahalılığından kurtarmaya, hakkı olan hayat şartlarına kavuşturmaya kararlıyız. Bunun için ilkin, enflasyon canavarını bitirmemiz gerekiyor. Milletimizin aşını, işini küçülten, yatırımların önünü kesen bu en büyük halk düşmanının, işini bitirmek için reçeteyi bir kez de Tekirdağ’dan veriyoruz.
Bir, Merkez Bankası’nın başına derhal liyakatli bir ismi atayacağız. Bankayı siyasetin müdahalesinden kurtaracağız. Bankanın araç bağımsızlığına asla müdahale etmeyeceğiz.
İki, ekonomide kral değil, kural olacak. Ekonomik ve Sosyal Konsey derhal toplanacak. Devlette liyakati ve adaleti sağlayacağız. Rüşvetçileri, beytülmale el uzatanları, yolsuzluk yapanları, tüyü bitmedik yetimin hakkını yiyenleri, devlet yönetiminden süratle uzaklaştıracağız. Stratejik Planlama Teşkilatı’nı hızla kuracağız. Ülkenin en yetenekli kadroları burada toplanacak. Ekonominin gerçek fotoğrafı çekeceğiz. Çözüm planlarını da hızla çıkaracağız.
Üç, Kamu Özel İşbirliği Projelerinde, dövizle belirlenen tarifeleri ve gelir garantilerini, ivedilikle Türk Lirası’na çevireceğiz. Gerekirse bu projelerin işletme haklarını, hukuk çerçevesinde kamuya geri alacağız.
Dört, Dünya standartlarında bir Kamu İhale Yasası çıkaracağız. Yapılan büyük ihalelerin maliyetini ve verilen garantileri tek tek açıklayacağız.
Beş, bütçe disiplinini sağlayan mali çapaları yeniden güçlendireceğiz. Gerekirse yeni mali çapaları da getireceğiz. Varlık Fonu’nu derhal kaldıracağız. TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Sayıştay denetimini uluslararası standartlara çıkaracağız.
Altı, ülkemizin üretken kapasitesini ve verimliliği arttıracağız. Gençlerimizi dünya standartlarının üstünde eğiteceğiz. Dijital alt yapıyı hızla dünya standartlarının üzerine çıkaracağız. Bugün Dünya standartlarının gerisindeyiz. Teşvik politikasını, sanayicinin katma değeri yüksek ürün üreteceği noktalara taşımak için etkili bir biçimde kullanacağız. Yüksek teknoloji içeren, yeşil mutabakata uyumlu, dijital dönüşümü kolaylaştıracak yatırımları da teşvik edeceğiz. Bu kapsamdaki doğrudan sermaye yatırımlarını destekleyeceğiz. Enerji arz güvenliğini, temiz ve ucuz enerjiye erişimi sağlayacağız. Bu çerçevede, yerli ve yenilenebilir enerjiye öncelik vereceğiz. İthal enerjide tedarikçileri çeşitlendireceğiz.
Yedi, kamu bankalarının kaynaklarının yandaşa, rantprojelerine aktarılmasına derhal son vereceğiz. Ziraat Bankası sadece çiftçiye, Halk Bankası da sadece esnafa avantajlı kredi sağlayacak.
Sekiz, gıdada arz güvenliğini sağlayacağız. Kendi kendimize yeterliliği gerçekleştireceğiz. Planlama ve çiftçiye destek önlemlerini alacağız. Çiftçiye elektik, gübre, yem gibi girdileri ucuza vereceğiz. Taban fiyatı, maliyet + makul kârı karşılayacak şekilde, önceden açıklayacağız. Çiftçinin kullandığı elektrikte, tüm vergi ve ek kalemleri kaldıracağız. Kuracağımız güneş enerjisi tesislerinin üreteceği enerjiyi, çiftçi kooperatiflerine ücretsiz vereceğiz. Bankalarda ve Tarım Kredi Kooperatiflerinde, takibe düşmüş çiftçi borçlarında faizleri derhal sileceğiz. Kredilerin geri ödemelerini 6 ay erteleyeceğiz. Tarımsal üretimde kullanılan mazottan ÖTV almayacağız.
Dokuz, derhal bir genelge çıkararak devlette israfa son vereceğiz. İsraf genelgesiyle, devlet millete örnek olacak. Bu suretle bütçede yarattığımız imkânları, dar gelirli ve dezavantajlı kesimlerin rahatlatılması için kullanacağız. Aile Destekleri Sigortası’nı hızla hayata geçireceğiz.
On, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş Programını ortaklarımızla uygulamaya koyacağız. Evrensel adalet, hukukun üstünlüğü, ifade ve girişim özgürlüğü normlarını yakalamış, güçlü bir demokrasiyle taçlandırılmış, ikinci yüzyılın Türkiye’sini beraberce inşa edeceğiz. Ülkemizde iyi yönetişimi ve yargı bağımsızlığını sağlayacağız.
Biz hazırız. Milletimiz de hazır. Artık biz de milletimiz de sandığı bekliyor. Milletten korkma, sandıktan kaçma Erdoğan!
Benim söyleyeceklerim bu kadar. Şimdi varsa sorularınızı alabilirim.
Soru – Cumhurbaşkanı Erdoğan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, yüreği yetip 2023’te aday olacak mı olmayacak mı? diye sordu. Sayın Kılıçdaroğlu aday olacak mı?
Faik ÖZTRAK – Genel Başkanımız bu soruya en güzel cevabı verdi. Söylediği açık, “Hodri meydan. Seçimi ilan edin, adayımızı görün.” Bizim buna ekleyecek başka bir sözümüz yok. Ama şunu da bekliyoruz, Genel Başkanımızın Erdoğan’a sorduğu sorular var. O sorulara vereceği cevapları mutlaka bekliyoruz.
Soru – Bakan Nebati “Bugün açıklanan enflasyon rakamları, enflasyon artışının hız kesmiş olduğunu ortaya koyuyor. Enflasyon düşüş eğilimine girmiştir” dedi. Bakan Nebati’nin enflasyon açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Faik ÖZTRAK – Yani Sayın Bakan Nebati’nin her açıklaması gibi bu açıklaması da insanları kahkahalarla güldürecek bir açıklama. Şimdi bunu diyerek TÜİK’te fiyattan sorumlu yöneticiyi değiştirmelerinin esbabı mucibesini de açıklamış oldu. Bunları geçsin Bakan Nebati, fiyatları gösteren madde sepetini neden açıklamadıklarını bir söyleyiversin. İşleri güçleri makyaj, göz boyama. İşte ENAG, bağımsız araştırmacılarının enflasyonu hesaplayan kuruluşu. Ne diyor, aylık enflasyon yüzde 5,5. Yıllık enflasyonda yüzde 161. Piyasa anketlerinde de beklentiler açıklananın çok çok üzerinde. Şimdi çıkıp bununla övünüyorsunuz. Aslında kusurunuzu itiraf ediyorsunuz. Tekrar söylüyorum, enflasyon halk düşmanıdır. Enflasyon rakamlarıyla oynamak emeklinin, ücretlinin, memurun, bu ülkedeki herkesin hakkına el uzatmaktır, tekrar ifade edeyim. Göreve geldiğimizde yapacağımız ilk iş, bu açıklanan verileri, bu hesapları ciddi şekilde kontrol etmek olacaktır.
Soru – Adalet ve Kalkınma Partisi Kayseri Milletvekili Hülya Nergis. Türkiye’nin mültecilerin cazibe merkezi olduğunu söyledi. İşverenlerden duyuyoruz, eğer Suriyeliler olmasaydı işimiz çok zordu, biz çalıştıracak eleman bulamazdık diyorlar dedi. Siz bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Faik ÖZTRAK – Şimdi aslında sığınmacılar konusu açıldığında hep Ensar Muhacir edebiyatı yapanların aslındakafalarının gerisinde ne var bu açıklamayla bir kere daha ortaya çıktı. Bunların derdi Ensar Muhacir falan değilmiş. Bunların derdi bu ülkeye gelen insanları ucuz emek olarak kullanmakmış. Bu ülkede 8 milyon 357 bin yurttaşımız işsiz. İşsiz sayımız, dünya üzerindeki 96 ülkenin nüfusundan fazla. Ve Saray burada ucuz emek arzını artırmak için sığınmacıları kullanıyor. Yani bir kere bu niteliksiz emek arzındaki bu artış ister istemez ülkemizdeki teknoloji kullanım seviyesini düşürüyor. Ve maalesef bu ülkeyi yönetenler Suriye’den gelecek sığınmacıları artık ekonomi için kurtuluş olarak görüyorlar. Bu böyleyse zaten bunların artık ekonomiyi yönetme kabiliyetleri çoktan bitmiştir. Buradan söyleyeyim, bu düşüncenin sahipleri aslında o koltukta bir dakika dahi oturmamalıdırlar. Çünkü her geçen dakika milletimize verdikleri zarar büyüyor. Teşekkür ediyorum.”
Hibya Haber Ajansı