ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, geçtiğimiz günlerde Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Taiwan 'ı bu yılki Uluslararası Sağlık Konferansı’na gözlemci olarak davet etmesinin “şiddetle teşvik edilmesi" çağrısı yaptı.
Bu, ABD'nin Taiwan konusunda yaptığı yeni bir utanç verici hamleydi. Çok sayıda basın kuruluşu, ABD'nin kışkırtmasıyla yakında düzenlenecek G7 Zirvesi’nde “Çin tehdidi”nin abartılacağını, Taiwan konusunun gündeme taşınacağına inanıyor.
Son yıllarda, ABD’nin başını çektiği birkaç Batılı ülke sık sık Taiwan konusunda “patırtı” yaratmaya çalıştı. Örneğin geçen yılın ağustos ayında eski ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Taiwan’ı ziyaret etti, G7 dışişleri bakanları da Çin'den Taiwan Boğazı'ndaki statükoyu tek taraflı olarak silah zoruyla değiştirmemesinin istendiği bir ortak bildiri yayımladı. Bunlar doğru ile yanlışın birbirine karıştığı bir yanılgıdan ibaret. Sağduyu sahibi herkes, Taiwan Boğazı'ndaki barışa yönelik en büyük tehdidin “Taiwan’ın bağımsızlığını” amaçlayanların bölücü faaliyetleri ve dış güçlerin bu kişilere verdiği destek olduğunu görebilir. Sözde “statükoyu değiştirme” veya “Taiwan Boğazı'ndaki gerilimi artırmak” bu güçlere yöneltilecek ifadelerdir.
Taiwan konusuyla ilgili olarak, ABD bir yandan Tek Çin politikasına bağlı olduğunu ve “Taiwan’ın bağımsızlığını” desteklemediğini iddia ederken, diğer yandan “Taiwan konusunu kullanarak Çin’in gelişmesini engellemeye çalışıyor.
Günümüz dünyasında, Tek Çin ilkesinin yalnızca bir modeli ve uygulaması mevcut. Dünyada yalnızca bir Çin var ve Taiwan Çin'in bir parçasıdır. Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti, tüm Çin'i temsil eden tek yasal hükümettir. ABD, Taiwan konusunda defalarca ateşle oynadı ve Çin’in sert tepkisiyle karşılaştı. ABD, birkaç müttefikiyle birlikte Taiwan konusunu bir araç olarak kullanarak Çin’in kalkınmasını engelleyen “komplo ateşi”ne odun atmaya çalışırsa, bu girişimleri kesinlikle ters tepecektir.
Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu
Hibya Haber Ajansı