Fed enflasyon karşıtı tutum ve söylemlerine devam ederken Merkez bankalarının finansal operasyonları da gündeme gelmiş durumda. Özellikle döviz kurlarındaki çöküş etkisi, BOE ve BOJ gibi merkez bankalarını hem tahvil piyasasında hem de döviz kurunda aktif hale getirmekte. Nitekim BOE bu şekilde gilt getirilerini etkilemek için likidite tabanlı bazı alım operasyonları yapmaktadır. Bu kapsamda BOE, kreditörlere, piyasa koşullarının gerektirmesi halinde, acil tahvil alım programını 14 Ekim bitiş tarihine kadar uzatmaya hazır olduğunu söyledi. 10 yıllık gilt getirisi müdahale öncesi yüzde 4,5 seviyesinde olduğuna göre tahvil piyasası halen Fed kaynaklı dinamiklerden etkileniyor diyebiliriz.
Enflasyon verileri Fed nezdinde izlenecekken, bundan sonraki aşamada biz verilerin Fed’i yüzde 4,5 bandında durup izlemeye geçmesi yönünde mi, yoksa yüzde 5 bandına doğru terminal oranın yükseltilmesi yönünde de hareket ettireceği unsuruna bakacağız. Güvenli liman algısı tahvillerden dolara kaydığı için ve Fed faizleri artırma konusunda kararlı hareket ettiğinden, dolar yönünün baskın olması ve getirilerdeki yukarı hareket beklentisi aktiftir.
BOJ da fiili müdahale alanında kalmayı sürdürüyor. JGB’de 10 yıllık getirileri yüzde 0,25 bandını zorlamayı sürdürüyor ve bu politikanın sürdürülmesi yönünde getiri eğrisi kontrolü daha fazla zorlanabilir. Ayrıca yen de önceki müdahale seviyesi 146’larda gittiğinden aynı BOE gibi hem para birimini hem de tahvil getirilerini savunmak yönünde hareket etmek durumunda ve birinden birini seçmek zorunda da kalabilir. Ana oyun kurucu Fed olduğundan, genel ekonomik gidişatın da kötü olduğu bir ortamda tahvil faizlerinin düşük kalmasını sağlamak daha fazla operasyonel müdahale gerektiriyor.
İtalyan-Alman borç piyasası asimetrisi nezdinde ECB de bu zorlu denkleme dahil olabilecekken, Euro bölgesi için benchmark olacak yeni bir ortak bonodan bahsediliyor. Almanya’nın da bu ortak Eurobond’u desteklediği söylenmekte, ki birden fazla borçlanma piyasasını değil ağırlıklandırılmış ortak bir borçlanma piyasasını, dolayısıyla gösterge faiz oranını takip etmek daha dolay olduğundan ECB’nin de politika belirleme kriterleri olumlu etkilenebilir ve basitleşebilir. Ancak Almanya artık enerji krizinden dolayı bir ekonomik risk yüklenicisi, dolayısıyla bund piyasasına da bu noktada güvenli ve yüksek reytingli olarak bakmak çok mümkün olmayacaktır.
Türk varlıklarına bakacak olursak; Lira Eylül ayından itibaren dar bantta hareketini sürdürüyor. Cari işlemler dengesi ise onuncu ay üst üste açık verdi. Ağustos ayında cari açık 3,11 milyar dolar olarak gerçekleşti. Cari işlemler dengesi 2021 yılı Ağustos ayında 1,08 milyar dolar fazla olarak açıklanmıştı.
Türkiye, artan küresel borçlanma maliyetleri ve ülke kredi notundaki düşüşler nedeniyle Mart ayından bu yana ilk kez küresel tahvil piyasasına sukuk satışıyla çıkıyor. Ülke, sukuk olarak bilinen üç yıllık İslami borcun 2,5 milyar dolarlık satışını, yüzde 10’luk ilk fiyat konuşmasından yüzde 9,758 verim sağlayacak şekilde fiyatlandırdı. Senetlere olan talep, teklif edilen miktarın iki katından fazla olan 6,5 milyar dolardan fazla olmuştur.
Hazine ve Maliye Bakanlığı altı ayda bir yüzde 5,14 kupon ödemeli 5 yıllık tahvilde 7,67 milyar TL net satış yaptı. İhalede bileşik faiz yüzde 10.73 oldu. Tahvil için 9,93 milyar TL’lik teklif alındı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 5 yıllık sabit kuponlu tahviline ihale öncesi talep 19 milyar liraydı. Hazine’nin 7 yıl vadeli tahvil ihalesinde ise dönemsel faiz oranı yüzde 9,90 olarak kaydedildi. İhalede net satış 2,33 milyar TL olarak gerçekleşti.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, 11 milyar 484 milyon TL’lik 5 yıl vadeli sabit kira gelirli kira sertifikası ihraç etti. Bakanlığın internet sitesinde yayınlanan duyuruya göre, 11 milyar 484 milyon TL tutarındaki kira sertifikasının itfa tarihi 6 Ekim 2027 olarak belirlendi.
Kaynak:Tera Yatırım-Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı