Prof. Dr. Erkin Arıbal, biyopsi amacıyla cerrahi operasyon yapmanın eski bir yöntem olup çağ dışı kaldığını belirterek, “Meme biyopsisi iğne eşliğinde yapılmalı ancak ince iğne değil, kalın iğne denilen, tanı koydurucu küçük parçaların toplanabildiği biyopsiler memede ilk tanı yöntemi olmalıdır.” dedi.
Meme biyopsisinde hurafelere dikkat
Halk arasında ‘meme biyopsisi sonrası tümör başka dokulara yayılır’ şeklinde yanlış bir inanış olduğunu söyleyen Prof. Dr. Arıbal, aksine meme biyopsisinin yaklaşık 30 yıldır güvenle yapıldığını ve tedavinin biyopsiden alınan sonuca göre belirlendiğini söyledi.
Vakum biyopsi sırasında tümör de çıkarılabiliyor
Prof. Dr. Arıbal, vakum biyopsinin memede izlenen lezyonlara yönelik yapılan yeni bir biyopsi tekniği olduğuna değinerek, şunları kaydetti:
“İğne içine ardışık olarak vakum ile çekilen doku kesilip iğne içinden yine vakum yardımı ile dışarı alınır. Bu sayede 3 ile 5 santimetre ye kadar olan lezyonlar tümü ile örneklenebilmektedir. İyi huylu tümörlerde hem tanı koyucu hem de tedavi edici olmasına rağmen kötü huylu lezyonlarda lezyon tümü ile çıkarılsa da ardından küçük bir cerrahi müdahale ile bu bölgenin etrafının çıkarılması gerekir.”
Meme radyolojisinde önemli bir yenilik
Kontrastlı mamografi eşliğinde vakum biyopsinin, meme radyolojisinde önemli bir yenilik olduğunu vurgulayan Arıbal, “Hasta için konforlu ve pratik bir uygulamadır. Damardan iyotlu kontrast ilaç verilerek, mamografi veya ultrason gibi diğer teknikler ile görülemeyen sinsi kanser odakları görünür hale geldikten sonra, lezyonu vakum biyopsi ile örnekliyoruz. Meme MR eşliğinde biyopsi yerine kullanabilmekteyiz.” şeklinde konuştu.
Hibya Haber Ajansı