enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,2048
EURO
36,6861
ALTIN
2.955,08
BIST
9.626,56
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
12°C
İstanbul
12°C
Hafif Yağmurlu
Salı Çok Bulutlu
14°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
11°C
Perşembe Yağmurlu
8°C
Cuma Hafif Yağmurlu
10°C

Lohusa sendromuna dikkat

Lohusa sendromuna dikkat
08.08.2022 12:00
145
A+
A-

Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, “Lohusalık Sendromu” hakkında önemli bilgiler vererek bu sendromu yaşayan annelere uyarılarda bulundu.

Medicana Sivas Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, Lohusalık Sendromu ile ilgili yaptığı açıklamada, doğum yapan her kadının risk taşıdığını vurguladı.

Lohusalık sürecinde aile ve eşlerin anneye desteğinin önemli olduğuna ve doğum sonrası süreci takip eden ilk hafta içindeki olan süreye dendiğine dikkat çeken Salihoğlu, “Lohusalık döneminde hepimizin de bildiği gibi annelerimiz duygusal, biyolojik, fiziksel, toplumsal, psikolojik olarak değişiklikler yaşıyor. Anne doğumu takiben kendini mutsuz, karamsar, üzgün, hayattan zevk alamama, bebeğine yeterli sevgiyi hissedememe, dışarı çıkma isteğinde azalma, aşırı uyku hali ve aşırı iştah ya da tam tersine uykusuzluk, iştahsızlık çok sık görülebilir.’’ dedi.

Çalışan annelerde ve normal doğum yapanlarda daha sık görülüyor

Doğum yapan her 100 kadından 10-15’inde bu sendromun görülebileceğini dile getiren Salihoğlu, “Bu süreç çok önemlidir ve dikkatten kaçabilir. Bazen hastalarımız, kadınlarımız bu durumu gizledikleri için ya da çok farkına varamadıkları için ortaya çıkması da gecikebilir. Toplumda her doğum yapan kadında Lohusalık Sendromu görülme riski vardır.  Her 100 doğum yapan kadının 10-15 ‘inde de görülebilir. Aslında bu oranlar daha fazla ama kadınlar paylaşmadıkları için oranlar biraz daha düşükmüş gibi algılanıyor. Doğumu zor olan hastalarımızda, travmatik bir doğum yaşamışsa, prematüre bir doğum yaşamışsa, daha önce gebelik döneminde depresyon şikayeti varsa, ailesi ile ve eşiyle problemi olan hastalarımızda Lohusalık Sendromu risk altındadır. Daha önce gebelikte anksiyete ya da sosyo-ekonomik düzey olarak düşük seyreden hastalarımızda Lohusalık Sendromunu daha fazla görüyoruz. Aynı zamanda normal doğum yapanlarda sezaryen doğuma oranla yapılan çalışmalarda daha fazla Lohusalık Sendromunun görüldüğü belirtilmiştir. Çalışan annelerde de çalışmayan annelere oranla daha fazla görülüyor’’ şeklinde konuştu.

“Tedavisi olmayan bir hastalık değil”

Salihoğlu, bu süreçte annelerin bebeği reddetme, kötü davranma, beslememe durumunun olduğunu belirterek “Bazen Lohusalık Sendromunda anne şu şekilde hissediyor, bebeğini kucağına aldığında yeterli sevgi hissedemediğini söyleyen anneler oluyor. Ya da anne olamadım mı? diye düşünenler oluyor. Bebeği reddetme durumu oluyor. Bazen kötü davranma, emzirmeme, bakımını yapmama gibi tepkilerle karşılaşabiliyoruz. Bu süreçte anneler bebeğine gerçekten kötü davranma meyillin de olabiliyorlar. Bu süreçte mutlaka psikolojik ve psikiyatrik destek almalarını öneriyorum. Mutlaka eşiyle, hekimiyle, aile hekimiyle ya da kadın doğum hekimiyle mutlaka paylaşılmalı. Çünkü bunlar önlenemeyen şeyler değildir. Herkeste görülebilen bir durumdur. Tedavisi olmayan bir durum değildir. Genelde konuşarak ya da bazen psikolog desteği alarak da ortadan kaldırılabilir. Bazen psikoza kadar ilerleyebilir. O zamanda ilaç tedavisi ya da psikiyatrik destekte öneriyoruz mutlaka. Bu süreçte aileye ve eşe çok fazla destek düşüyor’’ ifadelerini kullandı.

“Kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok’’

Op. Dr. Salihoğlu, Lohusalık Sendromuna yakalanan annelerin egzersiz yapmalarını, yürüyüş yapmalarını ve eşleriyle vakit geçirmelerini önerdiğini ifade ederek, “  Bazen eşler eve yeni bir bebek gelmenin heyecanıyla bütün ilgi bebeğe kayabiliyor. Anne burada kendini değersiz, sevilmediğini, artık ikinci planda olduğunu hissedebiliyor. Bazen bu hissiyatta annelerimizi Lohusalık Sendromuna sokabiliyor. O yüzden ailede bebeğe bakımı açısından destek olup, eşler yeri geldiğinde mutlaka annelerimizle birlikte ayrıntılı vakit geçirmeliler. Annemize bu süreçte en önemli tavsiyem mutlaka kendisine vakit ayırmasını öneriyorum. Bolca dinlenmesini, uyku düzenini oturtmasını, ailesinden bebek için yardım almasını, eşiyle birlikte yalnız olarak dışarı çıkıp birlikte vakit geçirmelerini öneriyorum. Ya da annemizin arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmesini öneriyorum. Bolca egzersiz yapabilir, yürüyüş yapabilir, televizyon izleyebilir, sosyal medyada anne bloklarını takip edebilir. Hayatta her şey rol olduğu gibi annelikte bir roldür ve oynadıkça, öğrendikçe bizler öğreneceğiz. O yüzden kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok. Mutlaka önemli olan sevgi temeline dayalı, bebeğiyle birlikte vakit geçirerek bu süreci birlikte atlatabileceklerini düşünüyorum’’ diye konuştu.


Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.