Son yıllarda Çin’in kalkınmasıyla birlikte, bazı Batılı medya kuruluşları ve siyasetçiler, “Çin tehdidi” teorisi ve “Devlet güçlü olursa mutlaka hegemonya yoluna girer” teorileri uydurarak kışkırtma girişiminde bulundular. Ancak “Devlet güçlü olursa mutlaka hegemonya yoluna girer” teorisi, kaçınılamaz bir tarihi gelişim mi? Çin’in gerçekten hegemonyacılıktan başka bir gelişme seçeneği yok mu? Geçen 10 yıl içinde Çin ve güzergah ülkelerinin birlikte inşa ettiği “Kuşak ve Yol”, bu sorulara net cevap verdi.
Nitekim, “Devlet güçlü olursa mutlaka hegemonya yoluna girer” son 500 yıl içinde batılı ülkelerin kalkınması için tarihi bir mantık oldu. İspanya, Portekiz, Hollanda, İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya, eski Sovyetler Birliği ve ABD olmak üzere 9 ülke, güçlendikten sonra ya hegemonya uyguladı ya da hegemonya uygulamaya kalkıştı. Ancak batılı ülkelerin izlediği bu yol, Çin’in uygulamalarına ve geleceğine uymaz.
Bu yıl, Çin tarafının Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ni ortaya koymasının 10. yıldönümü. Geçen 10 yıl içinde ilgili tüm tarafların ortak çabaları sayesinde, “Kuşak ve Yol” uluslararası toplumdan yoğun destek alan bir küresel kamu ürünü ve küresel iş birliği platformu haline geldi. 150’den fazla ülke ve 30’den fazla uluslararası örgütün katıldığı bu inisiyatif kapsamında 200’den fazla iş birliği belgesi imzalandı. Çin, hegemonyacılık yapmak istese, Kuşak ve Yol İnisiyatifi, bu kadar geniş destek alabilir miydi ?
Geçen 10 yıl içinde “Kuşak ve Yol”, çağın ana eğilimine ayak uydurarak, küresel ortak gelişme hedefine kavuşmak için yoğun çaba harcadı. 2013-2022 döneminde Çin ve inisiyatifi ortaklaşa yürüten ülkeler arasındaki ithalat-ihracat hacmi yüzde 6.4 oranında ortalama yıllık artış hızı gerçekleştirerek, 19.1 trilyon ABD Doları’nı buldu. Çin’in bu ülkelerle yaptığı karşılıklı yatırım hacmi 380 milyar dolara ulaştı. Dünya Bankası, 2030 yılına kadar “Kuşak ve Yol”a ilişkin yatırımlar sayesinde, inisiyatifi ortaklaşa yürüten ülkelerde 7 milyon 600 bin insanın mutlak yoksulluktan kurtulacağını, 32 milyon insanın ise orta halli yoksulluktan kurtulacağını tahmin etti. Tüm bunlar, Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin dışa kapalı bir uygulama değil, dışa açık ve kapsayıcı bir girişim olduğunu kanıtladı. Çin’in öncülük ettiği “Kuşak ve Yol”, tüm dünyaya fırsatlar getiriyor.
Barış ve kalkınma, insanlığın ortak beklentisidir. Ancak, batılı ülkelerin kalkınmasından tamamen farklı olan Çin tarzı gelişme, asla ve asla hegemonya yoluna girmeyecek. Özellikle de diğer ülkelerle ortak kalkınma ve refah için yoğun çaba harcıyor. “Kuşak ve Yol”un zengin pratiği, Çin’in kendi şartlarına uyan bir modernizasyon yolunu buldu ve bu yolda kararlılıkla ilerliyor. Çin, barışçı gelişmeyi kendi stratejik seçeneği olarak belirleyerek, günümüzde dünya siyasetinin “balast taşı” ve dünya ekonomisinin motoru haline geldi ve bu, uluslararası toplumda genel kabul gören bir gerçektir.
Hibya Haber Ajansı