Çin’den gelen Küresel Medeniyet’i inşa etme çağrısı Türkiye’de de tartışılmaya devam ediyor. Metin yazarlığını gazeteci Gökhun Göçmen’in yaptığı, yönetmenliğini Burak Dıvarcı’nın üstlendiği ve Harici Yapım imzasını taşıyan belgesel “Büyük Değişimin Çağrısı: Modern Medeniyet” başlığı ile yayınlandı.
Uluslararası çapta yaşanan güç değişimi siyaset, teknoloji, askeri alanlarda olduğu kadar kavramlar üzerinde de etkili oluyor. Çok kutuplu dünya düzeninin konuşulduğu günlerde Çin’den gelen Küresel Medeniyet’i inşa etme çağrısı Türkiye’de de tartışılmaya devam ediyor. Metin yazarlığını gazeteci Gökhun Göçmen’in yaptığı, yönetmenliğini Burak Dıvarcı’nın üstlendiği ve Harici Yapım imzasını taşıyan belgesel “Büyük Değişimin Çağrısı: Modern Medeniyet” başlığı ile yayınlandı.
Prof. Dr. Emin Gürses ve gazeteci, yazar Ceyda Karan’ın yorumlarının yer aldığı belgesel Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Soğuk Savaş sonrası ortaya atılan “Medeniyetler Çatışmasının” zıddı olarak yorumlanıyor.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından ABD’li siyaset bilimci Francis Fukuyama, tarihin sonunun geldiğini iddia etmiş, Amerikan değerlerinin ve yönetim sisteminin küresel çapta tatbik edilebileceğini savunmuştu. Fukayama’nın hocası olarak bilinen siyaset bilimci Samuel Huntington ise ideolojiler arasındaki mücadelenin yerini medeniyetler arasındaki çatışmanın yer alacağını öne sürmüştü. Yıllar içinde Beyaz Saray’da da hissedilen bu düşünce yapısı ABD’nin farklı yönetim, ekonomik ve uygarlık modellerine yaklaşımını etkileyerek başta Orta Doğu olmak üzere çok sayıda bölgeye rejim ihraç çabalarını beraberinde getirdi.
FARKLI AMA EŞİT UYGARLIKLAR DÖNEMİ BAŞLAR MI?
ABD’nin “şok ve korku çağı” olarak adlandırılan askeri ve politik müdahaleleri devam ederken Çin’in yükselişi ise uluslararası çapta yeni söyleme kapı araladı. Çin lideri Xi Jinping’in Küresel Kalkınma ve Küresel Güvenlik inisiyatiflerinin ardından mart ayında duyurduğu Küresel Medeniyet İnisiyatifi belgeselde “yapbozun parçaları” olarak tanımlanıyor.
Çin lideri Xi Jinping Siyasi Partiler Danışma Konferansı’nda uluslararası durumun belirsizliği karşısında “Modernizme doğru yolda el ele verelim” başlıklı bir konuşma yapmış ve şu soruları gündeme taşımıştı:
“Kutuplaşma mı ortak refah mı?”
“Balık yakalamak için gölü kurutmak mı insanlığın doğa ile uyumu mu?”
“Başka ülkelerin modellerini kopyalamak mı yoksa kendi ulusal koşullarında bağımsız bir kalkınma yolu mu?”
Atatürk’ün ahenk çağı vurgusu ile bitiyor
Günümüzün meydan okumalarına işaret eden, modernleşme süreçlerinin ulusal koşullarla ilgili olduğu, kabaca taklit edilemeyeceği ve her uygarlığın farklı ama eşit olduğunda ısrar eden Pekin yönetiminin çağrısının özellikle gelişmekte olan ülkelerde yankılanması bekleniyor. Zira “Modernleşme=Batılılaşma” paradigmasını reddederek küresel dengeleri etkileyecek seviyede başarıya ulaşan Çin aynı zamanda Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere “geç kalmadıkları” mesajını verebilir.
“Büyük Değişimin Çağrısı: Modern Uygarlık” belgeselinde dikkat çeken bir başka vurgu ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yapılıyor. Cumhuriyetimizin kurucu lideri Atatürk’ün geleceğe dair öngörülerinin yer aldığı konuşmayı anımsatan belgesel şu ifadelerle son buluyor:
“ Ortak bir kaderi paylaşan insanlığın farklı renkleri kendi uygarlık beşiklerinde modernleşmenin yollarını arıyor. İnisiyatifin tartışılmayı hak ettiği bir diğer ülke ise Türkiye. Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün belirttiği üzere milletlerarası hiçbir renk, din, ırk farkı gözetmeyen bir ahenk ve iş birliği çağı gelecektir.”
Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu
Hibya Haber Ajansı