Güncel politika. Jackson Hole sempozyumundaki kritik oturumlar ve Cuma günkü Powell konuşması beklenirken, piyasalar Merkez bankası politikası kapsamında şahin bir duruşun sergilenmesini bekliyorlar. Bunun yanında, küresel resesyon etkilerinin dışlanamaması “işe yarayan ve enflasyonu düşürme yoluna sokan” bir sıkılaşma meydana gelirse, faiz artırımının da ilerleyen dönemde şu anki hızında olmayacağını düşünüyor. Eylül FOMC bu anlamda geleneksel bantların daha üzerinde faiz artışı içeren son toplantı olabileceği gibi, sonraki adımların da ekonomik faaliyet, işgücü piyasası ve enflasyon gelişmelerine bağlı olacağını hatırda tutmak gerekiyor.
Daha sıkı para politikası? Kapıda bekleyen resesyon, bunun ilan edilmemesi adına daha fazla sıkılaşma olmaması gerektiğini düşünen kampın düşüncelerine dayanak oluştururken; şahin görüşlüler halen Fed’in güncel doğrultusunda ilerlemesi gerektiğini düşünüyorlar. Bunlardan birisi, dün açıklama yapan ve Fed’in sıkılaşmasının devam etmesi gerektiğini söyleyen Kashkari. Fed beklentileri halen günden güne değişkenlik gösteriyor ve açıklanan her bir veri ve bunların ayrıntıları farklı sinyaller gönderiyorlar. Mesela, PMI verileri ekonomik aktivitede zayıflığa işaret ederken, konut verilerindeki yavaşlama faize duyarlı bir alan olması bakımından kritik. İşgücü piyasası üretime devam ederken, enflasyonun altında yatan nedenler manşetteki gerilemeye rağmen direkt politikadan etkilenen kalemlerde gidilmesi gereken daha çok yol olduğunu gösteriyor.
Küresel ekonomik belirsizlik faktörleri… Bu ortamda küresel ekonomiyi resesyona itekleyecek çok fazla ekonomik ve dışsal faktörler var. Sıralayacak olursak;
-Kontrolsüz enflasyon baskısı ve bireysellerde gelir aşınması
-Merkez bankalarının faiz artırımları
-Ukrayna ve Tayvan başta olmak üzere jeopolitik sorunların yansımaları
Bütün bunlar eşiğinde, özellikle küresel meta arzındaki kesiklik etkileri enflasyon tetikleyici olacağından stagflasyon resmi daha çok çizilen bir düzlemde. Ekonomideki negatif istatistikleri etkileyecek bu tip gelişmelerin olması sert inişe dair riskleri de artırıcı nitelikte olacaktır. Gelişmiş ülkelerin krize maruz kalma potansiyelleri kendi içlerinde farklılaşırken, agresif sıkılaştırmaya güvenme potansiyelleri de bu bağlamda birbirinden farklı olacaktır. Fed sağlam görünen işgücü piyasasından dolayı sıkılaştırmaya halen güvenip reel faizleri artırabilirken, Avrupa çok fazla şahin sürpriz yaratma potansiyeline sahip değil gözüküyor.
Sonuç? Beklenen bir resesyonu erkene alacak bir para politikası sıkılaştırması olmayacağını varsayacak olursak, 2022’nin sonlarından 2023’ün ilk evrelerini de içine alan dönem ekonomik sonuçları gözlemlemeye sahne olacaktır. Sıkılaşmanın kademeli yavaşlamasının önümüzdeki yılın hangi evresinde faiz indirimlerine dönüşeceğini de bu şekilde analiz edeceğiz. Bir anlamda, top Fedspeak’de olacak. Dolayısıyla faizlerin muhtemelen ya 50 ya da 75 bps artacağı Eylül’den sonraki adımlar faiz artırımlarının geleneksel bantlara daha yakınsayan aralıklarda olacağını ve doğal sınırlara yaklaşıldıkça da sıkılaşmanın hızının azalacağını gösteriyor. Powell’ın Cuma günü Jackson Hole’da ekonomik görünüme ilişkin açıklamaları Fed’in bu zamanlamayı nasıl kullanacağını da bir nevi gösteriyor olacaktır. Enflasyon konusu, halen açık uçlu bir doğrultuda seyretmemize neden oluyor.
Kaynak: Tera Yatırım- Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı