Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) grup toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Daha güzel bir Türkiye istiyoruz. Demokrasisi gelişmiş bir ülke istiyoruz. İnsan haklarına saygı istiyoruz. Düşünce özgürlüğü istiyoruz. Bugüne kadar bunlara hep yabancı kaldınız sevgili halkım. Düşüncenizi ifade ederken bile çekindiniz. Acaba başıma bir şey gelir mi diye kaygı içinde oldunuz. Ama artık Türkiye bu zincirlerini koparmak zorunda. Türkiye artık bu tablonun dışına çıkmak zorunda. Türkiye’yi bu tablonun dışına çıkartmaya herkesin huzurunda söz veriyorum.
Altı lider birlikteyiz. Demokrasi için bir araya geldik. Ülkemize huzur gelsin diye bir araya geldik. Toplumda kaynaşma olsun ama kamplaşma olmasın diye bir araya geldi. Kadın erkek ayrımı olmasın diye bir araya geldik. Kucaklaştık. Geçmişin acılarını sarmaya çalıştık. Helalleşme dedik kucaklaşma dedik adalet dedik. Bütün bunları dillendiriyoruz ve dillendirmeye de devam edeceğiz. Demokrasi kadar güzel bir şey yok. Demokrasilerde medya özgür olacak. Artık havuz medyası diye bir medya olmayacak. Saray tarafından beslenen bir medya olmayacak ama o medya da özgürce bizi eleştirebilecek. O olanağı tümüyle onlara sağlayacağız. Çünkü şuna inanıyoruz. Bir politikacının alkıştan çok sağlıklı ve tutarlı eleştiriye ihtiyacı vardır. Yanlışımız varsa sağ duyulu insanlar yanlışımızı bize söyleyebilmeli eksiğimizi bize söyleyebilmeli.
Demokrasi dediğiniz budur. Akıl akıldan üstündür demokrasinin temel felsefesi de bunun üzerine inşa edilmiştir.
Devleti bir adama teslim etmek o devleti o ülkeyi bir felakete sürükler. Geldiğimiz tablo budur. Ve bu tablodan Türkiye’yi çekip çıkartmak istiyoruz. Rüşvet alanlar var. Devlette liyakati yok ettiler. Rüşvetçilerden uyuşturucu baronlarından uyuşturucu çetelerinden bu ülkeyi 2023’de seçimlerinden sonra temizleyeceğiz.
Gençlerimiz sınava girdikten sonra dayım var mı torpilim var mı arayışına girmeyecek. Torpil denen hak yenen bir kuralı bir düşünceyi tamamen değiştireceğiz. Yeni bir Türkiye’yi güzel bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz. Altı partiyiz doğru aştı ayrı partiyiz doğru ama demokrasi konusunda aynı temel felsefeden hareket ediyoruz. Neyi nasıl yapacağımızı bugünden oturuyoruz çalışıyoruz. Sadece liderler değil onların altında ekipler çalışıyor. Güzel şeyler yapacağız güzel şeyleri hayata geçireceğiz.
Biz terörün olmadığı bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Terör dolayısıyla çok ağır bedeller ödendi. Masum çocuklarımız kadınlar kızlar hayatlarını kaybettiler. Türkiye’yi buradan çıkartacağız. Demokrasinin olduğu düşüncelerin özgürce ifade edildiği ama terörün sıfırlandığı bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Ve biz bütün komşularımızla barış içerisinde yaşayacağız. Hiç kimseyi hiçbir komşumuzu düşman olarak görmeyeceğiz. Türkiye bölgesinin en güçlü ülkesi olacak en kısa sürede göreceksiniz. Bunu sadece türkiye değil dünya da görecek tanık olacak. Biz yine bütün mazlum milletlere örnek olan bir ülke olmaya devam edeceğiz.
Allah nasip eder halkın oylarıyla iktidar olduğumuz ida halktan toplanan her kusuş verginin hesabını millete vermeyi şerefli ve onurlu bir görev olarak üstleneceğiz böyle kabul edeceğiz. Gençlerle sohbetlerimde söylüyorum sizler vergi ödüyorsunuz ama ödediğiniz verginin hesabını sormuyorsunuz sormadığınız için demokrasi gelişmiyor. Demokrasinin gelişmesinin temel sözcüğü temel faktörü benden toplanan vergiler nereye harcandı bunu sormaktır. Bunun sorulmadığı yerde demokrasi gelişmez. Bizim iktidarımızda bu soru sorulmasa dahi biz kuruşu kuruşuna her harcamanın hesabını bu millete vereceğiz. Milletimiz de görecek.
Ve bu ülkenin hapishanelerinde haksız yere yatanlar var. Osman Kavala haksız yere yatıyor, Selahattin Demirtaş haksız yere yatıyor, Mücella Yapıcı haksız yere yatıyor, Çiğdem Utku, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, tayfun kahraman haksız yere yatıyor bunlar. Adaleti savunmazsanız siyaset yapmanızın mantığı yoktur. Her haksızlığa larşı itirazımızı yapacağız. Geçen gazetelere bakarken bir annenin kanser olan 6 yaşındaki Yusuf’a sarıldığını gördüm içim cız etti. Anne hapiste Yusuf altı yaşında kanser ölümle pençeleşiyor anne diye sayıklıyor ve bu anne evladından ayrı. Bu adalet midir Allah aşkına bu Adalet midir? İl başkanımız Canan Hanımı aradım git aileyi bul dedim bir ihtiyaçları var mı sor dedim. Hangi gerekçe ile bir anneyi 6 yaşında bir evlattan ayırabilirsiniz? Değerli arkadaşlarım siz unutabilirsiniz ama ben unutmadım 15 temmuzdan sonra yeni doğum yapmış bir kadın öğretmeni karakola almışlardı. Ben bu çocuğun anne sütüne ihtiyacı var ve bu çocuğun anneye teslim edilmesi gerektiğini söyledim. Kıyamet koptu beni teröristlere destek vermekle suçladılar. O masum çocuğun günahı ne Allah aşkına bunun kavgasını verdim ve sonunda benim dediğimi yaptılar. Çocuğu götürüp anneye teslim ettiler. Hepimiz insanız ya insanlıktan çıkmak nedir biliyor musunuz? Vicdan var erdem var adalet denen bir kavram var. Halkıma söz veriyorum bütün bu haksızlıklar son bulacak. Bu ülkeye adaleti getireceğiz.
Bu ülkenin başkentinde bir suikast gerçekleşti Sinan Ateş. Genç bir babayı öldürdüler. Ülkücü hareketin en değerli isimlerinden birisiydi, akademisyendi, milliyetçiydi, inançlıydı, Atatürkçüydü, iki kız çocuğunun babasıydı ve değerli bir eşi vardı. Ve bunu Ankara’nın göbeğinde katlettiler. Ailesi talep etti diye konu siyasallaşmasın diye sabırla susuyoruz. Sabırla sonucu bekliyoruz. Tabii ki bize de bilgiler akıyor biz bunun farkındayız. Bu işten ne kadar pis kokuların geldiğinin de farkındayız. Görevliler işini yapsın diye sesimizi çıkartmıyoruz. Bu ülkenin namuslu polisleri işini yapsın diye sesimizi çıkartmıyoruz. Saraydan ses yok. Kendi evladına dahi sahip çıkamıyor. Bu cinayeti görmezden gelemezler susarak bu işi geçiştiremezler biz buna chp olarak izin vermeyeceğiz gerçek aydınlanıncaya kadar.
İstanbul seçimleri yapıldı gayet güzel seçimleri sayın İmamoğlu gayet güzel. Arkadan itirazlar geldi ama kendileri bir şey yapamıyorlar yüksek seçim kurulu üzerinden bir kumpas çevirdiler. Yüksek seçim kurulu üyeleri toplandı aynı zarfın içerisine konan oylardan 3’ü doğrudur biri yanlıştır. Dünya tarihinde görülmemiş bir şeydir. İkinci seçim yapıldı. 13 binlik fark 800 bine çıktı çünkü ben bu milletin vicdanına ferasetine güveniyorum. Haksızlığa karşı tahammüle edemiyor bu millet. İstanbul’u vermemek için direndiler. Birinci kumpas; Ekrem Bey birisine ya da yüksek seçim kurulu üyelerini hakaret etmiş diye savcı bir iddianame hazırladı. Açıkça söylendi zaten muhatabı olan bizim fotoroman dediğimiz kişi muhatabı Süleyman. Gitti dosya namuslu bir hakimin önüne gitti fakat bu hakimi değiştirdiler. Aldılar samsuna sürdüler. Bugün öğlenden sonra söyledim grup başkan vekillerimiz ve milletvekillerimiz Adalet Bakanlığına gidecekler samsuna giden hakimin iddiaları konusunda soruşturma açılmasını istiyoruz. Eğer soruşturma açılmazsa adalet bakanı da bu kumpasın içerisindedir. Çünkü gerçekleri bilmeye sadece benim değil 85 milyonun hakkı var.
İkinci kumpas; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde teröristler ve terörle iltisaklı kişiler çalışıyormuş. Bunun üzerine İBB başkanlığı doğal olarak bir yazı yazıyor böyle bir iddia var siz içişleri bakanısınız dolayısıyla sizin istihbarat örgütlerini var böyle kişiler varsa bize bildirin biz gereğini yapalım. Size cevap vermeyiz deniyor. Hem suçlayacaksın bana bildir dediği zaman da ben bildirmiyorum diyeceksin. İBB de diyor ki o zaman arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması yapın ve bize bildirin o zaman. İçişleri bir yazı yazıyor. Bizim büyükşehir belediye başkanımız Ekrem Bey suçlanıyor. Tam bir kumpas.”
Hibya Haber Ajansı