enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
9°C
İstanbul
9°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Çok Bulutlu
11°C
Salı Az Bulutlu
12°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
13°C

Kazalarda en büyük faktör ‘sürüş yorgunluğu’

Kazalarda en büyük faktör ‘sürüş yorgunluğu’
24.08.2022 13:00
122
A+
A-

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, trafik kazalarında iş sağlığı ve güvenliğinin önemine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Trafik kazalarında genellikle araç sürücülerinin kusurlu olup olmadıklarının konuşulduğunu belirterek araçların bağlı olduğu firmaların kazaların meydana gelmesindeki rollerinin de tartışılması gerektiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, şunları anlattı:

“Bugüne kadar olaylara sadece sürücü (çalışan) açısından yaklaşıldığı için sonuç alınamamaktadır. Çok büyük oranda yük taşıması yapan firmalarda ve otobüs firmalarında yol trafik güvenliği yönetimi uygulanmalıdır. Trafik kazalarının önlenmesi, trafik kazalarından kaynaklı insan ölümlerinin, yaralanmalarının oluşmaması, manevi ve maddi kayıpların olmaması için yapılan bütünsel çalışmalardır.

Trafik kazasına sebep olan kök sebebin bulunması için tüm bu unsurları değerlendirebilecek yetkinlikte ve uzmanlıkta bir ekip tarafından kaza araştırması ve kök sebep analizi yapılması şarttır. Ancak bu şekilde kazaların önlenmesi sağlanabileceği gibi, bütüncül yaklaşım ile sistemin tamamında yapılması gereken iyileştirmelerin belirlenmesi mümkün olacaktır.

Özellikle ticari araç kullanan ve bir firmaya bağlı çalışan sürücülerin yasal tabiri ile şoförlerin trafik kazalarının faili değil mağduru olarak ele alınması gerekiyor. Yol şartları, hava koşulları, sürücü, sürücülerin hizmet verdiği firmanın yol trafik güvenliği yönetim sistemi, ülkenin trafik mevzuatı ve bu mevzuatı uygulama sistemi ana kapsamlarının her biri detaylı olarak incelenmelidir. Araçların şehirler arası yollarda uyulması gereken hız sınırına uymaları, tırlarda takometre ve GPS cihazı bulundurulmalıdır.”

İşverenlerin trafik kazalarına sebep olabilecek tüm konularda fonksiyonel süreçler oluşturması gerektiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Örneğin sürücü ile ilgili konularda sürücü yetkinlik değerlendirme ve işe alım süreçlerinde trafik kuralları bilgisi, araç kullanma yeterliliği, sağlık durumu, geçmiş trafik cezaları gibi bilgilere sahip olunması gereklidir. Sürücü oryantasyon programının varlığı ve yeterliliği, ödül- ceza uygulamaları, iş güvenliği eğitimlerinin varlığı ve yeterliliği,  periyodik olarak alması gereken güvenli sürüş eğitimlerinin alınması, yasal sürüş, çalışma, dinlenme sürelerine uyumun takibi, sürüşü olumsuz etkileyecek sağlık bozulmalarının takibikullandığı karayolu taşıtı ile ilgili tüm bilgilendirmelerin yapılması,  sürekli iyileşme için periyodik geribildirim yapılması gibi kritik konular titizlikle değerlendirilmelidir.

Mardin de ilk kaza olduktan sonra ikinci TIR çarpması ile ölü ve yaralı sayısının arttı. Bu ise yardıma gelen 112 ekiplerinin yol güvenliğini oluşturmadan yardıma başladıklarını gösteriyor. Bu hayati yanlış olmuştur. Bu konuda bu ekiplere sürekli olarak nasıl hareket etmeleri gerektiği eğitim ve tatbikatları verilmelidir. Kaza bölgesinde izleyici olarak bulunmak çok yanlıştır. Burada olduğu gibi vefat veya kişinin ömür boyu engelli olarak kalmasına sebep olabilir. Bundan acilen toplum olarak vazgeçmeliyiz.

Trafik kazalarında en büyük nedenlerden birinin sürücünün yorgun ve uykusuz araç kullanılması. Sık sık gerçekleşen yolcu otobüsü kazalarında, şoförlerin dinlendirilmeden çalışmaya zorlanmasının önemli bir payı olduğu biliniyor.” dedi.

Günümüze kadar babadan oğula geçen şoförlük mesleğinin, ailelerin çocukların bu işi yaptırmak istememeleri sebebiyle tüm sektörlerde şoför bulma zorluklarına sebep olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Şoför arzındaki bu daralma, firmaların işe aldıkları şoförlere, tatmin edici ekonomik şartlar sağlayamamaları sebebiyle firmaların direkt ve dolaylı maliyetleri arttığı gibi yetersiz sayıda şoför ile sürdürmeye çalıştıkları operasyonel faaliyetler, yasal sürüş sürelerine uyumsuzluk,  gece sürüşlerinin artması gibi sebeplerle trafik kazaları artmaktadır. Ayrıca kronik yorgunluk, kronik uykusuzluk, aile ile yeterli ve kaliteli vakit geçirememek gibi sebepler ile çalışan memnuniyetsizliği, trafik kazası ve cezası sayılarının artması gibi olumsuz sonuçlara sebep olmaktadır.

Özellikle tarım sezonunda, memleketlerinde tarlası, bahçesi olan şoförlerin dönemsel olarak da olsa şoförlük mesleklerinden daha çok para kazandıklarından işi bırakıp ve tarımsal faaliyetlere giriyorlar. Şoför arzındaki bu azalma ve kaliteli şoför azlığı firmaların tüm olumsuz koşulları ve olumsuz neticelerini kabul ederek, hiçbir değerlendirmeye tabi tutmadan sadece yasal belgelere sahip şoförleri işe almalarına ve şoförlerin çeşitli şartlarını kabul etmelerine sebep olmaktadır. Şoförün yasal yeterlilikleri, yasal çalışma süreleri, çalışma şartları, sağlık durumları ve kontrolleri, psikolojik durumları, sosyal hayattaki pozisyonları, beslenme alışkanlıkları, meslek hastalıkları gibi çok önemli konular maalesef ikinci planda kalıyor.

Ülkemizde ağır vasıta ile yük ve yolcu taşımacılığı yapan sürücülerin trafik kazalarına karışmalarındaki en önemli faktörlerden biri de sürüş yorgunluğu ve uykusuzluk oluyor. Tek başına bu alanda yapılacak çalışmalara ihtiyaç vardır. Mola vermeksizin uzun süre araç kullanan sürücüler, gece, öğleden sonra ve normalde uyuduğu saatlerde araç kullanan sürücüler, uyku yapan ilaçlar ya da alkol alan sürücüler, yalnız araç kullanan sürücüler, uzun ve sıkıcı yollarda araç kullanan sürücüler, sık yolculuk yapan sürücüler, uykusu bozulmuş ve yorgun sürücüler uyku ilişkili kazalar açısından en çok risk altında olan sürücülerdir.” dedi.

Uykusuzluğun optimum tepki zamanlarını azaltmakta ve orta derecede uykulu kişilerde performansı azaltarak tehlike anında zamanında durabilmelerini engellediğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Tepki zamanındaki çok hafif yavaşlamalar ise özellikle yüksek hızlarda kaza riskleri üzerinde derin bir etki yaratabilmektedir. Uyku ihtiyacı olan kişi direksiyonda daha çabuk yorulmakta, zamanla dikkati azalmakta ve direksiyon başında uyuya kalarak kazaya neden olabilmektedir.

Sürücü yorgunluğunun, kamyon sürücüleri için özel bir problem. Yapılan bir çalışmada tüm ölümcül kazaların %20’sinin ve kamyonların karıştığı yaralanmalı kazaların %10’unun gece yarısı ile sabah saat 6:00 arasında sürücü yorgunluğunun zirve yaptığı saatlerde meydana geldiğini ortaya konulmuştur. Kamyon sürücüsü yorgunluğunun tüm kamyon kazalarında %30 ila %40 arasında bir etkisi vardır. Birçok çalışma, genç erkek sürücülerin (30 yaş altı) uyku nedenli kazaya karışma risklerinin daha fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Uyku nedenli kazalara karışan sürücülerin yaklaşık yarısının 30 yaş altı erkek sürücüler (21-25 yaş arası pik noktası) olduğunu ortaya koymuştur.” dedi.

Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.