Asgari ücret görüşmelerine bu hafta tekrar başlandığını ve şu anki asgari ücret miktarını hatırlatan Karamollaoğlu, “Şu an net asgari ücret; 8 bin 500 lira. Türk-İş’in yıllardır düzenli olarak açıkladığı ve son olarak Mayıs ayı için paylaştıkları verilerde; açlık sınırı, 10 bin 360 liraya, yoksulluk sınırı, 33 bin 750 liraya, bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise; 13 bin 440 liraya yükselmiş durumda. 2023’ün başında “tarihi rakam” olarak duyurulan ve 455 dolara tekabül eden asgari ücret, şimdilerde 360 dolar seviyelerine kadar indi. Milyonlarca insanımızın cebinden bu 100 doları kimler aldı, sorumluları kimlerdir? Bugünkü kurla, sadece yeniden yıl başındaki 455 Dolar seviyelerini bulabilmek için net asgari ücretin 11 bin lira civarında olması gerekir. 6 ay önceki rakamı, 6 ay sonra yeniden vadetmek; büyük bir müjde midir, büyük bir başarısızlık mı?” diye konuştu.
“Bir 5 yıl daha “aynı tas, aynı hamam” gitmez, gidemez! Ücretleri yukarıda birbirine yakınlaştırmak gerek, aşağılarda değil.” diyen Karamollaoğlu, şöyle devam etti:
“İşçi ve memur maaşlarını asgari ücretin ve açlık sınırının biraz üzerinde, asgari ücreti de sürekli olarak açlık sınırında, hatta altında tutmak insanımızın derdine derman olmaz! Her zaman söylediğimiz gibi, 5-10 yıllık bir hedef koyup, asgari ücreti kademe kademe açlık sınırından yoksulluk sınırına çıkarmak gerekir. Ayrıca alım gücünü arttıracak tedbirler alınmadığı takdirde, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da belirlenecek her yeni ücret, 6 ay bile gitmeyecek; 2-3 ay içerisinde eriyecektir. Büyükşehirlerde ortalama bir evin kirası 10-20 bin lira arasında, diğer şehirlerimizde ise 5-10 bin lira arasında değişiyor. Hal böyleyken, bugün asgari ücrette 10-12 bin liralar, işçi ve memur maaşlarında da 20-25 bin liralar konuşuluyorsa; bir şeyler epey ters gidiyor demektir.”
İsveç Yüksek Mahkemesinin aldığı karara tepki gösteren Karamollaoğlu, “Bu Avrupalılarda ahlaki ve manevi değer kavramı yok desek, zannederim haksızlık yapmış olmayız. Daha önce birileri Kur’an’ı Kerim’i yakmaya teşebbüs etmişti, İsveç polisi de buna engel oldu; bir inanca hakaret edildiğinden dolayı değil, toplumda kargaşa çıkar diye buna karşı bir tedbir aldılar. Kur’an-ı Kerim yakılmasını yasakladı ama Yüksek Mahkeme dün bu kararı iptal etti. Şimdi İsveç’in NATO’ya dahil edilip edilmemesi gündemde. Sözde birtakım adımlar attıkları için ülkemiz yumuşak bir temayül içine girdi gibi görünüyor. Aldıkları bu son karar değişmeden İsveç’in, NATO kapsamında bir görev almasına biz izin vermemeliyiz, kesinlikle buna rıza göstermemeliyiz. Kimse bundan bahsetmiyor, özellikle iktidar yanlısı medyaya bir bakın; böyle bir haber yok, sanki böyle bir şey olmamış gibi! Biz buna rıza gösteremeyiz.” ifadelerini kullandı.
Karamollaoğlu, 15 Haziran'ın D-8’in 26. kuruluş yıl dönümü olduğundan bahsederek, “Merhum liderimiz Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın önderliğinde, 15 Haziran 1997 tarihinde Bangladeş, Mısır, İran, Malezya, Nijerya, Pakistan, Endonezya ve Türkiye’nin devlet/hükümet başkanları İstanbul’da bu tarihi anlaşmaya imza atmışlardı. Tüm zorluklara rağmen; Erbakan Hocamızın gayretli çalışmaları, bu birlikteliği mümkün kılmıştır. Ne yazık ki bugün hem ülkemiz hem İslam alemi hem de yeryüzünün tamamı bu vizyon ve kararlılıktan yoksundur ve bunun acısını çekmektedir. “Yeni bir Dünya” ideali herkes tarafından sözde dile getirilmekte; ancak bunun için somut adımlar atılmamaktadır. İşte D-8, bu arayışa bundan tam 26 yıl önce verilmiş samimi bir cevaptır. D-8 organizasyonu, sahip olduğu nüfusu, doğal kaynakları, potansiyel ticaret hacmi, siyasi, askeri ve diğer tüm alanlarda iş birliği imkanlarıyla büyük bir güç imkanıdır. İhmal edilişine rağmen; D-8'ler, sahip olduğu ekonomik ve stratejik potansiyelle bugünkü mevcut kötü gidişata son verebilecek en önemli oluşumlardan birisidir. Zira D-8, İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan sonra, İslam dünyasının somut olarak ortaya koyduğu tek küresel organizasyondur.” dedi.
Hibya Haber Ajansı