Karamollaoğlu: “Cumhur İttifakının yönetim tarzı, ülkemizi yorgun düşürüyor”

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin haftalık basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Karamollaoğlu, partisinin haftalık basın toplantısındaki konuşmasında, muharrem ayına girilmesi ile ilgili “Bugün 11 Ağustos Perşembe. Muharrem ayının içerisindeyiz. Geçtiğimiz Pazartesi günü 10 Muharrem’i idrak ettik. 10 Muharrem, asırlardır yüreğimizde Kerbela’nın hüznünü yaşadığımız bir gün. 10 Muharrem, adaletsizliğe, zulme ve haksızlığa karşı çıkışın zirvesidir. Asırlardır bu günde, Peygamber Efendimiz(sav)’in torunu Hz. Hüseyin Efendimizi ve Kerbela şehitlerini hüzünle yad ediyoruz.” ifadesinde bulundu.

Kerbela, tüm Müslümanların ortak acısıdır

Kerbela’nın verdiği söze sadık kalmak için kararlı duruşun ve dünyevî hırslarına yenik düşenlerin sergilediği zulme karşı hak ve hakikat adına karşı çıkışın sembolü olduğuna değinen Karamollaoğlu, “Selam olsun Hz. Hüseyin Efendimize, selâm olsun Kerbela şehitlerine ve selâm olsun dünden bugüne zulmün karşısında dimdik duran yiğit ve cesur insanlara. Selam olsun, bugün ülkemizi karıştırmak için tezgahlanan senaryoların farkında olanlara ve provokasyonlara karşı uyanık olanlara. Bir kez daha muharrem ayının, ülkemize ve İslam alemine hayırlar getirmesini temenni ediyor, Hz. Hüseyin Efendimizi ve Kerbela şehitlerini hüzünle, rahmetle yâd ediyorum.” şeklinde konuştu.

2023 yılı ve seçimlere az kaldığını vurgulayan Karamollaoğlu, “İktidarın 2022 yılı için vermiş olduğu vaatler yerine getirilmedi, aksine 2022 yılı, 2021’i ve daha önceki yılları ziyadesiyle aratır hale geldi. Ve öyle görülüyor ki; “2023 hedefleri” ise birer iddia ve boş vaat olmaktan öteye geçemeyecek. Hem 20 yıllık performansları hem de bugün karşı karşıya kaldığımız tablo, 2023’ün; iktidarın, bitiş çizgisine kendisini zar zor attığı bir yıl olarak hatırlanacağına işaret etmektedir.” ifadesini kullandı.

“Ariel Şaron’un Şimon Peres’ten, Netanyahu’nun da Herzog’tan bir farkı yok”

Karamollaoğlu, açıklamasında “2023’te ayakta kalabilmek için bu iktidarın ‘İsrail ile normalleşme’ olarak takdim ettiği “anormal” süreç ise hepimizin malumu. Katil İsrail, alçakça saldırılarına devam ediyor. Son saldırılarda; sivil ve masum insanları, kadınları, 5 yaşındaki çocukları dahi katlettiler! Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. İktidara sormak istiyorum: Bu alçaklarla mı normalleşeceksiniz? Bu katillerle mi normalleşeceksiniz? Gördünüz mü âlâ-yı vâlâ ile karşıladığınız tıyneti bozukların son tavırlarını? Ariel Şaron’un Şimon Peres’ten, Netanyahu’nun da Herzog’tan hiçbir farkı yok!

Karamollaoğlu, şöyle devam etti:

 “Biz, “İsrail, ancak güçten anlar.” diyorduk! Biz, “İsrail ile normalleşme Filistinli mazlumlarla anormalleşmedir.”  demedik mi? Erbakan Hocamız, yıllarca “Büyük Ortadoğu Projesi’nin, aslında Büyük İsrail Projesi olduğunu” ve bu projenin ayrıntılarını tek tek anlatmadı mı?”

“İsrail’le örtünen çıplak kalır”

Filistin meselesinin, insanlığın mihenk taşı olduğunu belirten Karamollaoğlu, “Bir Filistin atasözü şöyle der; ‘İsrail’le örtünen çıplak kalır.’ Ne zaman anlayacaksınız bunu? Ukrayna’da ayağa kalkan uluslararası kurum ve kuruluşlar neden Filistin’de kılını bile kıpırdatmaz? En ufak bir meselede ses yükselten dünya kamuoyu neden bu konuda “dilsiz şeytan” kesilir? İsrail ile normalleşmek için sıraya dizilen İslam ülkelerinin liderleri, Filistin’e yağan bombaları görmemek için uyuyormuş numarası yapmaya daha ne kadar devam edebilecekler? Filistin meselesi, bir insanın vicdanının, samimiyetinin ve insanlığının test edildiği alandır. Filistin davası, her Müslümanın önünde bir sınav kağıdıdır. Bu sınavda sınıfta kalan, diğer tüm derslerinden geçse bile hiçbir anlam ve kıymeti yoktur.” şeklinde konuştu.

Cumhur İttifakının yönetim tarzı ülkemizi yorgun düşürüyor

Ülkemizde yaşanan gelişmelere ve problemlere değinen Karamollaoğlu, “Erdoğan iktidarının ve Cumhur İttifakı’nın yönetim tarzının ülkemizi yorgun düşürdüğünü görüyoruz. Keyfiyetin esas alındığı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Erdoğan iktidarının nobranlığı ile birleşince Türkiye, sorunlar yumağının içine düştü. Bu sorunlar, ortak akıl ve istişare, güçlü kurumlar ve liyakat sahibi insanları ile çözülebilecekken; ne yazık ki bir kişinin ısrarı ve inatlaşması sebebiyle içinden çıkılmaz bir hale geldi. Sorunlar çözülemiyor çünkü; ekonomi yönetimi yorgun, kurumlar yorgun, bürokrasi yorgun, iktidar ortakları yorgun, daha da önemlisi Cumhurbaşkanı hepsinden daha yorgun.” dedi.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre; dünya gıda fiyatları endeksi son günlerde düşüşe geçtiğini aktaran Karamollaoğlu, “Yorgun düştüğü için sorun çözme yeteneğini kaybetmiş bu iktidar yüzünden, dünyanın geri kalanına göre daha fazla bedel ödüyoruz.” ifadesini kullandı.

Krizlere karşı bünyesi zayıflamış bir ülke haline geldik

Türkiye’deki gıda fiyatlarının aksi yönde yükseldiğini söyleyen Karamollaoğlu, “TÜİK verilerine göre dahi bizdeki artışlarla, her ay dünya ortalamasının çok üstüne çıktık. Savaş nedeniyle yükseldiği söylenen enerji fiyatlarında da durum farklı değil. Türkiye enerji enflasyonunda %172 ile zirvede… Türkiye, 2. sıradaki Estonya’yı (%88) neredeyse 2’ye katlıyor. Enerji enflasyonu Yunanistan’da %57.4, Almanya’da %38.3.Dünyadaki küresel problemler elbette ülkemizi etkiler, bundan kaçmak mümkün değil; ancak buna karşı tedbir almak ve bunun üstesinden gelmek elbette mümkün. Liyakat ve ehliyetin, istişarenin, güçlü kurumların, üretime dönük ekonominin, dengeli ve yaygın büyümenin olduğu bir ülkede hiçbir küresel kriz bu denli büyük bir hasara yol açmaz.” ifadesine yer verdi.

Adaletsizliğe yol açan hangi küresel sorun var?

Karamollaoğlu, açıklamasında “Ekonomi noktasında küresel sorunları örnek veren iktidar, acaba adil olmak için hangi küresel sorunun bitmesini bekliyor? Hakikaten merak ediyoruz. Daha geçtiğimiz hafta binlerce memur işten atıldı. Beraat ettiği halde işine dönmeyi bekleyen on binlerce memur var. Eğitimi yazboz tahtasına çevirirken hangi küresel sorunun etkisinde kaldınız? Hastane önündeki kuyrukları bitirmekle övündüğünüz sağlık sistemini e-nabızdan aylar sonrasına randevu verecek hale getirirken hangi küresel sorunların etkisinde kaldınız? İfade hürriyetinde, basın hürriyetinde, hukukun üstünlüğü endeksinde, yolsuzluk endeksinde ülkemizi en kötü ülkeler arasında gösterecek hale getirirken hangi küresel sorunlar vardı? Peki bugün, hangi küresel sorunlar var ki; bir türlü toplumla barışmak, kutuplaştırmayı sona erdirmek için bir adım bile atamıyorsunuz? Toplumun her kesimine çatık kaşlar ve sert sözlerle hitap ederken, hangi küresel gelişmeleri dikkate alarak davranıyorsunuz? Herhalde sinirleri bozuk, başka türlü anlamak mümkün değil.

Nüfus artarken ekilen tarım alanı azalıyor

Karamollaoğlu, açıklamasında tarım ve hayvancılığa da yer vererek, “Türkiye nüfusuna her yıl birkaç milyon kişi eklenmektedir. Ayrıca bu nüfus içinde gözükmeyen milyonlarca sığınmacı/mülteci söz konusudur. Artan bu nüfusa rağmen, yanlış tarım politikalarının sonucunda ekilen tarım alanlarındaki düşüş, pek çok temel gıda ürününde bugün yaşanan dışa bağımlılığı artırmaktadır. Bakınız; 2001 yılında 65,2 milyon olan Türkiye nüfusu 2021 yılı sonunda 84,1 milyona yükselmiştir. Buna en iyimser tahminle 3-4 milyon sığınmacı ve mülteciyi de eklersek, aslında Türkiye’de 88, belki 90 milyonluk bir nüfus yaşamaktadır.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin, yanlış tarım politikaları sonucunda gıda arz güvenliği ile karşı karşıya bırakıldığını vurgulayan Karamollaoğlu, “2001 yılından bu yana Türkiye nüfusunun kabaca %35 civarında arttığını, buna karşılık kişi başına ekilen alanların ise %30,7 azaldığını görüyoruz. Buna karşı iktidarın  tedbir almamasını anlamak mümkün değil! Buna ek olarak, tarım alanlarının betonlaşması ve çiftçinin toprağına küsmesi sonucu Türkiye, temel gıda maddelerinde bile dışa bağımlı hale gelmeye başlamıştır.” dedi.

Çiftçi: Üvey evlat

Çiftçinin girdi maliyetlerinin arttığı bir ortamda, gıda ürünlerinin önümüzdeki dönemde daha da artmasının kaçınılmaz olduğuna değinen Karamollaoğlu, “Mayıs 2021-Mayıs 2022 döneminde çiftçinin en büyük girdileri olan mazottaki fiyat artışı %225, gübrede fiyat artışı %236’dır. Peki, artan mazot, gübre, ilaç, tohum ve diğer maliyetlerine rağmen; çiftçiye hak ettiği destek veriliyor mu? Ne yazık ki hayır! Kur korumalı mevduat nedeniyle bütçe kaynakları sermaye sahiplerine oluk oluk aktarılırken ve bu alandaki vergi teşvikleri sürekli uzatılırken; çiftçi üvey evlat muamelesi görüyor. Tarım Kanunu; “tarıma yapılacak destek tutarı milli gelirin %1’inden az olamaz” amir hükmünü içeriyor.” ifadelerine yer verdi.

İktidarın, çıkardığı kanunun emrettiği tutarın yarısını bile vermediğini söyleyen Karamollaoğlu, “Tarım Kanunu, tarıma bütçeden yapılacak desteğin milli gelirin %1’inden aza olamayacağını emrediyor. Buna karşılık iktidar, Tarım Kanununun yürürlüğe girdiği 2006 yılından bu yana hiçbir yılda çiftçiye kanunla verilmesi zorunlu kılınan tutarda desteği vermedi. Yani çiftçiyi üvey evlat olarak gören anlayış, çiftçinin hakkını vermiyor. İşin kötüsü, tarım ve hayvancılık alanında artan dışa bağımlılık ortamında tarımsal desteklerin GSYH’ya oranı artmak bir yana, her geçen yıl daha da düşürüldü.” şeklinde konuştu.

Çiftçimiz her yıl, alması gerekenin çok altında tarımsal destek aldığını belirten Karamollaoğlu, “2006-2021 döneminde TL bazında eksik ödenen tarımsal destek tutarı cari fiyatlarla 231,1 milyar TL’dir. Ancak burada hemen dikkat çekmek isterim ki; son dönemde TL’deki değer kaybı, çiftçiye eksik ödenen tarımsal destek miktarının gerçek tutarını anlamaya mani oluyor. Bu nedenle her yılın ortalama dolar kuru esas alınarak çiftçiye eksik ödenen tarımsal destek tutarının dolar karşılığına bakmamız icap eder. 2006-2021 döneminde çiftçiye eksik ödenen tarımsal destek 68,4 milyar Dolara baliğ olmaktadır. Bugünkü kurdan hesaplarsak, bu rakam 2 trilyon Liraya ulaşmaktadır. Çiftçiye vadedilmiş ve hakkı olduğu halde verilmemiş. Kanun çıkarılmış ama çıkardıkları kanuna bile itibar etmeyen bir siyasi irade ile karşı karşıyayız.” ifadelerinde bulundu.

Bu iktidarın kepenk kapatma zamanı gelmiştir

Karamollaoğlu, enflasyonu da değerlendirdiği açıklamasında, “ Üretici enflasyonu (Yİ-ÜFE) ile tüketici enflasyonu (TÜFE) arasındaki makas da her geçen ay artmaktadır maalesef. 2022 yılı Temmuz verilerine göre; bir yıllık TÜFE %79,60 iken, bir yıllık Yİ-ÜFE %114,61 oldu. Temmuz ayı tüketici enflasyonu %2,37 iken aylık üretici enflasyonu %5,17 olarak açıklandı. Aylık üretici enflasyonu, tüketici enflasyonunun iki katını bile geçmiş. Bu veriler bize şunu söylüyor; üreticinin henüz fiyatlara yansıtamadığı maliyetleri var. Bu maliyetler, önümüzdeki dönemde raflardaki fiyatlara yansımak zorunda. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde bırakın enflasyonun düşmesini; aksine daha da artacaktır.” dedi.

İktidarın kepenk kapatma zamanının geldiğini söyleyen Karamollaoğlu, “Bugüne kadar hiçbir öngörüsü tutmayan iktidarın, şimdilerde seçimlerden birkaç ay öncesine işaret etmesi ise bilindik Ak Parti taktiğidir: “Hayal sat, oy al.” Fakat artık bu taktikle başarılı olamayacaklarını kendileri de anlamaya başladı zannediyorum. Milletimizi hayal kırıklığına uğratan bu iktidarın kepenk kapatma zamanı çoktan gelmiştir.” diye konuştu.

İktidara güven yok

“Ülkede Merkez Bankası var ama para politikası yok, çünkü kasasında para yok” diye sözlerine başlayan Karamollaoğlu, “Ülkede Merkez Bankası var ama para politikası yok, çünkü kasasında para yok! Fiyat istikrar komitesi var ama fiyat istikrarı yok. İstatistik kurumu var ama güvenilir veri yok. En üzücü olanı ise ülkede iktidar var ama iktidara güven yok. Krizlerin bizzat müsebbibi olan bu iktidarın, bu krizleri çözeceğine ilişkin artık hiç kimsede güven kalmadı. Bu yoklar içinde tek tesellimiz ise; önümüzde bir sandığın var olması.” ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi olarak, hem 2002 öncesinin hem de Ak Parti döneminin tüm yanlışlarını telafi edeceklerinin sözünü veren Karamollaoğlu, “Kutuplaşmaya, adaletsizliğe, haksızlığa, hoyratlığa, “ben, yaptım oldu” anlayışına hayır diyeceğiz. Kucaklaşmaya, adil yönetime, ortak akla ve uzlaşıya ise hep birlikte evet diyeceğiz! Yolsuzluğun ve İsrafın Defterini Düreceğiz. Yolsuzluğun ve israfın, umutsuzluğun ve karamsarlığın defterini hep birlikte düreceğiz! Adaleti, istişareyi, görevlendirmelerde ehliyet ve liyakatı esas alan tertemiz ve bembeyaz yeni bir sayfa açacağız!” dedi.

Kararlılıkla, gayret ve samimiyetle ilerlemeye devam edeceklerini vurgulayan Karamollaoğlu, “Değerlerimizi istismar edenlere de, bu istismarı yapanlara tepki göstereceğine değerlerimizi hedef alanlara da asla müsaade etmeyeceğimizi beyan ediyorum, iki hususta da kararlıyız. Sözün güzelini söyleyecek, işin de doğrusunu yapacağız. Seçimlerden sonra dünün yanlışlarını bir kenara bırakarak, doğru olanı yapacak ve aydınlık yarınları hep birlikte inşa edeceğiz.” diye konuştu.

Hibya Haber Ajansı