İYİ Partili Siyaset bilimci Mehmet Ali Uykur, Türkiye Cumhuriyeti’nde, eğitim-öğretim faaliyetlerinin kalite olarak bittiğini savundu.
Eğitim kalitesinin yerle bir olduğunu belirten Uykur, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ne yazık ki bitti. Eğitim kalitemiz neredeyse yerle bir oldu! Hepimizin bildiği gibi bir yandan halka okuma yazma kursları açıp bir yandan da hızlıca tarım ve üretim faaliyetlerine başlamıştır. Peki geldiğimiz noktada yani günümüz Türkiye’sinde neler oluyor? Şu an okullarımızda maalesef zorunlu eğitim zoraki eğitime döndü. Öğrencisi mutsuz, öğretmeni mutsuz, velisi mutsuz ve dahası gelecekten umutsuz bireyler olarak hepimiz milli eğitim bakanlığının birer parçasıyız. Milli eğitim bakanlığı demişken; öğrenci ve veliler bir yana dursun daha öğretmenlerin dahi alınan kararları öğrenmelerine fırsat olmadan yenisi geliyor. Art arda değişen eğitim öğretim uygulamalarını takip etmekten toplumca bitap düştük. Jet hızıyla eğitim sistemlerinin değiştirildiği bakanlık desek yeri. Üstelik değişen sadece eğitim sistemleri olmuyor. Bakanların da birinin ismini öğrenemeden yenisi geliyor. Şöyle bir bakıp geçiyorlar sistemin üzerinden. Bizlerin payına da her yeni gelenin aldığı kararları uygulamak zorunda kalmak düşüyor. Öğrencisi, velisi, öğretmeni derken hoop yine bir kaosun ortasında bocalayıp duruyoruz. Zorunlu eğitim oldu mu bizlere sorunlu eğitim? Fırsat eşitliği adına dağıtılan ücretsiz içi boş ders kitapları, sınav sistemi, uluslararası eğitim raporlarına göre başarı sıramız, okulların fiziki koşulları, derslik kapasiteleri, kalabalık öğrenci mevcutları, mülteci öğrenciler, atanamayan öğretmenler, imam hatipler, dershaneler, bitmek bilmeyen kopya skandallarıyla çalkalanan çarpık sınav sistemi diye uzayıp giden liste… Siz olsanız hangi sorunsal başlıkları daha eklerdiniz? Eminim ki bu listede hepimize dokunan ve hepimizi üzen bir bölüm var. Halbuki eğitim önce insanın yaşam kalitesini arttırmalı. Hiçbir öğrenci daha çocuk yaşlarda bu kadar sorunun altında ezilmek için okula gitmemeli. Öyle değil mi? “
Eğitim öğretim faaliyetlerinde dahi torpilin hüküm sürdüğü bir dönemde yaşadıklarına Kaydeden Uykur, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kimi yayınevlerine göre şekillenen sınav sorularıyla onlarca gencimizin heba olan emekleri, hiçe sayılan hayalleri, çocukluktan itibaren yaşadıkları sınav stresiyle hakkına girilen milyonlarca aile var. Çok yazık… Sınav sisteminin yanı sıra çocuklarımızın okul seçimleri maalesef ailelerin maddi durumlarına göre belirleniyor. Öğrencilerden kimileri özel okullara, kimileri devlet okullarına ama nasıl devlet okullarına gidiyor? Üzülerek belirteyim her devlet okulunun imkanı birbirine denk değil. Dahası torpille oturduğu ikameti farklıymış gibi gösteren insanlar var. Bu kişiler nüfus sistemi üzerinden oturduğu adresi daha merkezi bir yere aldırıp, kendi çocuğunu iyi bir okulun çevresinde yaşıyormuş gibi gösteriyor. Böylece e okul sisteminde otomatik olarak iyi okullara kaydoluyorlar. Sınıf mevcutlarının çok kalabalık olmasının sebeplerinden biri de bu. Böyle yapan onlarca insana tanık oldum. Üstelik bakanlığın bu durumun önüne geçmek adına hiçbir çabasını göremedim. Dahası rüşvetle pardon bağışla öğretmen seçeni. Ne oluyoruz ya hu? Torpille iş görme ne ara bu kadar içimize işledi. İlkokul sıralarına kadar düştük mü? Ne yazık ki düştük. Paran ve tanıdığın varsa iyi bir eğitim alıyorsun. Sağlıkta da öyle oldu. Birer birer çöküyoruz. Her bakanlığımız aynı mantıkta ilerleyen kurumlar haline geldi.”
Hibya Haber Ajansı