Başörtüsü için Anayasa teklifi konusuna değinen Zorlu, “İYİ Parti olarak bu konudaki hassasiyetimiz öteden beri bellidir ama biz istiyoruz ki, memlekette bunca sorunu varken, seçim sandığını bekleyip, siyasetin bugüne kadar yaptığı-yapamadığı şeylerle ilgili olarak bir yüzleşme isteği varken, bunun yanına bir de referandum sandığının konma çabasını, siyaseten doğru bulmadığımız gibi milletimize karşı yapılmış bir haksızlık olarak da görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Zorlu, teklifin resmi olarak TBMM Başkanlığı’na sunulduğuna dikkati çekerek, “Gelinen aşamada bir teklif metni var. Sayın Genel Başkanımız biraz önce ifade ettiğimiz görüşlerimizi altılı masadaki liderlere götürerek, bu toplantıda ifade etti. Birlikte ortam bir tutum geliştirilmesi konusundaki İYİ Parti’nin kanaatini liderlere aktardı. ‘Metin tekrar gelsin, ona göre davranalım’ şeklinde bir eğilim ortaya çıkmıştı. Şimdi malumunuz metin kamuoyuna yansıdı.” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin en önemli sorununun ekonomi olduğunu ileri süren Zorlu, “Siyasi iktidarın plansız ve dayatmacı politikaları sayesinde ne yazık ki bugün sıkıntısız hiçbir sektör ve meslek grubu kalmamıştır.” dedi.
Zorlu, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “2022 en kötü yıl olarak tarihe geçecek. 100 milyar dolar dış ticaret açığı, 50 milyar dolar cari açık söz konusu. Ama çok şükür bu zor dönemi geride bırakıyoruz.” şeklindeki açıklamasını hatırlatarak, “İnsan Allah’tan korkar. Bu cümleyi kurarken biraz düşünür. Ama gelinen tablo o kadar acı ki, kendisi de bu vahim tabloyla yüzleşme sorumluluğunu taşımaya başladı. Bu gerçeklerin onlar tarafından da dile getiriliyor olması bizim için güzel bir gelişme.” diye konuştu.
Bakan Nebati’nin “Asgari ücretliye de, memura da, emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir.” şeklinde açıklamasına da değinen Zorlu, “Bu nasıl bir anlayış? Bu iki ifadeyi bütünleştirdiğimizde, milletimizin böyle bir anlayıştan umut beklemesi mümkün olabilir mi?” ifadelerini kullandı.
Zorlu “Fukaralık bu milletin kaderi değil, olmayacak. Biz buna izin vermeyeceğiz. Böyle bir anlayışın ülkeye verecek katkısı yoktur. Çünkü onlar açısından bir proje fukaralığı çoktan başlamış.” değerlendirmesini yaptı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in asgari ücretli sayısının yüzde 38 olduğu yönündeki açıklamasının, teknik olarak bir veriye dayansa da gerçekliği yansıtmadığını ifade eden Zorlu, “Asgari ücretlinin eline geçen bu yıl aylık ortalama 4 bin 877 TL. Asgari ücretin 1,05 katını alanın eline geçen aylık 5 bin 70 TL, asgari ücretin 1,5 katını alanın eline geçen aylık ortalama 6 bin 702 TL. Birinci kesimin çalışanlar içerisindeki oranı yüzde 45, ikincisi ise yüzde 68 düzeyindedir. Bu korkunç bir rakam.” diye ekledi.
Zorlu, Türkiye’de 100 metrekarelik bir konutun ortalama 6 bin 220 TL’ye kiralandığına da işaret ederek, “Bu da şunu gösteriyor. Çalışanlarımızın yüzde 68’inin ücretleri, kiralarını karşılayamayacak duruma gelmiş. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Türkiye asgari ücretli ülkesi olma yolunda çok hızlı ilerliyor.” dedi.
“Yeni bir yaş sınırlaması getirilmemeli”
EYT kapsamındaki mağduriyetler konusuna değinen Zorlu, bu konun da plansız ve dayatmacı bir anlayışla karmaşık hale getirildiğini savundu.
Zorlu, insanların umutlarının ileri bir tarihe ertelendiğine dile getirerek, partisinin iktidarında bu sorunun çözüleceğini vurguladı.
“Yeni mağduriyetler yaratmamak için yeni bir yaş sınırlaması kesinlikle getirilmemelidir.” diyen Zorlu, “Olayın bir de şu boyutu var, 2023 bütçesinde 566 milyar TL faize ödemek için rakam konuldu. EYT’lilerin bile bütçeye getireceği yük bunun çok çok altında. Bundan kaçınılmaması gerekiyor çünkü kazanılmış haktır.” diye konuştu.
“Üretici umutsuz, eczacımız mutsuz, hastalarımız çaresiz”
Zorlu, eczaneler ve ilaç üreticilerinin sorunlarını da gündemine alarak, eczanelerin kepenk kapattığını, ilaç fabrikalarının ise üretimlerini durdurmak zorunda kaldığını söyledi.
İlaç üretim maliyetindeki artışın yüzde 160’ı geçtiğine işaret eden Zorlu, “Ecza depolarında, kayıtlı ortalama 6 bin ilacın ne yazık ki yüzde 15’i artık temin edilemez duruma geldi. ‘Türkiye Yüzyılı’ diye vizyon belgelerinin açıklandığı bir dönemde güzel ülkemizde; kanser ilaçları, antibiyotikler, ağrı kesiciler, tansiyon ilaçları ve pek çok çocuk şurubunun bile bulunamadığı bir tablo ile karşı karşıyayız.” ifadelerini kullandı.
Zorlu, geçen yıl ithal ilaca 29.5 milyar TL, yerli ilaca ise 32.5 milyar TL harcandığına işaret ederek, “Yerli üretimde yine ana etken maddenin yüzde 90’ı ithal. Üretici umutsuz, eczacımız mutsuz, hastalarımız çaresiz bir noktaya gelmiş durumda.” dedi.
Hibya Haber Ajansı