Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Başak Güneş, iş sözleşmesiyle çalışanlar bakımından, “İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesinin”, kanunda açıkça bir haklı fesih sebebi olduğunu belirtti.
İşyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması işverenin sorumluluğunda olsa da önlemlerin amacına ulaşabilmesinde çalışanların da yükümlülükleri var. Dr. Başak Güneş, “Bu yükümlülüklerin, bazı işyerlerinde çalışanlar tarafından yeterince bilinmiyor. Oysa çalışanlar iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini ihlal ettiklerinde disiplin cezası, iş sözleşmesinin feshi yahut tazminat gibi ciddi sonuçlara yol açabiliyor. İhmal ve savsama nedeniyle iş güvenliğini tehlikeye atan işçi, ihbar ve tazminat almaksızın işten çıkarılabilir.” ifadelerinde bulundu.
Dr. Başak Güneş, iş sözleşmesinin bu hüküm doğrultusunda işveren tarafından haklı feshi, işçiye önceden haber verilmeden derhal iş ilişkisinin sonlandırılması ile işçinin ihbar ve kıdem tazminatından yoksun kalması anlamına geldiğini anlattı. Hükümde zararın ortaya çıkmasının gerekli görülmediğini belirten Başak Güneş, “Kanun koyucu tarafından zararın meydana gelme ihtimali dahi yeterli bulunmuştur. İşçi davranışı ile sadece kendi güvenliğini tehlikeye düşürse bile, işveren için haklı fesih imkanı ortaya çıkmaktadır.” şeklinde konuştu.
Dr. Başak Güneş, işçinin işin güvenliğini tehlikeye düşürdüğünün tam olarak tespit edilememesi veya işverenin iş sözleşmesinin feshi gibi ağır bir yaptırıma hemen başvurmak istememesi gibi durumlarda, işverenin iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini ihlal eden işçiye uyarı, kınama, ücretten kesme gibi bir disiplin cezası verebileceğini kaydetti. Ancak ücretten kesme cezasının verilebilmesi için de bu cezanın verileceği durumların toplu iş sözleşmesi, iş sözleşmesi yahut personel yönetmeliklerinde önceden düzenlenmesinin şart olduğunu ekledi.
İşçiye kesinti yapılacağı ve cezanın sebeplerinin gecikmeden bildirilmesi gerektiğini ifade eden Dr. Başak Güneş, “Ayrıca yapılacak kesinti işçinin iki günlük kazancından fazla olamaz ve işverenin kesinti miktarını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının hesabına yatırması gerekir (4857 s. İş Kanunu m.38).” açıklamasını yaptı.
Başak Güneş, “İşçilerin iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini ihlal etmesinin zarara yol açması durumunda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) genel hükümleri çerçevesinde bir de tazminat yaptırımı ile karşılaşabilirler. Bedensel ya da malvarlığına ilişkin bir zararda, işçinin kusuru oranında sorumlu tutulabilir.” dedi.
Başak Güneş ayrıca, işçilerin bu gibi durumlarda karşı karşıya gelebileceği bir başka tazminat yaptırımının da Sosyal Güvenlik Kurumunun rücuan tazminatları olduğunu söyledi. “Çalışanın ihmali, bir iş kazasına, meslek hastalığına yahut hastalığa yol açarsa, Sosyal Güvenlik Kurumu, söz konusu sebeplerle yaptığı parasal yardımların bir kısmını ilgili çalışana rücu edebilir. Yani dava yoluyla çalışandan alabilir.” şeklinde konuştu.
Hibya Haber Ajansı