Berlin Makine Mühendisliği Zirvesi’nde Çin ile ticaretin sürdürülmesi sıcak bir konu haline geldi. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, küreselleşmeye desteğini bir kez daha açıkça ifade ederek, “ayrışmanın” tamamen yanlış bir çözüm olduğuna dikkat çekti ve Çin dahil birçok ülke ile “iş yapmanın” gereğini vurguladı.
AB Ticaret Komiseri Valdis Dombrovskis açıkça Çin ile “ayrışmanın” AB şirketleri için bir seçenek olmadığını ve Çin’in önemli bir büyüme pazarı ve tedarik kaynağı olduğunu belirtti.
Bazı ülkeler “ayrışmayı” savunurken, küresel bir resesyon riskinin arttığı bir dönemde bu Avrupalı yetkililerin rasyonel sesleri dinlemeye değer.
“Çin’le iş yapmanın” giderek daha fazla ulusal işletmenin tercihi haline gelmesinin temel nedeni, Çin’in “dünya pazarı” ve “dünya fabrikası” statülerinin korunmasıdır; Scholz ve Dombrovskis’in sözleri işte bu gerçeği yansıtıyor.
Çin pazarı ne kadar büyük? Toplam 114 trilyon yuan ekonomik hacmi ve 1.4 milyardan fazla tüketicisi ile dünyanın en büyük ikinci emtia tüketim pazarı haline geldi ve tüketimdeki artış eğilimi aşikar. Bu sadece Çin halkının yaşam koşullarını iyileştirmekle kalmıyor, aynı zamanda diğer ülkeler için daha fazla gelişme fırsatı sunuyor.
5. Çin Uluslararası İthalat Fuarı (CIIE) çok yakında düzenlenecek ve 280’den fazla Fortune 500 şirketi ve endüstri lideri fuara katılacak. Karşılıklı fayda ve kazan-kazan sonuçları elde etmek için daha fazla ülkeden yüksek kaliteli ürünlerin Çin pazarına girmesi bekleniyor.
Tedarik kaynağı olarak Çin’in yeri doldurulamaz
Aynı zamanda, Çin’in önemli bir küresel tedarik kaynağı olarak yeri doldurulamaz. Çin, Birleşmiş Milletler Endüstriyel Sınıflandırmasında tüm endüstriyel kategorilere sahip dünyadaki tek ülkedir. 500 büyük sanayi ürünü arasında Çin, yüzde 40’tan fazla üretimle dünyada ilk sırada yer alıyor.
İspanya’daki IE Üniversitesi Çin Araştırma Merkezi Direktörü Felix Valdivieso’nun belirttiği gibi, “Küresel bir üretim ve ticaret gücü olarak, Çin’in dış ticaretinin uzun vadeli olumlu eğilimi değişmeyecek ve Çin’in küresel tedarik zincirindeki konumu giderek daha önemli hale geliyor.”
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü tarafından yayımlanan Küresel İnovasyon Endeksi sıralamasına göre Çin, 2012’de 34. iken 2021’de 12. sıraya yükseldi, bu da Çin’deki endüstriyel gelişmenin daha fazla teknolojik ivme kazandığı ve endüstriyel zincirin avantajlarının daha belirgin hale geldiği anlamına geliyor.
Temmuz ayında, Alman BASF, Çin’in Guangdong eyaletinde büyük bir üretim üssü inşa etmeye devam edeceğini duyurdu. Bu şirketin 2030 yılına kadar 10 milyar Avro yatırım yapmayı planladığı bir proje ve Alman iş dünyasının Çin’de iş yapmaya artan ilgisinin özetidir.
Rakamların ortaya koyduğu gerçek
Yıllar boyunca Çin, Almanya dahil olmak üzere AB ülkeleriyle sağlam ekonomik ve ticari alışverişlerini sürdürdü. Üst üste altı yıldır Almanya’nın dünyadaki en büyük ticaret ortağı olan Çin, bu yılın ilk sekiz ayında Almanya ile ticaret hacmini 155 milyar ABD dolarına taşıdı. Almanya aynı zamanda Çin’in AB’deki en büyük yabancı yatırım ve teknoloji giriş kaynağıdır. 2020’den bu yana Çin, art arda iki yıl boyunca AB’nin en büyük mal ticaret ortağı olmaya devam etti. Geçen yıl, Çin ile AB arasındaki toplam ithalat ve ihracat hacmi ilk kez 800 milyar ABD dolarını aştı.
Rakamlar her şeyi ortaya koyuyor: Çin-AB ekonomik ve ticari işbirliği, her iki tarafın gelişimine katkı sağlıyor ve bu karşılıklı fayda ve kazan-kazan sonuçları ivmesi gelecekte de korunmalıdır.
Çin dünya ekonomisine netlik sağlıyor
Uluslararası Para Fonu (IMF) en son Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nu 11 Ekim’de yayımlayarak, mevcut küresel ekonominin birçok zorlukla karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle IMF gelecek yıl için küresel ekonomik büyüme tahminini aşağı çekti. Bu arka planda Çin, dünya ekonomisine ender bir “netlik” sağlıyor.
Çin tarafından açıklanan son resmi veriler, ulusal ekonominin Ağustos ayında toparlanmaya devam ettiğini ve ana göstergelerin genel olarak iyileştiğini gösteriyor. Uzun vadede, Çin’in kendi kalkınma beklentileri kesin, Çin’in reform ve dışa açılma kararlılığı sağlam ve Çin’in diğer ülkelerle ekonomik ve ticari işbirliğini güçlendirmeye devam etme tutumu da net.
İlla bir çıkar hesabı yapılacaksa, önce dünyanın çıkarı düşünülmelidir. Sürekli genişleyen dışa açılma ve gelişen iş ortamıyla dünyanın her yerinden ziyaretçilerini ağırlayan Çin, aynı zamanda kazan-kazan işbirliği konseptiyle dünyaya açılıyor ve dünya ekonomisinin iyileşmesi için sürekli “Çin gücü” sağlıyor.
Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu
Hibya Haber Ajansı