İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul Büyükkent Şubesi önünde 106 gündür devam eden “Gezi İçin Adalet Nöbeti”ne katılarak, destek verdi.
İmamoğlu, TMMOB İstanbul Büyükkent Şubesi önünde başlatılan ve 106’ncı gününe giren “Gezi İçin Adalet Nöbeti”ne katılarak, Gezi davasında tutuklu bulunan Tayfun Kahraman’ın eşi Meriç Kahraman ve kızı Vera ile de bir araya geldi.
Sendikalar, dernekler ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla süren nöbetteki konuşmasında, Gezi bahanesiyle tutsak edilenlerin özgürlüklerine kavuşacaklarını belirten İmamoğlu, “Uzmanlıklarını, tecrübelerini, yaşadıkları şehrin, ülkenin yararına en üst seviyede kullanmaya da devam edecekler. O çok yakın ve güzel günlerde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde, Şehircilik ve Proje Koordinatörü olarak görev yapan çok sevgili ve değerli yol arkadaşım, dostum, kardeşim Tayfun Kahraman’la, o güzel günlerde bir arada çalışmaya devam edeceğiz” ifadesinde bulundu.
“İstanbul’u ve bütün ülkeyi kendine aitmiş gibi gören bir güçle karşı karşıyayız”
“İstanbul’un tarihine, doğasına sahip çıkan, İstanbul’u korumak isteyen anlayışa karşı, kararlı bir biçimde cezalandırma zihniyetine sahip bir güçle karşı karşıyayız” diyen İmamoğlu, “İstanbul’u ve bütün ülkeyi kendine aitmiş gibi gören, mülk edilmiş gibi gören, bu şehrin ve bu ülkenin kaynaklarına o kadar sahipmiş gibi davranan bir güçle karşı karşıyayız ki, kimseye hesap vermeden, dilediği gibi kullanmaya alışmış bir akılla karşı karşıya olduğumuzun da altını çizmek isterim. Gerçekleri dile getirenler, adalet, hukuk, demokrasi talep edenler, doğaya sahip çıkanlar, önce kamuoyu önünde bilinçli bir süreç yönetilerek, suçlu ilan ediliyorlar. Ardından, yetkili organlar aracılığıyla, talimatlı bir şekilde, gereği yerine getiriliyor” ifadelerini kullandı.
“Gezi davası içinde adalet ve vicdan yok”
Hukuki görünüm altında, tamamen siyasi bir süreç yaşandığını vurgulayan İmamoğlu, “Gezi davası, içinde adaletin, vicdanın olmadığı bu keyfi, bu otoriter sürecin simge davalarından birisi olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu davada verilen kararlar, milyonlarca insanımızın vicdanını yaralamıştır. Yaşadığı şehre sahip çıkanlar, bundan sonra kimse böyle bir şeye cesaret etmesinler diye, bir yöntem ile cezalandırılıyorlar ve bu ruhun topluma yayılmasını istiyorlar. İnsanların mücadele etme şevkini, cesaretini kaybetsinler diye, cezalandırmalara da devam ediyorlar. Ama bugüne kadar gördük ki; asla vazgeçmeyenler, onların bu süreçlerinin başarısız olacağını da ortaya koyuyorlar. Milyonlar, aynı kararlılıkla bu sürece devam ediyorlar” şeklinde konuştu.
“Korku ve öfkeyle mi yönetileceğiz, yoksa hukuk ve adaletle mi?”
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımız için en önemli soru şudur; korku ve öfkeyle mi yönetileceğiz, yoksa hukuk ve adaletle mi” diyen İmamoğlu, konuşmasında, “Maalesef bu ülkede uzunca bir zamandır, hangi taşın altına bakarsanız bakın, adaletsizlik görürsünüz. Ama buradaki gibi, masum hak arayışlarını ve dayanışma inisiyatiflerini gördükçe de bir vatandaş olarak da bir yönetici olarak da elbette hem içim rahatlıyor hem de umudum. Geleceğimiz adına asla ama asla yılgınlığa, umutsuzluğa gerek olmadığını hepinizle paylaşmak istiyorum. Çünkü artık biliyorum ki; umut, medeniyet ve demokrasi yolunda ilerlememize imkan sağlar. Umut bize, ‘Otur yere’ dediklerinde ayağa kalkmamızı sağlar. Bize, ‘Kes sesini’ dediklerinde, umut çok daha güçlü bir şekilde konuşmamızı sağlar.”dedi.
“Adaletin can çekiştiği ülkede ‘adalet nöbeti’ tutmak yaşamsal önemde”
Gezi bahanesiyle tutsak edilenlerin özgürlüklerine kavuşacaklarını vurgulayan İmamoğlu, “Uzunca bir süredir adalet arayan, çeşitli kesimlerce yürütülen saygın mücadelenin önemli bir parçası olan, TMMOB’un öncülük ettiği ‘Adalet Nöbeti’ de hukuk adına çok değerli bir uyarı ve çok değerli bir kararlılık göstergesidir. Adaletin can çekiştiği ülkemizde, adalet nöbeti tutmak herkes için, elbette yaşamsal önemdedir. Biz adalete, kamu vicdanına olan inancımızı yitirmeden, sağduyudan uzaklaşmadan tavrımızı ortaya koydukça, güzel günlerin yaklaştığını net olarak biliyoruz. Hukukun egemen, yargının bağımsız olduğu bir Türkiye’de inanıyorum ki, Gezi bahanesiyle tutsak edilenler de elbette ki özgürlüklerine kavuşacaklar. Uzmanlıklarını, tecrübelerini, yaşadıkları şehrin, ülkenin yararına en üst seviyede kullanmaya da devam edecekler. O çok yakın ve güzel günlerde, bizde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde, Şehircilik ve Proje Koordinatörü olarak görev yapan çok sevgili ve değerli yol arkadaşım, dostum, kardeşim Tayfun Kahraman’la, o güzel günlerde bir arada çalışmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
“Adalet ve liyakatin hakim olduğu bir anlayışla hizmet üretmeye devam edeceğiz”
İmamoğlu, konuşmasına, “Bilimin, ortak aklın, toplumsal faydanın, adalet ve liyakatin hakim olduğu bir anlayışla, İstanbul için birlikte hizmet üretmeye, en güzel işleri yapmaya mutlaka devam edeceğimizden adım gibi eminim. Kente, doğaya, kültüre, insana sahip çıktığı için bedel ödeyen tüm dostlarımıza; Bakırköy’deki, Silivri’deki tüm dostlarımıza, sevgi ve dayanışma duygularımı gönderiyorum. Yanlarında olduğumu ifade ediyorum. Ve mutlaka kucaklaşacağımız günlerin de yakın olduğunu biliyorum. Bu yolda kaybettiğimiz, hayatını kaybeden canları da saygıyla, minnetle hepinizin huzurunda anıyorum. Bu nöbeti de bu nöbete vesile olan bütün yöneticileri de tebrik ediyorum.” ifadeleriyle devam etti.
Köymen: “106 gündür adalet istiyoruz”
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen de konuşmasında, “106 gündür, 25 Nisan’daki hukuksuz tutuklamalarla mücadele etmek için, arkadaşlarımıza verdiğimiz sözü yerine getirmeye çalışıyoruz. 106 gündür adalet istiyoruz. Hukuksuz, haksız bir biçimde tutuklanan arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması için bu nöbetleri tutuyoruz. Hepimiz Gezi’deydik. 2013 yılında Gezi Parkı mücadelesinin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. İktidarın Gezi direnişini terörle, suçla ilişkilendirmeye çalışma çabalarının, nafile çabaları olduğunun farkındayız. Biz hala kamu adına, kamu yararına mücadelelerimize devam ediyoruz; tıpkı içeride tutuklu olan arkadaşlarımızın daha önce yaptığı gibi. Daha önce arkadaşlarımızla birlikte sürdürdüğümüz mücadeleleri, bugün onlar yok, ama onlar varmış gibi mücadelemizi daha da yükselterek sürdürmeye devam ediyoruz. Arkadaşlarımıza bir söz vermiştik. 106 gündür bu sözün peşindeyiz. Onlar serbest bırakılıncaya kadar, bu ülkede demokrasi, hukukun üstünlüğü inşa edilinceye kadar, bu nöbetlerimiz devam edecek.” şeklinde konuştu.
“Nafile çabalar”
Dayanışmayla bütün bu olumsuzlukların üstesinden geleceğimize inandığını aktaran İmamoğlu, “Osman Kavala’dan başlayarak, sevgili Mücella Yapıcı, Çiğdem, sevgili Can, sevgili Tayfun, sevgili Mine, sevgili Hakan arkadaşlarımızın, kimisiyle hiçbir şekilde belki de tanışmadığımız bu arkadaşlarımıza, Gezi davası sürecinde, bir terör örgütü üyeleriymiş gibi davranılması iktidarın aslında yasama, yürütme ve yargıyı tek elde bulundurması, tek kişinin sözüne bağlı olarak mahkemelerin karar vermesi süreciyle bağlantılı bir süreçtir bu. Nafile çabalardır. Bu nafile çabaların, ne yazık ki şu anda bedelini ödeyen arkadaşlarımız var. Ama biz, hep birlikte bu ülkede demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü inşa edinceye kadar mücadelemize devam edeceğiz. Sizlerle birlikte mücadelemize devam edeceğiz. Nöbetlerimize destek veren herkesle birlikte bu mücadeleye devam edeceğiz. Yarın aydınlıktır. Yarın olacak ışığı hep birlikte görüyoruz. Dayanışmayla bütün bu olumsuzlukların üstesinden geleceğimize inanıyorum.” dedi.
Hibya Haber Ajansı