İmamoğlu, bir toplumun, kadınların mutluluğu kadar huzurlu olabileceğine vurgu yaparak kendi yaşam sürecinde de benzer kesitlerin bulunduğunun altını çizdi. 0-4 yaş arası bebeği olan annelere sundukları Anne Kart hizmetinin çıkış noktasının da bu tespitten kaynaklandığını aktaran İmamoğlu, projenin ortaya çıkış öyküsünü şu sözlerle anlattı:
“Bugün birçok annenin cebinde olan kartın sebebi benim. Niye? Çünkü Beylikdüzü'nde belediye başkanlığı yapıyordum ve ben Beylikdüzü'nde belediye başkanlığı yaparken çok ev gezdim. İnsanlarımı daha iyi tanıdım. Her yörenin insanını tanıdım. İnsanların dertlerini dinledim. En çok duyduğum feryat şuydu. Özellikle genç evli çiftler; işte eşi çalışıyor, kadın evde. Küçük bebeği var. ‘Sokağımdan başka bir yeri bilmiyorum. İstanbul'un hiçbir yerine gidemedim’ diyor. Böyle onlarca anne feryadı dinledim. Dedim ki, ‘Bu annelere, İstanbul'u rahatça dolaşabilecekleri bir imkan sağlamak ailelerin huzuru için, annelerin huzuru için, mutluluğu için de çocuğa daha faydalı olabilmesi adına da çok kıymetli bir hizmet olacaktır. Çalışma imkanı da sağlayabilecekti. Ki o bizi kreşe taşıdı. Bu teklifimiz, bu önerimiz çalışıldı. Sonra Meclis’e geldi ve Anne Kart dediğimiz projenin çıkış noktası aslında o. Ve ben, vicdanen çok değerli bir hizmeti sunduğumuzu düşünüyorum.”
Vatandaşa yönelik bu tür hizmetlerin lütuf değil, görev olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Size bir destek sunan, sizin hakkınız olanı size vermeye gayret eden yöneticinin verdiği şeyin, size ait olduğunu bilin. Ekrem İmamoğlu'na minnet duymayın. Ekrem İmamoğlu'na teşekkür edebilirsiniz. Ama minnet duymayın. Sizin bu para. Bu devletin her kuruşu, bu milletin. Dolayısıyla mesele, onu iyi kullanabilmekte. Yani devletimiz yardım ediyor… Edecek. Etmemesi için toplumu zenginleştirecek. Ya toplum zengin olacak ya da yoksulun yanında olacak. Bu, sosyal devlet. Sadece bu dönemde değil, Osmanlı'da da öyledir, tarihin her döneminde de öyledir. Devlet; yoksulun, ihtiyaçlının yanında olmak zorundadır. Dolayısıyla, biz görevimizi yapıyoruz. Bize minnet duymayın. Ben size hizmet etmekle yükümlü, belediye başkanıyım. Seçildim. Allah razı olsun, oy verdiniz. İnşallah hakkınızı helal edersiniz. 5 yıl biter, Dersiniz ki, ‘Helal olsun, gereğini yaptı.’ Yetki verirsiniz, vermezsiniz. Yine yetki sizin. Tekrar takdir ederseniz, bir 5 yıl daha görev yaparız” dedi.
İBB tarihinde ilk olan Yuvamız İstanbul kreşlerini, öğrenci yurtlarını ve 100 bin üniversite öğrencisine karşılıksız olarak verdikleri bursları, bu anlayışın yerleşmesi adına önemsediklerini vurgulayan İmamoğlu, “Bu memleket, partizanlıktan çok çekmiştir. Ve hala çeker durumda. Benim öyle bir duygum yok. Parti, benim için hizmet ederken bir araç. Ama benim için amaç değil. Benim için amaç; bu şehirde yaşayan herkesin gönlüne girebiliyor musun? Mutlu edebiliyor musun? Adil bir yönetici olduğunu onlara gösterebiliyor musun? Benim için en kıymetli şey bu. O zaman ben başımı, huzur içinde yastığa koyabilirim. Başka türlü olmaz” ifadelerini kullandı.
Ekonomik krizin toplumun büyük kesimini olumsuz etkileri olduğunu vurgulayan İmamoğlu, Enstitü İstanbul İSMEK’leri bu kapsamda yenileyerek, geliştirdiklerini belirtti. Açtıkları Bölgesel İstihdam Ofisleri ile Enstitü İstanbul İSMEK’lerin ortak çalışmasının kendileri ve vatandaşlar için önemli olduğunu kaydeden İmamoğlu, buralardaki ve farklı alanlardaki kadın istihdamına yönelik çalışmalarını örneklendirdi. İmamoğlu, “Mesela, Enstitü İstanbul İSMEK’lerdeki eğitmenlerin yüzde 75’i kadın. Mesela, kreşlerimizin çalışanlarının yüzde 98’i kadın. Kreş açtık 100 tane. Düşünün; orada bin 500 yüz insan çalışıyor, yüzde 98’i kadın. Bir de böyle bir faydası var. Mesela Kent Lokantaları açıyoruz. Kent Lokantalarında da tamamını kadın dedik mesela. Ve açtığımız mahalleden alıyoruz kadın çalışanları. Her Kent Lokantasında 8-10 kadın çalışan var” bilgilerini paylaştı.
Hibya Haber Ajansı